Olaylar Ve Görüşler

Başkalaşan Türkiye

03 Şubat 2017 Cuma

Nâzım’ın dediği gibi tek başına kurtuluşumuzun olmadığını bilerek bugünden itibaren ve daha fazla geç kalmadan ister tek başımıza, ister birlikte herkes bulunduğu mevziden bir direnci ve yeni seçenekleri örgütlemeli.

Bugün yaşadığımız ülke, dün gibi değil. Hele hele bundan birkaç yıl öncesi gibi hiç değil. Değiştirildik! 1980’li yıllardan sonra adım adım değişen Türkiye son 15 yılda hızla başkalaştı.
Eski bir CIA Türkiye masası şefinin dediği gibi “Yeni bir Türkiye Cumhuriyeti kuruldu”. Bu adamlar zaten bunu her vesileyle her yerde söylüyorlardı. Yeni Türkiye dedikleri şey işte bu olsa gerek. Adaletsizlikler, haksızlıklar ve de yolsuzluk örnekleriyle çoğaltacağımız onca olumsuzluklar, giderek artan baskı ve toplumsal muhafazakârlaşma görünen değişimin örnekleri.
Daha özgür, daha eşitlikçi, daha mutlu bir Türkiye’yi savunan milyonlarca laik, demokratik hukuk devletinden yana olanların yaşam alanlarına müdahale her gün giderek artıyor.

Tarih affetmeyecek
Bir rejim değişikliğiyle karşı karşıyayız. Öyle ki Meclis’ten geçen bu anayasa değişikliği ile referanduma giden Türkiye’de kazara bir de “evet” çıkarsa koca bir Türkiye Cumhuriyeti Devleti yasama, yürütme ve yargısıyla bir diktatöre teslim edilecek ve astığım astık, kestiğim kestik, öttürdüğüm düdük diyen zat-ı muhteremin keyfi yönetimine terk edilecek.
Tabii bu sürece öyle kolay gelinmedi. Alıştıra alıştıra geldi gelmesine de tarih bu zamanın böyle işlemesine katkı sunanları, siyasi öngörüsüzlük yapanları, yardım ve yaltaklık yapanları asla affetmeyecek.

Kurtuluş yok tek başına
Tıpkı Hitler’e yetkisini devreden Alman Parlamentosu’nda evet diyen parlamenterler gibi TBMM’deki anayasa oylamasına evet diyerek iradelerini tek bir kişinin emrine verip ülkeyi karanlığa sürükleyenler de unutulmayacaktır.
Anlatmakla bitmeyen bu sorunlar, bir felaket senaryosu değil. Aslında yaşayacağımız hayatın anekdotlarıdır. Usta Nâzım’ın dediği gibi tek başına kurtuluşumuzun olmadığını bilerek bugünden itibaren ve daha fazla geç kalmadan ister tek başımıza, ister birlikte herkes bulunduğu mevziden bir direnci ve yeni seçenekleri örgütlemeli.
Yaşanmış bir hikâyeden bahsetmek istiyorum: Kenya Mesai kabilesinden Richard Tuerre adında bir çocuk, gergedan, zürafa, aslan gibi vahşi hayvanların yaşadığı bir milli parkın yakınında bir köyde yaşıyordu. Bu köy çok korunaklı olmadığından tek geçim kaynakları olan hayvanları, aslanlar ve vahşi hayvanların saldırılarına maruz kalıp telef oluyordu.
Köylüler milli parktan gelen vahşi hayvan saldırılarına karşı çareyi onları öldürmekte buldular ama saldırılar yine devam etti. Bir gün Richard Tuerre sabah kalktığında tek varlığı olan boğasının bir aslan tarafından parçalanarak öldürüldüğünü gördü. Çok üzülen çocuk, ne yapacağını düşünmeye başladı.
Dokuz yaşından beri ailenin büyükbaş hayvanlarını gütmek onun göreviydi. Kabilede 6-9 yaş arasındaki çocuklara böyle görevler veriliyordu. Önce ateşle ilgili bir çözüm düşündü, çünkü aslanların ateşten korktuğunu sanıyordu ama öyle olmadığını keşfetti. Pes etmedi, bu sefer korkuluk kullanmayı denedi.

Yaratıcı ışıklar
Ancak aslanlar akıllıydı, ilk gün gelip saldırmadan geri döndüler, ikinci gün ise korkuluğun hâlâ aynı yerde durduğunu görünce bunun hile olduğunu anlayıp çiti aşarak inekleri öldürdüler.
Richard elektrikli aletlerle oynamayı seviyordu, onları parçalara ayırıp tekrar birleştiriyor ve yeni şeyler deniyordu. Araba yedek parçalarından fanlar yapmıştı ve daha birçok ufak tefek buluşu vardı. Bir akşam ahırda el feneriyle oynarken aslanların hareket halindeki ışıktan korktuğunu keşfetti ve bunun üzerine çalışmaya başladı. Sonunda, el feneri parçalarından ve güneş enerjisiyle şarj olan pillerden ürettiği, ‘aslan ışıkları’ adını verdiği, aslanların yanıp sönen ışıkları görünce hızla korkup kaçırtan bir çit geliştirdi. Önce kendi bahçesine, sonra yandaki yaşlı teyzenin bahçesine, sonra köydeki diğer bahçelere kurduğu bu sistem, bir süre sonra bütün Kenya’da uygulanmaya başladı. Sadece aslanları değil filler, leoparlar, çıyanları da bu buluşu sayesinde kaçırdı.

Denenmemiş yollar bulmalıyız
İşte bu hikâyenin gerçek sahibi Kenyalı 13 yaşındaki Richard gibi yeniyi ve hiç denenmemişleri bularak kendimizi, düşünce tarzımızı, ideolojik, politik, örgütsel yapılarımızı yenilemek ve mücadeleye hazırlamak zorundayız.
Zorbalığa ve karanlığa karşı, ülkesini seven yurtseverler olarak zulme inat sokaklarda, meydanlarda, her düzlemde ve toplumsal hayatta bir arada olmayı, sevgiyi, dayanışmayı ve birleşmeyi çoğaltmalıyız.
Ölsek de kalsak da, ülkesi için dövüşen nice 68-78 kuşağının devrimci önderleri, aydınları; Taksim Gezi direnişinin sembol gençleri gibi, demokrasi ve özgürlükler uğruna ülkemiz için mücadele etmeli, tam bağımsız Türkiye’yi hep birlikte yeniden inşa ederek ‘hayır’lamalı, Mustafa Kemal’in çizdiği yolda yürümeye devam etmeliyiz.  

HÜSEYİN ÖZKAHRAMAN
CHP Bahçelievler Eski İlçe Başkanı/
Beykent Üni. Siyaset Bilimi ve
Uluslararası İlişkiler, doktora



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları