Devlet Güvenliğinde Denetimin Önemi - Yüksel Mansur KILINÇ
Olaylar Ve Görüşler
Son Köşe Yazıları

Devlet Güvenliğinde Denetimin Önemi - Yüksel Mansur KILINÇ

13.03.2021 07:00
Güncellenme:
Takip Et:

Bilgiye, bilgilenme araçlarına ve güvenlik alt yapılarına sahip olmak, çağımızın en büyük gücü ve silahıdır. Ülkemizin karşı karşıya bulunduğu tehdit ve risklerin ortadan kaldırılmasını sağlayacak olan milli güvenlik kurumlarımızın görev ve sorumluluklarını etkili şekilde yerine getirebilmeleri için de stratejik değerdeki bilgi ve bilgilenme araçlarına sahip olmaları vazgeçilmez bir gerekliliktir.

Ancak, bilgiyi elde etme imkanları geliştikçe  bilginin “kontrolsüz güç” e dönüşme reski de artmaktadır. Bu noktada “denetim”in önemi daha da artmaktadır.

İHMAL VE İHLAL

Ülkemizde milli güvenlik stratejilerini belirleme ve uygulamada karşılaşılan en büyük sorunlardan biri, bunların demokratik sistemin işleyişi içinde belirlenmesinin çoğu kez ihmal ve ihlal edilmesi oluşturmaktadır.

Demokratik sistem içinde yürütme erkini elinde bulunduran siyasi güç, çoğu zaman milli güvenlik stratejisi ve siyasetlerini, demokratik sistemin asli güçlerine kapalı, topluma ise neredeyse tamamen kapalı olan yol ve yöntemlerle belirleme yoluna gitmektedir.

KURUMLAR AÇIK HEDEF

Güvenlik ve istihbarat kurumlarının denetim dışı uygulamaları konusunda geçmişte ülkemiz büyük sorunlarla karşı karşıya kalmıştır.

Bu durumun en tehlikeli örneği çeşitli istihbarat kuruluşlarımızın halka ve Cumhuriyete düşman güçlerin denetimine girmesi veya onların sızmasına açık hale gelmesidir.

Geçmiş yıllarda yaşanan en büyük sorunlardan biri de istihbarat kuruluşlarımızın, mafya ve benzeri yasadışı, kirli unsurlarla denetim dışı, meşruiyet dışı ilişkilere girmiş olmasıdır.

Bir başka önemli sorun da istihbarat kuruluşlarımızın, demokratik sistemin siyasi güçleri olan iktidar ve muhalefet partileri arasındaki yasal ve meşru rekabet, yarış ve demokratik mücadelede bir araç olarak kullanılması olmuştur.

Saydığımız türdeki bu davranış ve ilişkiler, demokratik sistemi yozlaştırma ve kirletme yanında; bu kuruluşların güvenilirliğini ve milli olma vasfını yıkıma uğratmaktadır.

DENETİMİN GEÇİŞTİRİLMESİ

Ortaya çıkan olumsuz pratiklerden sonra güvenlik ve istihbaratla ilgili kurumlarımızın denetimi için 17.04.2014 tarihli ve 6532 sayılı Devlet İstihbarat Hizmetleri ve Milli İstihbarat Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ile TBMMde Güvenlik ve İstihbarat Komisyonu oluşturulmuştur.

Bu komisyonun görevi, devletin güvenlik ve istihbarat hizmetlerinin denetimi ve kişisel verilerin güvenliğinin gözetilmesidir.

Ancak altı yıldır var olan Güvenlik ve İstihbarat Komisyonunun (GİK) denetim görevi uygulamada daha çok devletin güvenlik kurumlarının hazırladığı yıllık raporların denetimi şeklinde gerçekleşmekte, bir bakıma yasa ile verilen denetim görevi geçiştirilmektedir.

Yasa, ülkenin güvenliği ile ilgili etkili bir denetlemeyi amaçlamasına rağmen, iktidarın denetimi savuşturma tutumu nedeniyle denetim faaliyeti sadece istatistiki verilerin değerlendirildiği bir duruma dönüştürülmüştür.

GÜVENLİĞİN GÜVENSİZLEŞTİRİLMESİ

Günümüzde denetim alanında sorun yaratan başlıca faktör, ülkemizde cumhurbaşkanlığı hükümet sistemidir. Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemi adı altında ülkenin yönetim biçiminde denge denetim mekanizmalarının geri plana itilmesi ile güvenlik kurumlarını da tek kişinin belirleyici olduğu bir sisteminin içine sokmuştur.

Güvenlik alanının etkili bir denetimden kaçırılması güvenliğin güvensizleşmesi” riskini doğurmaktadır. Güvenliğin denetiminde zaaf yaratan önemli konulardan biri de ikili anlaşmalardır.

Türkiye Cumhuriyeti Devletinin, dış odakların etkisinin yoğun olduğu; özellikle 12 Mart ve 12 Eylül dönemlerinde, çeşitli devletlerle ikili anlaşmalar içine çekildiği bilinen bir durumdur. FETÖ/PDYnin on binlerce mensubunun devletin güvenlik ve istihbarat kurumlarının içerisinde yuvalanması nasıl mümkün olmuştur?

Bu sorunun yanıtı bir yönüyle de ikili anlaşmalarda aranmalıdır. İkili anlaşmaların yarattığı gizlilik ve denetimsizlik sorgulanmadan, FETÖ/PDY gibi sızma ve etki yaratarak yuvalanan yapıların devlet kurumlarından tümüyle temizlendiği düşünülmemelidir.

Arkasına ulusun topyekûn gücü konulamamış milli güvenlik strateji ve siyasetlerinin, hedefleri doğru tespit edilmiş olsalar bile uygulamada beklenen başarıyı getirmesi neredeyse imkânsızdır. 

Bu bağlamda; Milli Kurtuluş Savaşı’nı yöneten Gazi Meclis, ülkenin milli güvenlik politikalarının üretiminde ve uygulanmasında etkili bir konuma getirilmelidir. Güvenlik politikaları ve güvenlik kurumları TBMMnin etkin denetimine açılmalıdır.

Milli İstihbarat Teşkilatı Başkanlığı, Genelkurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Emniyet Genel Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı gibi güvenlik ve istihbarat ile direkt bağlantılı kurumların yanı sıra Savunma Sanaysi Başkanlığı ve Mali Suçları Araştırma Kurulu gibi ülkemizin güvenliği ile bağlantılı kurumlar da etkili şekilde denetlenmeli, kullanılan bütçelerle oluşturulan güvenlik politikalarının dengesi değerlendirilebilmeli, milli güvenlik stratejimiz oluşturularak bu stratejideki yerleri sağlamlaştırılmalıdır.

YAPILMASI GEREKEN

Büyük önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün Yurtta sulh cihanda sulh” ilkesi gereğince evimizde, mahallemizde, sokağımızda güvenliği, kısacası halkta birliği, ülkede huzuru sağlamak önceliğimiz olmalıdır. Bu anlayış ile tarihimize baktığımızda görmekteyiz ki ülkemizin güvenliği, halkımızın birliğinden, halkımızın huzurundan geçmektedir.

Şimdi görev, güvenlik alanında da ülkemizin doğru politikalar üretebilmesi, geleceğe güvenle bakabilmesi, özgür ve demokratik Türkiyenin doğru güvenlik anlayışlarına ve uygulamalarına kavuşturulmasını sağlamaktır. 

YÜKSEL MANSUR KILINÇ

CHP İSTANBUL MİLLETVEKİLİ
TBMM GÜVENLİK VE İSTİHBARAT KOMİSYONU CHP GRUP S
ÖZCÜSÜ

Yazarın Son Yazıları

Çözüm mü, çözülme mi? - Ülgen Zeki Ok

Emperyalist güçlerin Ortadoğu’daki kirli emellerinin önündeki en büyük engel olan Atatürk’ü Türk halkının yüreğinden söküp atmak, yani öldürebilmek için bir gri propaganda yöntemi uyguluyor.

Devamını Oku
06.12.2025
Tek Çin ilkesi - Wei Xiaodong

Türkiye’de Çin’in Tayvan bölgesi yaygın olarak bilinse de bu bölgeye ilişkin tarihi ve siyasi bilgiler genellikle sınırlı kalmaktadır.

Devamını Oku
05.12.2025
Cumhuriyete sahip çıkma konuşması: Atatürk’ün ‘Bursa Nutku’ - Hamdi Yaver Aktan

Mustafa Kemal Paşa, 3 Şubat 1933 akşamı İzmir Kordon’daki köşkte akşam yemeği sırasında Bursa’daki olayı öğrenir.

Devamını Oku
03.12.2025
Demokraside seçilenler özgür olmalı - Hüseyin Mert

Demokrasi; çağdaş yaşamın, mutluluğun, ekonomik kalkınmanın ve her türlü gelişmenin önkoşulu, altyapısı ve temelidir.

Devamını Oku
03.12.2025
İktidarın eğitimdeki U dönüşleri - Nazım Mutlu

Siyasal yaşamının toplamı çeyrek yüzyılı bulan iktidar partisinin kısa tarihi, sayısız U dönüşleriyle doludur.

Devamını Oku
03.12.2025
Tekke ve zaviyelerin kapatılması - Doç. Dr. Hüner Tuncer

Tekkeler ve zaviyeler, İslamdaki tarikatların dinsel tören, toplantı ve eğitim yerleridir.

Devamını Oku
02.12.2025
Suyun akışını sürdürmek - Dr. Anıl Yıldırım Poyraz

“Su ateşe galiptir ancak bir kaba girerse ateş onu kaynatıp yok eder.” - Mevlana

Devamını Oku
02.12.2025
21.yüzyılda Türkiye’de sosyal demokrasi - Halil Sarıgöz

Sosyal demokrat partilerin tarihsel serüvenine baktığımızda, parti programlarının yalnızca birer teknik metin değil; toplumun yönünü, siyasal aklın niteliğini ve iktidar imgelemini belirleyen kurucu belgeler olduğunu görürüz.

Devamını Oku
01.12.2025
Gıda güvenliği sistemimiz alarm veriyor - Adnan Serpen

Gıda yaşam için olmazsa olmazdır ancak kirlenirse hastalığa, hatta ölüme bile neden olabilmektedir.

Devamını Oku
01.12.2025
Buğra Gökce, Silivri'den Cumhuriyet'e yazdı

Otuz altıncı pazar...

Devamını Oku
29.11.2025
İhanetin adı barış olamaz… - Erol Ertuğrul

Güzel yurdumuzda 23 yıldır uygulanan politikalarla, üniter devlet yapımıza ve Cumhuriyetimizin kuruluş anlayışına uymayan görüşler seslerini yükseltmeye başladı.

Devamını Oku
29.11.2025
İddianame hukukla bağlı mı? - Doğan Erkan

İmamoğlu iddianamesi başından beri hukuk dili yerine tercih edilen siyasal retoriğiyle, delil boşluğuyla, rivayet anlatımlarıyla tartışılıyor.

Devamını Oku
28.11.2025
İmralı ziyareti ve TBMM - Hüseyin Özkahraman

Türkiye’de “Kürt meselesi”, etnik kimlik tartışmalarını aşan; devlet-toplum ilişkilerini, siyasal katılım biçimlerini, demokratikleşme dinamiklerini ve meşruiyet tartışmalarını doğrudan etkileyen çok katmanlı bir olgudur.

Devamını Oku
28.11.2025
Kurucu felsefeye dönüş - Mehmet Tomanbay

Son açıklanan TÜİK verileri enflasyon, işsizlik ve derinleşen yoksulluğun gittikçe büyüyen sorunlar olduğunu göstermektedir.

Devamını Oku
27.11.2025
Seçimin sakatlanması - Cihangir Dumanlı

Anayasamızın 2. maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti demokratik bir devlettir.

Devamını Oku
27.11.2025
Düzensiz dünya nereye gidiyor? - Nejat Eslen

Yeni bin yılın ilk yüzyılının ilk çeyreği yakında bitecek.

Devamını Oku
26.11.2025
İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

İmralı vesilesiyle CHP dövmek - Esat Aydın

Devamını Oku
26.11.2025
Eğitim sürecinde öğretme ve öğrenme - Cihat Karaali

Geçmişte eğitimciler yalnızca öğretmen değillerdi.

Devamını Oku
26.11.2025
Radbruch formülü ve Türkiye bağlamı - Başar Yaltı

Daha önce bu sütunlarda yayımlanan “Adaletsizliği Görmek” (Cumhuriyet, 07.11.2025) başlıklı yazımızda; adalete giden yolun adaletsizliği görmekten geçtiğini, bir hukuk düzeninde karar veren konumundaki tüm görevliler ile hukuk normlarını uygulayan tüm yetkililerin adaletsizliği görmek, önlemek ve adaleti yerine getirmekle görevli olduklarını, adaletsizliği görme yetisine sahip olmayanların yargıç ve savcı yapılmaması gerektiğini belirtmiştik.

Devamını Oku
25.11.2025
Türkiye Araf’ta - Gani Işık

Şimdilerde Türkiye’ye bir hal oldu; Cumhur İttifakı, İmralı ile hemhal oldu.

Devamını Oku
25.11.2025
Öğretmenim, canım benim! - Duran Güldemir

24 Kasım Öğretmenler Günü’nün anlamını ve önemini anlatmak için söylenecek çok söz var elbette ancak Ceyhun Atuf Kansu’nun “Dünyanın Bütün Çiçekleri” şiirinin bu dizeleri sanki bir başka söze gerek yoktur der gibi derin bir duygusallık içine sürüklemektedir bizi.

Devamını Oku
24.11.2025
Uçak kazasının düşündürdükleri... - Cumhur Utku

Geçen hafta Azerbaycan-Gürcistan sınırında düşen askeri uçağımızla ilgili bir tanımı düzeltelim

Devamını Oku
22.11.2025
Türkiye’de şap hastalığı neden hâlâ bitmiyor? - Gülay Ertürk

Türkiye’de hayvancılığın en büyük sorunlarından biri, aradan geçen yüzyıllara rağmen hâlâ kontrol altına alınamayan şap hastalığıdır.

Devamını Oku
21.11.2025
‘Ot otlayanlar’dan bugüne - A. Celal Binzet

Günümüzün yakıcı sorunlarından birisi olan vergi, bozuk sistemin ana nedenlerinin başında geliyor.

Devamını Oku
21.11.2025
Bir döneğin anatomisi - Çiğdem Bayraktar Ör

Dün söylediğini bugün unutuyor; hayır, unutmuyor; “Dün söylediğini yutuyor”!

Devamını Oku
21.11.2025
Dünya Çocuk Hakları Günü - Recep Nas

Çocuk Haklarına İlişkin Sözleşme, 20 Kasım 1989 günü Birleşmiş Milletler’ce kabul edilmiş, 2 Eylül 1990’da yürürlüğe girmiştir.

Devamını Oku
20.11.2025
CHP'nin iktidar kurultayı - Ziya Yergök

Türkiye’nin kurucu ve birinci partisi, iktidarın en güçlü adayı CHP, 28- 30 Kasım tarihlerinde 39. olağan kurultayını yapacak.

Devamını Oku
20.11.2025
Güvenlik kültürü üzerine - Gazi Zorer

Ülkemizin büyük kısmı aktif deprem kuşağında ve sıklıkla depremi yaşıyoruz ama esaslı bir deprem master planımız yok.

Devamını Oku
19.11.2025
Kemalizm karşıtlığının maskesi - Tunay Şendal

Türkiye, 10 Kasım’ın manevi ağırlığı altında, Mustafa Kemal Atatürk’ün mirasına yönelik tartışmaların bir kez daha alevlendiği bir kırılma anına tanık olmuştur.

Devamını Oku
19.11.2025
Gözden gönüle akan bir aydın - Mücteba Binici

Veteriner hekim Nihat Köse ile ilk karşılaşmamız, 1988 yılının ağustos ayında Samsun Sahra Sıhhıye Askeri Okulu’nda başladı.

Devamını Oku
19.11.2025
İhanet ve gerçekler - Doğu Silahçıoğlu

1914-1918 Birinci Paylaşım Savaşı’nda İngiliz, Fransız, İtalyan ve Yunan işgaline uğrayan Anadolu; Mustafa Kemal önderliğinde başlatılan Milli Mücadele ve Kurtuluş Savaşı döneminde, ardında yayılmacı sömürgecilerin ve Saray’ın durduğu ihanet dolu bir sürece sahne oldu.

Devamını Oku
18.11.2025
Kavramların sosyal yaşamdaki etkisi - İsmail Doğan

İnsanlık bir arada yaşamaya başladığı andan itibaren sosyalleşme doğal bir gereksinim olarak ortaya çıkmıştır.

Devamını Oku
18.11.2025
Masumiyet karinesi - Suna Türkoğlu

Hukuk devletinin vazgeçilmez unsurlarından biri olan “masumiyet karinesi” veya “suçsuzluk karinesi”, Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın 38’inci maddesinin dördüncü fıkrasında, “Suçluluğu hükmen sabit oluncaya kadar kimse suçlu sayılamaz” hükmü ile pozitif hukukta da yer almaktadır.

Devamını Oku
17.11.2025
Çalışma yasalarında değişim gerekli mi? - Dr. Engin Ünsal

Yasalar da canlılar gibi zamanla yaşlanır ve işlevini yapamaz duruma gelir.

Devamını Oku
17.11.2025
KKTC 42 yaşında! - İhsan Tayhani

Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’nin kurulduğu 15 Kasım 1983’te dünyaya gelenler, şimdi 42 yaşındalar ve onlar, anne ve babalarından farklı olarak özgürlüklerinin güvencesi olan bir Cumhuriyetin kucağına doğdular.

Devamını Oku
15.11.2025
Erken yaşta okur yetiştirmek - Prof. Dr. Sedat Sever

Edebiyat yapıtları, Montaigne’in belirlemesiyle, “Bizim kendimizin dışına, ötemize gitmemize” kılavuz olan estetik birer uyarandır.

Devamını Oku
13.11.2025
Sosyalizm ve cumhuriyet - Kaan Eroğuz

Neoliberal küreselleşmenin 40 yılı aşkın sürede yarattığı tahribat...

Devamını Oku
13.11.2025
Hukuk devleti mi, yargı devleti mi? - Av. Erol Türk

Hukuk devleti herkesin, devleti yönetenlerin de hukuka bağlı olduğu, hukukun üstünlüğünü ve temel hak ve özgürlükleri güvence altına alan devlettir.

Devamını Oku
12.11.2025
Ankara Hukuk Fakültesi 100 yaşında - Av. Ahmet AKGÜL

5 Kasım 1925 tarihinde, ilk TBMM binasının toplantı salonunda yapılan törende Ankara’da leyli (yatılı) – nehari (gündüzlü) bir hukuk mektebi açılmıştı.

Devamını Oku
12.11.2025
Onlar daha çocuktu… - Şükrü KARAMAN

Kocaeli’nin Dilovası ilçesinde merdiven altı parfümeri imalathanesinde meydana gelen patlamada üçü çocuk altı emekçi...

Devamını Oku
12.11.2025