Nilgün Cerrahoğlu
Nilgün Cerrahoğlu nilgun@cumhuriyet.com.tr Son Yazısı / Tüm Yazıları

Türkiye Nereye Gidiyor?(

17 Ekim 2013 Perşembe
Türkiye Nereye
Gidiyor?
Obama simdiye dek Sünnileri tercih ettim diye
söze başlıyor Prof. Silvestri; “Bu tercihi
yüzünden zora düştü. Müslüman Kardeşler, gelişmeleri
okuyamadı ve Mısır’ı karmaşaya sürükledi.
Suriye’de de isyanın keza El Kaidecilerle
uçların eline geçmesine fırsat tanıdılar ve büyük
dert oldular. Obama şimdi müşkül durumda!
Sünnileri desteklemeye devam edebilmesi için
Mısır’da (darbecilerden yana çıkan) Selefiler
ve orduyu desteklemesi; Suriye’de Kaidecilere
destek olması, Filistin’de Hamas’a arka çıkması
lazım. Bunları yapamaz. Obama yapmış olduğu
Sünni seçiminde zorlanıyor. Bu nedenle giderek
Sünni eksenden Şiilere kayma olasılığı Amerikalılar
için cazip hale geliyor!”
Sorunların anası: Müslüman
Kardeşler

“Türkiye neden Çin füzeleri tercihine kaydı?”,
“NATO’da nasıl bu kadar sorunlu bir partnere dönüştü?”,
“Bu noktaya neden gelindi?”, “Tarafların
hataları ne oldu?”, “Türkiye NATO’dan çıkar mı?”
“Çıkarsa, istediği ‘stratejik özerkliğini’ sağlayabilir
mi?”, “Türkiye’yi kim yitirdi?”, “Yeni Ortadoğu’da
Türkiye’nin bir rolü var mı? Varsa nedir?”, “İran-
ABD yakınlaşmasının Ankara üzerindeki olası
etkileri ne?”
Geçen temmuza dek Çizme’nin bir numaralı
düşünce kuruluşu “IAI-Istituto Affari Internazionali/
Uluslararası İlişkiler Enstitüsü’nü” yöneten ve
halen bu kurumun danışmanlığını yapan, İtalya’nın
en tanınmış askeri stratejistlerinden Stefano Silvestri
ile bu soruları tartışıyoruz.
Konuştuklarımızın hepsini birkaç yazıya sığdıramayacağım
için buraya kısa bir özetini alıyorum…
ABD Sünnilerden Şiilere makas
değiştiriyor

Obama’nın “Sünni eksen” adına gözü kapalı
“Müslüman Kardeşler’e” verdiği destek,
Silvestri’nin anlattıklarına göre; Ortadoğu’da son
dönemin tüm sorunlarının anasını oluşturuyor.
“Müslüman Kardeşler’le” çıkmaz yola girilince;
Washington atik tetik bir hamleyle makas
değiştirerek şimdi “Şii kampa” açılmaya teşebbüs
ediyor. İran’la, eylül sonunda BM Genel Kurulu
açılışında başlayan açık flörtleşme ve halen
Cenevre’de Tahran’la yapılan görüşmelerde boy
veren “bahar havası”; büyük oranda bu makas
değiştirmesinin sonucu.
Ortadoğu’da bu değişen makasın en kontrpiyede
bıraktığı ülke de Türkiye…
Ankara Çin füzelerinde
dayatırsa...

Ankara, kendini soktuğu “değerli yalnızlığı”
bir yandan; satrancın kaybeden taşı “Müslüman
Kardeşler’e” oynamanın getirdiği açmazlar, beri
yandan bir stratejik planlamadan çok çaresizlik
hamlesi olarak görülen “Çin füzeleri” seçeneğine
savruluyor.
Batı, bu seçeneğin hâlâ “kesin bir tercih” olmamasını
umuyor.
“Çin füze tercihinin” kesinleşmesi halinde
Washington’daki “think tank” ve “strateji uzmanlarının”
ağzından Silvestri’nin aktardığı yorumlar;
“Türkiye’nin NATO’dan kaçınılmaz olarak ötelenmesi/
dışlanması istikametine” işaret ediyor:
Washington’da ilgili çevrelerde; “Hava savunmamızı,
Çin sistemiyle uyumlu hale getirmemiz…
olanaksız!” deniyor:
“Bunu yapamayız! Yapmayız! Türkiye bu
seçeneğinde dayatırsa; NATO ile entegre hava
savunma alanını terk etmek zorunda kalır!”
Ankara, Çin füzelerinde geri adım atmazsa;
diğer deyişle sorun zamana yayılan bir şekilde
giderek tırmanacak.
Akdeniz ve Ortadoğu uzmanı olan Silvestri ile
yaptığımız görüşmeden çıkardığım en kestirme
özet bu.
Tırmanma nasıl yaşanır?
Silvestri’ye “Tırmanma nasıl olur” diye soruyorum…
“Nükleer silahların örneğin Türkiye’de kalması
sorun olur!” cevabını veriyor…
“Türkiye’nin gerçekleştirmek istediği ‘stratejik
özerklik’ bağlamında, kendi savunmasını kendi
yapabilmesi için, bu durumda nükleer gücünü
üretmesi gerekmez mi” sorusunu sorduğumda;
“O zaman Türkiye’nin ‘Non proliferation treaty’
olarak anılan nükleer silahların yayılmasını önleme
antlaşmasından çıkması gerekir. Bu da Ankara’nın
kendisini tam manasıyla ‘şahane bir yalnızlık’
içinde bulması demektir!”
Böyle bir perspektif başka deyişle Türkiye’nin
neredeyse… dünyanın “yeni İranı’nı” dönüşmesi
anlamını taşıyor.
Ankara’nın son sloganı olan “stratejik özerklik”,
bir ülkenin kendi savunmasını, kendisinin yapabilmesiyle
tanımlanıyor.
Ona buna kafa tutmak/Çin ile bir yeni füze
anlaşmasını ısıtmakla, ne yazık ki “stratejik özerklik”
kazanılamıyor.
“Türkiye bu yolla acaba ‘Ben NATO’dan çıkmak
istiyorum!’ mu diyor? Yoksa olayların ardından mı
sürükleniyor” şeklindeki soruma Silvestri:
“Bilmiyorum” karşılığını veriyor: “Ama her
halükârda Türkiye ilişkiyi gevşetiyor. Türkiye
niyetini tam dışa vurmadı. Ama Avrupa ve ABD
ile Erdoğan’ın arası daha açılırsa; NATO ile
ilişkiler iyice soğur. Amerikalılar o zaman sanırım,
Ankara’ya alternatif aramaya başlarlar.”
“Bu nasıl olur?”
“İsrail’le ilişkileri daha da güçlendirebilirler.
Balkanlar’da varlıklarını artırabilirler…”
“Yunanistan’a gün doğar desenize!”
“Buna kuşkunuz olmasın!” (Devam edecek…)


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Belle Époque’ bitti 8 Aralık 2024
Trump, Musk ve Zweig 1 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları