Van'ın Ruhu Ölmemeli

20 Kasım 2011 Pazar
\n

\n

Vanın ruhu öldüdiyor kentin muhtarları: Göçle kentin ruhu gitti. Çoğu giden gelmeyecek. İnsanları burada barındırabilseydik, yaralar çok daha hızlı sarılırdı.”

\n

Kendimi fahri bir Vanlıgibi hissetim ve yüreğim cız etti.

\n

Çünkü bu bayramda ilk defa gördüğüm Vandan her anlamda çok etkilendim.

\n

Ne zaman şimdi bir Van hayalet şehirmanşeti okusam, yüreğime hüzün çöküyor.

\n

Vanı yazık ki bu son deprem trajedisiyle tanıdım

\n

90’lı yıllarda Van 100. Yıl Üniversitesi Rektörü, o dönemde üzerinde çok yazdığım birTemiz Ellerkonferansı için ısrarla beni davet etmişti. Ama her seferinde bir engel çıktığından buralara geçmişte yolum düşmedi. Kısmet bu vesileyleymiş!

\n

Ama bu üzücü, ağır şartlarda bile kentinaurasından kendimi alamadım.

\n

Ben gittiğimde Van yeni yeni kendine geliyordu

\n

Henüz ikinci deprem olmamıştı.

\n

Gene de çok sayıda Vanlı uzaklarda yakınlarının yanına gitmiş, kentten uzaklaşmıştı. Akşam hava karardığında sayılı evde elektrik ışığı görülüyor, merkezdeki dükkânlar -buna karşın!- yavaş yavaş müşterilerine kapılarını açmaya çalışıyor; yaşamın içinde bir normalleşme çabası hissediliyordu

\n

Şimdi haberlerde ne zaman Vana rastlasam, gözümün önüne kente çöken bu yoğun hüzün tablosu geliyor. Ve bir yandan da Vanın yeni tanıdığım vahşi güzelliğini düşünüyorum.

\n

Van öyle bir yer ki, buraya indiğinizde bu kadim topraklardan tarih boyunca gelip geçen bir büyük kültürler sınırına vardığınızı hemen hissediyorsunuz: Urartular, Medler, Persler, Romalılar, Ermeniler, Bizanslılar, Selçuklular... saymakla bitmeyen bir medeniyetler listesi.

\n

Bu büyük uygarlıklar kavşağına üstelik; aynı ölçüde zengin, sıradışı bir coğrafya eşlik ediyor.

\n

Denizbüyüklüğündeki olağanüstü göl etrafında, yamaçlarından karın eksik olmadığı 3000-4000 metre yüksekliğinde heybetli dağlar yükseliyor.

\n

Gözünüzün önünde eski volkanlar, lav platoları, ovalar uzanıyor

\n

Bir ‘büyülü su’

\n

Yaşar Kemalin büyülü sudiye tarif ettiği Van Gölü üzerindeki ışık anbean -petrol yeşili, gümüş, mavi, eflatun!- değişiyor.

\n

Güneş karlı yamaçlara gün batarken vurduğunda; dağların tepesi, inci pembesi bir görünüm alıyor. Zirvelere pamuk bulutlar oturuyor. Gün ufukta alçalırken daha sonra, bir yandan da tepsi büyüklüğünde bir ay yükseliyor

\n

Sabah pencereden göle baktığınızda keza, yalnız rüzgârın, dalgaların ve kuşların sesini duyuyorsunuz. Kıyıda uzaktan beyaz lahit taşlarını andıran çirkin kooperatifler, gökdelenler, çirkin yapılaşmalar; billboardlar, reklamlar, neonlar -henüz!- görünmüyor.

\n

Çocukluğumuzdaki gibi burada yalnız doğanın büyüklüğüve iklimin değişen ruh halleriniyaşıyor, hissediyorsunuz.

\n

Vandan Ercişe gidene kadar meteorolojideki her durumdan geçiyoruz: Güneş, yağmur, sulu kar, kar...

\n

Işığın renkleri gibi tıpkı ısı da süratle burada değişebiliyor.

\n

Sert esen rüzgâr, birden kesiliyor. Sakin görünen göl coşuyor.

\n

Uzaklarda yalnız dalgalar üzerinde elle çizilmiş gibi duran bir tekne görünüyor...

\n

Vana hep birlikte sahip çıkalım

\n

Vanlılara her fırsatta soruyorum: Mardin, Güneydoğuda -misal!- turizmde büyük atak yaptı. Siz de burada Doğu turizminin merkezi olabilirsiniz. Van niye turizme dört elle sarılmıyor?

\n

Vandiyorlar yanıt olarak, kaçakçılıkla geçinen bir kenttir. Kolayına kimse burada turizm yatırımına yanaşmaz. İranla son dönemde yeni bir kapı açıldı. Hafta sonları Vana ağırlıklı olarak İranlı turistler geliyor. Otellerde, dükkânlarda Farsça tabelalar, fiyatlar, mönüler oluştu. Baskıcı İran yaşamından kaçıp biraz burada nefes almak isteyen İranlılar, şu son depremlere dek Van ticaretini bayağı canlandırmıştı…”

\n

Turizmde Vanın bakirliği, işsizlik belasıyla boğuşan kent ahalisi için fena bir talihsizlik ama ziyaretçiler için aslında bir yandan fırsat.

\n

Buraya yapılan bir gezi, zaman ve mekân içinde çıkılan bir yolculuk gibi çünkü

\n

Vanın ruhunun ölmesine izin vermemeliyiz.

\n

Van hayalet kent olmamalı.

\n

Bu kâbus aşıldıktan sonra, Vandan ayrılanların kente ilk fırsatta geri dönmesi için şehir; yalnız binaların yeniden yapımıyla değil, yeni bir gelişme stratejisi ile ele alınmalı

\n

Turizm, bu bağlamda altın yumurtlayan tavuk olabilir.

\n

Böyle bir doğa-tarih buluşması nerede var?

\n

İnsan Van Gölüne baktığında; Afrikanın el değmemiş Ngorongoro kraterine bakmış gibi oluyor.

\n

Gezginler dünyada böyle bu türden büyük seyahatleri yapabilmek için icabında kilometrelerce yol katediyorlar

\n

Vanın değerini bilelim. Hep birlikte bu eşsiz kente sahip çıkalım.

\n

\n\n



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yurttaşlara mektup 28 Nisan 2024
Kılıçdaroğlu vakası 14 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları