Olaylar Ve Görüşler

‘İklimsel afetler’ ve ‘mikrobiyal tehditler’ artıyor - Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Taştan

30 Nisan 2024 Salı

Son çeyrek yüzyıldaki görülme sıklığı, artış eğilimleri beklenenlerin ötesinde gerçekleşen ve süregelen “küresel ısınma, iklim değişikliğine” bağlı “sayısız” karmaşık sağlık sorunları (KSS zararlı etkileriyle yaşamı tehdit etmeye devam ediyor... KSS’lerin iki önemlisi -iklimsel afetler, mikrobiyal tehditlertıpkı diğer “doğal afetler gibi” beklenmeyen zamanda, sosyal sınıf ayrımı, yaşam farkı gözetmeden oluşmakta, herkesi, her canlı yaşamını derinden etkilemektedirler.

Özellikle, son yarım yüzyılda sadece yüksek teknolojiye umut bağlayan ve “doğanın yaşamsal dinamiklerini, doğal dengeyi” göz ardı eden insanoğlunun uslanmaz “egosu” yüzünden birçok felaketle yüz yüzeyiz. Antroposen’in son çeyreğinde yaşananlar, özellikle insan, hayvan, bitki, çevre ve ekosistem arayüzünde süregelen “etkileşimler” bu dinamik süreci öngörülemeyen ölçekte ivmelendirmektedir...

Dinamik, devingen, yaygınlaşan, zamanla kasırgaya dönüşen KSS’ler ve “sessiz felaketler sinerjizmi” insan, hayvan, bitki, çevre ve ekosistem arayüzünde sağlık krizlerine dönüşmektedir. Süregelen dengesizliklerin yüzde 95’inden insanoğlu sorumludur! Bu devasa “Antroposenik tehditlerin” farkında mıyız?

DSÖ VERİLERİ  

Epidemiyolojik araştırmalar ve Dünya Sağlık Örgütü (DSÖ) verilerine göre, iklim değişikliği ile “mikrobiyal tehditler” arasında yakın ilişki bulunmaktadır. Artan küresel ısınma ve iklim değişikliğine bağlı mikroorganizma mutasyonları, patojenlerin tür adaptasyonları, antimikrobiyal direnç, vektörlerle bulaşan hastalıklar ekolojisinde saptanan zararlı değişimlerin yakın gelecekte daha büyük tehlikeler saçacağı öngörülmektedir. DSÖ’ye göre, küresel iklim değişikliği, sıcak hava dalgaları, büyük yangınlar, seller, tropik fırtınalar, kasırgalar gibi insani acil durumları tetikliyor, etkilerini, ölçeğini, sıklığını artıyor. Araştırmalar 3.6 milyar insanın iklim değişikliğine duyarlı bölgelerde yaşadığını vurguluyor. DSÖ, 2030-2050 arasında iklim değişikliğinin, yalnızca yetersiz beslenme, sıtma, ishal ve “sıcaklık stresi” nedeniyle yılda yaklaşık 250 bin ek ölümlere neden olacağını; 2030 yılına kadar sağlığa doğrudan zarar maliyetinin yılda 2-4 milyar dolar olacağını öngörüyor.

TEK SAĞLIK DÜŞÜNCESİ

Bu nedenle, yukarıda vurgulanan KSS’leri çözmek için stratejik önemi her gün yaşamsal değer kazanan tek sağlık düşüncesi (TSD) acilen işlevselleştirilmelidir. Unutulmamalıdır ki TSD sadece zoonotik enfeksiyonlarla mücadele etmek değil, aynı zamanda ve özellikle zoonotik tehditlerin ötesini görmek ve 21. yüzyılın KSS’lerini ve sonuçlarını doğru okumaktır.

Başka bir değimle, TSD, içinde yaşadığımız Antroposen’de ve insan, hayvan, bitki, çevre ve ekosistem arayüzünde süregiden iklimsel afetler ve mikrobiyal tehditlerin arkasındaki olası tehlikelerin farkında olmaktır. Dahası, oluşan farkındalık bilincini işlevselleştirerek tehditlere karşı mesleklerarası ve disiplinlerarası “işbirliği, birlikte çalışma kültürünü” yaşamsallaştırmaktır. Bağlantılılık, karmaşıklık ve belirsizliklerin başat olduğu 21. yüzyılda, giderek yaygınlaşan “bilimsel işbirliği, ekolojik düşünme kültürü” farkındalığında geç kalmak; öngörülemeyen “mikrobiyoekolojik, ekotoksikolojik tehlikelere” kapı aralamaktır.

ÇEVRECİ VE EŞİTLİKÇİ

Bu bağlamda, hem süregelen “iklimsel afetler ve mikrobiyal tehditlere” dur demek, hem de “mikrobiyo-ekotoksikolojik tehlikeleri” önlemek için TSD’den beslenen “tek sağlık eğitimi”ni yaşama aktarmak, olası “Antroposenik” sorunları önlemenin vazgeçilmez yoludur. Çevreci, eşitlikçi, bütüncül bu yeni yolu seçmek, bu yoldan yürümek, eleştirel düşünce, sosyokültürel bilincin gelişimiyle yakın ilişkili ve doğru orantılı olsa gerek...

Dr. Öğr. Üyesi Rüştü Taştan

Kocaeli Üniversitesi, KSHMYO Tıbbi Hizmetler ve Teknikler Bölümü Öğretim Üyesi ve Veteriner Hekimler Derneği Üyesi 

 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları