'Efsane Dekan'

09 Haziran 2013 Pazar

Önce Meral Uysal’a teşekkür etmeliyiz… Yaklaşık 35 yıl önce 18 yaşında öğrencisi olduğu Cevat Geray’ın anılarını ve tanıklık ettiği olayları kendisinden dinleyerek kaleme alıp, bu tarihsel değerdeki kitabı bizlere ve tüm “bilim, demokrasi, siyaset” dünyasına armağan ettiği için..
Sonra yine Uysal’ın
“Sunuş”unda teşekkür ettiği herkese ve elbette ki “İsim Yayınları”na... ([email protected])
Cevat Geray’a ise bir
“cumhuriyet aydını”, bir “Atatürk devrimcisi”, bir “ödünsüz yurtsever” ve yürekten bir “demokrat”lık ile gerçek bir “bilim insanı” olmanın tüm niteliklerini “yaşanmışlık”larıyla öğrettiği ve kanıtladığı anılarını kitabı okuyan herkesle paylaştığı için “teşekkür ötesi şükranlık” bile acaba yeter mi?
Geray’ın Siyasal Bilgiler Fakültesi Dekanlığı’nı yaptığı 80’li yıllarda herkesin yakıştırdığı
“efsane dekan” tanımının yanı sıra, Tuncer Bulutay’ın tanımladığı “zor günlerin dekanı” sözü de çok doğruydu; ama acaba yeterli miydi?
Meral Uysal bunu da sorgulayarak kitabın adı için birincisinde karar kıldığında, yine Geray’ın özellikle 12 Eylül 1980 faşizmine karşı bilim ve demokrasi adına o inanılmaz direnişinden etkilenmiş olmalıydı.
Nitekim yıllar sonra, 1993 Temmuzu’nda
Sivas’taki Madımak Oteli’nde yaşanan acımasız ve vahşi gerici terörden kurtulanlar arasında Geray’ın da bulunması, aynı direnişin kuşaktan kuşağa temsilcisi olması anlamına geliyordu...
Evet... Geray ömrü boyunca cumhuriyetin gerçekten çağdaş, demokratik ve toplumsal hakları gözeten, laik bir hukuk devleti olarak güçlenmesine katkıda bulunmak için çalıştı. Bu hedefinde öğretmenlikten bürokratlığa, aydın olmaktan mücadeleci kimliğine dek tüm yaşam alanlarında ödünsüz tutumlarıyla da kitabın adına çok yakışan bir bilim insanımız olarak anılarını hepimizle paylaşıyor.
Dedim ya, bize kalan artık teşekkür ötesi şükranlarımızı sunmak, yaşamından dersler çıkartmak, yakın tarihimizin hemen tüm gerçeklerine yaptığı bilgili, bilinçli ve duyarlı tanıklığın değerini kavrayabilmek...

\n

‘Kasımpaşalı’ Geray

\n

Bir kitap tanıtımı için bu sınırlı yazı elbette ki yeterli olamaz. Ancak Cevat Geray’ın çocukluk ve gençlik yıllarındaki gözlemlerinden başlayan tanıklıklarını, Mülkiye’deki öğrencilik yılları ve ardından kaymakamlık serüvenleriyle birlikte anlatması başlı başına bir armağan.
Hele aynı sürece Mülkiye’deki öğretmenliği sırasında yaşadıklarını, 27 Mayıs 1960’a neden
“devrim” denildiğinin ayrıntılarını ve “efsane dekan”lığının unutulmaz yıllarını eklediğinde, elinizde sıradan bir anı kitabı değil, ülkenin bugünlere gelmesindeki tüm siyasal gerçeklerin anlatıldığı eşsiz bir belgesel olduğunu görüyor ve soruyorsunuz:
“Bu ülkeyi yıllardır yönetenler, şehircilikten sanayileşmeye, çevreden enerjiye kadar izlenmesi gereken ulusal kalkınma politikalarını belirlemede Geray gibi bir hazineden yararlanmayı neden akıl edemediler?”
Hem de, babası Deniz Binbaşı
Ahmet Kazım Geray ile annesi Tevhide Hanım’dan 1930’da İstanbul’da doğan “Kasımpaşalı” Geray’dan...

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları