Olaylar Ve Görüşler

Restorasyon dönemi - Prof. Dr. Doğan SOYASLAN

29 Nisan 2024 Pazartesi

İhtilal, sosyoekonomik yapının zorla değiştirilmesi; restorasyon, eski kurumların yeniden kurulmasıdır. Milattan önce Yunan sitelerinde sanatta, edebiyatta, felsefede gelişmiş; özgürlük içinde yaşayan bireyci bir medeniyet oluşur. Roma’nın yıkılmasından sonra Hıristiyanlık Avrupa’ya hâkim olur. 13. yüzyıldan itibaren dinin dışında bir dünya olduğu keşfedilir. Avrupalı bilginler sanatta, felsefede, edebiyatta Yunan medeniyetini taklit ederler. Coğrafi keşiflerden sonra burjuvazi sınıfı oluşur. İngiltere’de Cromwell’in liderliğinde parlamento ile kraliyet arasında iç harp yaşanır. Kral I. Charles’ın kafası kesilir. 1649-1658 yıllarında Cromwell Cumhuriyeti kurulur. 1660 yılında Charles’ın oğlu II. Charles kral olur. Restorasyon dönemi başlar. Asırlar içinde İngiliz kralının yetkileri parlamentoya devredilir.

Fransız halkı 1789 ihtilaliyle insan ve vatandaş haklarını deklare eder. İhtilalcilerle kraliyet parlamenter monarşide uzlaşamazlar. Kral ve eşi Avusturya’ya kaçarken yakalanır, milletin özgürlüğüne ve devletin güvenliğine ihanetten yargılanır, idam edilirler. 1792’de Cumhuriyet ilan edilir. İmparator Napolyon ihtilal değerlerini yaymak için savaşır, 1814’te yaptığı savaşı kaybeder. 1815’te kraliyet ailesinden XVIII. Louis kral olur. Fransa’da restorasyon dönemi başlar. 1848 isyanı sonucu II. cumhuriyet ilan edilir. I. Napolyon’un yeğeni Louis Napolyon cumhurbaşkanı seçilir. 14 Ocak 1852 tarihinde yeni bir anayasa ve yoğun propaganda altında plebisit yapılır. III. Napolyon imparator ilan edilir. 1870 yılında Almanlarla yapılan savaşı Napolyon kaybeder, Fransa’da III. cumhuriyet ilan edilir.

TARİHSEL GELİŞİM

Fetihçi bir toplum olduğu için Osmanlı İmparatorluğu’nda toprak mülkiyeti devletindir. Otoriter yapıları içe kapanık, çağından habersiz bir toplum oluşturur. Voltaire’in deyişiyle Batılıların çıkar kavgaları Haliç’e ulaşana kadar dünyadan haberleri olmaz. Tanzimat ile Batılı kültür değerleri kabul edilmeye başlanır. Osmanlı’nın Batılı değerleri kabul etmesi içeride dindar çevrelerin tepkisini çeker. Bunlar geri kalış nedenini İslamdan uzaklaşma ile izah ederler. 1876’da padişahın yetkilerini Meclisi Mebusan ile paylaştıran bir anayasa kabul edilir. Osmanlı-Rus savaşı bahanesiyle meclis kapatılır. 23 Temmuz 1908’de meclis tekrar açılır. Ancak 31 Mart 1909’da alaylı subaylar Meclisi Mebusan’ı basarlar, şeriat isterler. Selanik’ten gelen Hareket Ordusu isyanı bastırır. Darbecileri desteklediği gerekçesiyle, II. Abdülhamit tahttan indirilir. Ancak şeriat istemleri hiçbir zaman bitmez.

Kurtuluş Savaşı sonunda düşman ülkeden atılır. Asırlardır değişim ve gelişimin engeli sayılan saltanat ve hilafet ortadan kaldırılır. 1923’te Cumhuriyet ilan edilir. Ancak halkın büyük çoğunluğu Cumhuriyet değerlerini idrakten uzak, sultancı bir kültüre sahiptir. 1924 ve 1930 yıllarında iki muhalif siyasi parti kurulur, Cumhuriyet için tehlike oluşturan bu partiler kapatılır. 31 Mart Vakası hafızalardadır. Türk halkına din dışında bir dünya keşfettirilir. İnancın sadece vicdan için olduğu kabul edilir. Kamu yaşamına sokulması yasaklanır. Eğitimde her şeyin sebep-sonuç ilişkisi içerisinde birbirine bağlılığı temel kabul edilir. Kurucu babalar kamu gücünü bölmekten, iktidarı dağıtmaktan, insanlara ve kurumlara sorumluluk vermekten yanadırlar. Çünkü ülkeyi akılcı, sorumluluk ve liyakat sahibi insanların ileri götüreceğine inanmaktadırlar.

1946’da çok partili siyasi yaşama geçilir. Ancak çok partili siyasi yaşama geçildikten sonra Cumhuriyet hükümetleri oy alabilmek için Cumhuriyet düşmanı kadroları yetiştirirler. 1970’li yıllardan itibaren siyasal İslamı hedefleyen partiler kurulur.

NEHİRLERİN ÖNÜNDEKİ SET

14 Ağustos 2001’de, kapatılan partiler çizgisinde AKP kurulur. 2002’de iktidara gelir, hukuk devletinden uzaklaşılır. Parlamentoya, idari bürokrasi ve yargıya dini nedenlerle Cumhuriyetle sorunu olanlar yerleştirilir. Metafizik değerler okullara ve yaşamın her alanına hâkim olur. 2007’deki anayasa değişikliği ile “Osmanlı sultanlığına” doğru ilk adım atılır. 2008’den itibaren bazı subaylar siyaseten hapsedilirler. Mahkemelere istenilecek kararı verecek yargıçlar atanır. Tabii hâkim ilkesi ortadan kaldırılır. 12 Eylül 2010 anayasa değişikliği ile yüksek mahkemelere Cumhuriyetle sorunu olan hâkimler yerleştirilir. Tek taraflı propaganda ve ihtilal mağdurluğu altında 16 Nisan 2017 tarihinde yeni anayasa referanduma sunulur. Halk iradesini koruyan mühürsüz oylar geçerli sayılarak yasama, yürütme, yargıyı bir kişiye bağlayan anayasa kabul edilir. Aslında yapılan işlem yok hükmündedir. Çünkü işlemin kurucu unsuru (mühür) yoktur. Böylece cumhurbaşkanlığı özü itibarıyla sultanlığa dönüşür. Köylü çocukları demokratik yollarla iktidara gelirler, halka ait olan iktidarı halkın elinden alırlar.

Tarihi süreç içerisinde bakılırsa Cumhuriyetten 80 yıl sonra restorasyon dönemine geçilmiştir. Adı cumhurbaşkanı olsa da iktidar, bir kişiye ve çevresine bağlanmıştır. Kraliyet İngiltere’de restorasyon sonrasında halkın temsilcileri ile anlaşarak yetkilerini devretmiş, monarşik demokrasiyi yerleştirmiştir. Fransız halkı restorasyondan 32 sene sonra II. cumhuriyeti ilan etmiş, dört yıl aradan sonra imparatorluğa geçmiş, 1870 yılında savaşın kaybedilmesiyle imparatorluktan III. cumhuriyete geçmiştir. Türkiye’de restorasyonun ne zaman biteceği belli değildir. Ama birkaç yıl daha süreceği anlaşılmaktadır.

Restorasyon dönemleri özgür, sorumlu, özgüvenli, sorgulayıcı ve girişimci insanların oluşturduğu nehirlerin önüne çekilen bir set gibidir. Biriken suyun baskısı er geç seti yıkacaktır

Prof. Dr. Doğan SOYASLAN



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları