Olaylar Ve Görüşler

İttifakların tutarsızlığı - İbrahim BERKSOY

26 Ağustos 2023 Cumartesi

Başkanlık sistemiyle birlikte partiler artık seçimlere ittifaklarla giriyor, bir ölçüde kendi siyasal kimliklerinden, parti programlarından “feragat” edip içinde yer aldıkları ittifakın şeklini almak zorunda kalıyor. Oysa seçmen ittifaklar kurulmazdan önce bu partilerin yelpazedeki yerini de  siyasal kimliğini de programını da gayet iyi biliyor ama yine de partiler “ittifak uğruna” seçmenin bildiğini seçmenden gizlemeye çalışıyor. Doğrusu, tuhaf bir durum! “Geçici” seçim ittifakları yüzünden partiler ile seçmenleri arasında yılların emeğiyle oluşturulan “aidiyet duygusu” hiç yok yere zedeleniyor. 

SEÇMENİN HASSASİYETİ

Örneğin, bir yandan ittifakın, bir yandan da seçmenin “hassasiyetleri”ni göz önüne alarak laiklik karşıtı politikalara, eylemlere ve uygulamalara güçlü bir biçimde karşı çıkmadığınızda, Cumhuriyet tarihimizin bu en gerici Meclis’inde laiklik karşıtı kanun tekliflerine muhalefet edilemiyorsunuz. Muhalefet etseniz bile size derhal seçim öncesindeki ikircikli hal ve tavırlarınız hatırlatılıyor. Yıllar yılı uygulanan neoliberal politikaların sonucu olarak yaşamak zorunda kaldığımız ağır iktisadi kriz ve darboğazları yine benzer neoliberal politikalarla aşmaya çalıştığınızda, o karşı çıkar göründüğünüz neoliberal politikaların bir yerde esiri oluyorsunuz. Dahası var: Seçimde 15 milletvekili elde etmiş bir partinin genel başkan yardımcısı akıllara durgunluk verecek şekilde “Seçimlere CHP listelerinden girdiğimiz için partimiz ciddi anlamda zarara uğradı” diyebiliyor. 

SON SEÇİMLER

Seçim ittifaklarında partiler bilinen görüşlerinden, parti politikalarından “feragat” ederek değil, aksine kendi programlarını güçlü bir biçimde savunarak seçime girmeli, ittifak protokolleri buna göre düzenlenmelidir. İttifak içindeki partilerin propaganda alanları ittifak uğruna daraltılmamalıdır. İttifaklar, bir mecburiyete dönüşmemelidir.

Son iki seçimde iktidar da muhalefet de seçimlere ittifaklarla girdi. Saray’ı temsilen kurulan Cumhur İttifakı (Saray ittifakı) özünde bir “müesses nizam” ittifakıydı. İttifakın varlık sebebi, parlamenter demokrasi taleplerine karşı her ne pahasına olursa olsun “Saray rejimi”ni ayakta tutmaktı. Otoriter, kışkırtıcı, hedef gösterici bir dille muhalif olan her kesimi kolayca ötekileştirebilen bu ittifak, kendisini devletin ve rejimin “beka”sıyla, “istikrar”ıyla, her şeyiyle bir tutmaktaydı.

Millet İttifakı ise ülkenin demokratikleştirilmesi, hukuk devletinin yeniden tesis edilmesi, ekonomik ve toplumsal kalkınma gibi konularda bir buçuk yılı aşkın süreyle ciddi “çalışmalar” yaptı. Ancak çeşitli nedenlerle bu çalışmalar halk nezdinde “siyasal” bir güce dönüştürülemedi. Benzer şekilde, millet ittifakı da -ne yazık ki-  güçlü bir eylem ve söylem birliği içerisinde halka önderlik edecek tutarlı bir “siyasal ittifak”a dönüştürülemedi.

İLKELİ VE TUTARLI BİRLİKTELİK

Seçim bitti ama demokrasiyle, hak ve özgürlüklerle, hukuk devletinin yeniden tesisiyle, açlık ve yoksullukla, ekonomik kalkınmayla, eğitimle ilgili devasa sorunlarımız bitmedi; aksine, daha da ağırlaştı! Tüm bu sorunları göğüslemeye kararlı, ciddi, güvenilir, sağlam temelli, siyasal olarak tutarlı, ilkeli bir “birlik”e olan ihtiyaç her zamankinden daha fazladır. Muhalefet günlerinde kurulacak uzun soluklu böylesi bir birlik, ileride Meclis esaslı yeni bir demokratik toplum düzeninin de çekirdeğini bünyesinde taşımış olacaktır. 

Hep söylenir: Uzun sürmüş iktidarların çoğu ya halkta büyük bir hayal kırıklığıyla sonuçlanır ya da büyük bir itibar kaybıyla...

İBRAHİM BERKSOY

MAKİNE MÜHENDİSİ



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları