Olaylar Ve Görüşler

Cumhuriyetin 100. yılında Türkçe’nin değerini bilmek - Prof. Dr. Ahmet KOCAMAN

19 Ekim 2023 Perşembe

Avrupa’da çok iyi bilinen ama ülkemizde çoğu zaman görmezlikten gelinen bir konuyu anımsamak gerekir. Ortaçağın karanlığından yeniden doğuşun (Rönesans) aydınlığına geçiş Avrupa’da Yunanca ve Latince egemenliğinden ulusların din, eğitim ve iletişimde (Kasım 1928) kendi dillerini kullanmalarıyla başlamıştır. 

Ünlü düşünür Konfüçyüs de bir ülke zor durumda olduğunda ilk ele alınacak konunun dil olduğunu söyler. Ülkemizde de aydınlanma Atatürk’ün uzak görüşleriyle abece/alfabe değişimi (Kasım 1928) ve 1932 yılında TDK’nin kurulmasıyla başlamıştır.

MİLLETİN TANIMI

Dilin bir ulus ve birey için önemini çok iyi bilen Atatürk ve Kurtuluş Savaşı önderleri de Harf Devrimi’nin ardından Türkçenin özgürlüğü için savaşım vermişlerdir.

Atatürk ortaokullar için yazdığı Medeni Bilgiler kitabında Türk ulusunu Türkiye Cumhuriyeti’ni kuran Türkiye halkına Türk milleti denir diye tanımlamış ve bu sözü şöyle açıklamıştır: 

“Türk ulusunun dili Türkçedir. Türk dili dünyada en güzel, en zengin ve en kolay öğrenilebilecek bir dildir. Onun için her Türk dilini çok sever ve onu yükseltmek için çalışır. Çünkü Türk ulusunun geçirdiği bunca tehlikeli durumlarda ahlakının, geleneklerinin, anılarının, çıkarlarının; özetle bugün kendi ulusallığını yapan her şeyin dili aracılığıyla korunduğunu görüyor. Türk dili Türk ulusunun kalbidir, belleğidir.1”

DİLİN GÜCÜ

Türkçenin gücü yabancı dilbilimcilerin de hayranlığını kazanmıştır. Max Müller’in şu sözlerini anımsayalım:

“Türkçenin bir gramerini okumak bu dili öğrenmek niyetinde olmayanlar için bile bir zevktir. Türlü grammatikal şekillerin belirtilmesindeki ustalık, isim ve fiil çekimi sistemindeki üstün gücünü kavrayabilenlerde hayranlık uyandırır ... dilin iç ve dış yapısı billur bir arı kovanı yapısını seyredermişiz gibi ortadadır. Türk dili seçkin bir bilginler kurulunun uzun bir çalışmasıyla yapılmış sayılacak düzenliktedir.2”

DİL DEVRİMİ VE AYDINLANMA

Yabancı dilbilimcilerin bu aydınlık sözlerinin ardından Atatürk’ün bize verdiği sorumlulukları da anımsayalım: 

“Ulusal duygu ile dil arasındaki bağ çok güçlüdür. Dilin ulusal ve zengin olması ulusal duygunun gelişmesinde başlıca etkendir. Türk dili dillerin en zenginlerindendir; yeter ki bu dil bilinçle işlensin.

Türk dilinin kendi benliğine aslındaki güzellik ve zenginliğine kavuşması için bütün devlet kuruluşlarımızın özenli, ilgili olmasını isteriz.

Kesin olarak bilinmelidir ki Türk ulusunun ulusal dili ve ulusal benliği bütün hayatında egemen ve temel olarak kalacaktır.3”

“Dil çalışmalarında dil planlaması olarak adlandırılan Türk Dil Devrimi bir çağdaşlaşma atılımıdır” aydınlık bir dünya görüşüne geçişin simgesidir. Dil devrimini abece değişimi, öğretim birliği, hukuk devrimi gibi atılımların bütünlüğü içinde düşünmek gerekir.4

Ülkemizin aydınlanmasının temel direği olan Türkçenin değerini dil bayramının 100. yılında daha iyi bilmeli ve Türkçe duyarlığımızı sürdürmeli ve artırmalıyız.


Kaynaklar

(1) Çağdaş Türk Dili Dergisi Dil Devrimi: 90. Yılında 6 Sayı, s. 413

(2) Çağdaş Türk Dili Dergisi sayı 413, s.57, 2022 

(3) Çağdaş Türk Dili Dergisi sayı 413, s.56, 2022 

(4) Dil Devriminden Bu Yana Türkçenin Görünümü, Dil Derneği Yayınları, 1997, s.68.

PROF. DR. AHMET KOCAMAN

EMEKLİ ÖĞRETİM ÜYESİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları