Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Bekaroğlu Israrı Neden?

09 Eylül 2014 Salı

Her tatsız olayda bir hayır vardır denir ya…
Bekaroğlu, CHP’nin “cinsiyet kotasından” “Bilim Yönetim Kültür Platformu”na paraşütle indirilmeseydi; parti meclisi-PM listesini dikkatle incelemeyecek, bir grup güçlü kadının, “740 oyda” kalan Kılıçdaroğlu’ndan fazla oy aldığını keşfetmeyecektim...
Gaye Usluer 876, Gülsün Bilgehan 797, Selin Sayek Böke 783 oyla, genel başkanı sollamışlar!
Demek ki kadınların partiye getirdiği somut bir “katma değer” var…
Batı’nın önde gelen tüm merkez-sol partilerinin yaptığı gibi, CHP de gerektiği gibi artık biraz “dişileşse” ve kadının temsil oranını, bu partilerin bundan böyle neredeyse şaşmaz standardı olarak kabul edilen yüzde 50’lere çıkarsa; kafadan belli ki daha fazla oy alacak…
AB ülkelerindeki sosyal demokrat partiler de, “kadının siyasette temsilini”, sırf spor olsun diye artırmıyorlar.
Neticede birer hayır kurumu değiller. Hayatta bunun bir karşılığı var.
Parti katmanlarında ve eğer hükümettelerse kadını, kabinede fark yaratacak şekilde görünür kılmak suretiyle “aldıkları oyları katlıyorlar!”...
Türkiye’de de beklentiler aslında çok farklı değil.

‘Tek istikamet’ kadın
KADER’in yaptırdığı kamuoyu yoklamalarında halka yıllardır, “Kadınlara oy verir misiniz” sorusu yöneltildiğinde, dörtte üçe varan oranlarda ezici çoğunluk “evet” diyor.
KONDA’ya yaptırılan son araştırmada, yanlış anımsamıyorsam bu oran yüzde 76’lardaydı…
Sadece kamuoyu yoklamaları değil…
Kadın kotasında gayet akıllı ve hesaplı uygulamalara imza atan HDP’nin elde ettiği sonuçlar da bunu gösteriyor.
HDP, CHP’nin yüzde 33’lük kadın kotasının çok üzerindeki, yüzde 50 “kadın kotası”nı başarıyla yaşama geçiriyor.
Geride kalan 30 Mart yerel seçimlerinde kadınlar sadece HDP/BDP’de kendilerine yer bulmuştu.
CHP’nin kadın adaylar oranı 4.54 gibi zavallı bir yüzdede kalırken BDP-HDP’de, eşbaşkanlar da hesaba katıldığında, kadın adayların toplamdaki oranı yüzde 73’e varmıştı...
En çok kadın belediye başkanı/eşbaşkanı sonuç olarak yelpazenin bu ucundan çıktı ve Türkiye’nin toplam 37 kadın başkanından 23’ü BDP’ye gitti…
İster gözünüzü Batı’ya çevirin, ister Doğu’ya….
İran İslam C umhuriyeti’nin Cumhurbaşkanı Ruhani dahi, “İran’ın Gezicileri” sayılabilecek “Yeşil Hareket”i tatmin etmek adına bugün kendince bir “kadın açılımı” yapıyor ve dışişleri bakanlığına ilk kez kadın sözcü falan getiriyor…
Dünya” kısaca, ister beğenin, ister beğenmeyin; “tek istikamet” olarak “kadın”ı gösteriyor!

Kim daha çok oy getirir?
Hal böyleyken…
Ağır kimlik bunalımı yaşayan CHP; bir yanda “sosyal demokratlık” iddialarını sürdürürken bir yandan da oy artırmak için “İslami kesime her türlü açılmanın” yollarını arıyor.
Oradan yapılan transferlerle acaba CHP’nin oyu gerçekten artar mı?
Artarsa ne kadar artar?
Bu konuda yapılmış somut araştırmalar var mı yok mu bilmiyorum…
Ama henüz çok taze düşkırıklığı yaratan bir İhsanoğlu olayı var.
Onun, CHP’ye tam neye mal olduğunun hesaplaması yapılmadan; gözü kapalı şimdi bir de Bekaroğlu ruletine girişmek acaba ne kadar anlamlı?
En azından bu soruyu sormak durumundayız.
Kadın siyasetçilerin ön planda olduğu ve arttığı bir CHP mi daha çok oy alır?
Yoksa Bekaroğlu profilindeki adların öne çıktığı bir CHP mi?
Son PM oylamalarına baktığımızda, kadınlar bariz biçimde sükse yapmış…
BYKP’de yapılan oylamada, ilk üçe giren kadınlar, genel başkandan bile fazla oy alırken; 4. sıradaki Seyhan Erdoğdu da 738 oyla hemen genel başkanla aynı oyu denklemiş…
Mehmet Bekaroğlu ise “507” oyla en sonuncu sırada kalmış.

İhsanoğlu olmadı Bekaroğlu verelim!
Böyle olacağı önden belli olduğu için zaten, kadınlara vaktiyle “pozitif ayrımcılık” olsun diye devreye sokulan “cinsiyet kotasını”; oy kullananların bariz isteksizliğini by-pass etmek için Kılıçdaroğlu son sıradaki bu aday için kullanıyor.
Bekaroğlu’dan aman aman bir “oy performansı” beklense, ardında böyle büyük tartışma barındıran bir isim için “kota”ya gerek kalmayacak.
Kılıçdaroğlu son kertede “kota”yı, maksadından tümüyle farklı bir hedef yönünde, parti ile çok açık “kimya farkı” olan bir adayı her ne pahasına olursa olsun desteklemek/dayatmak amacıyla kullanıyor.
Bu ısrar niçin?
RP, FP, SP, Has Parti’de siyaset yapmış olan bir PM adayı; partinin tabanı nezdinde eğer büyük bir artı olarak görülmüyorsa, neden bu üsteleme?
CHP, kadın adaylarla fark yaratabilecekken; -üstelik bir AKP gerçeği varken- illa “öteki mahalleden transfer yapmanın” mantığı nedir?
Bu sorunun yanıtını birileri bana mantıklı şekilde verirse memnun olacağım.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları