Olaylar Ve Görüşler

Tarıma Victor Hugo dokunuşu - Halit PAYZA

06 Ekim 2021 Çarşamba

Victor Hugo Sefiller’de1 ilginç bir saptama yapar. Hugo, romanın yazıldığı dönemde en verimli, en etkin ve en ucuz gübrenin insan dışkısı olduğunu yazar; ovayı gübrelemek için kenti kullanmayı önerir. “Eğer” der, “altınımız gübreyse gübremiz de altındır.” Fransa gübre toplamak için bütçeden büyük paralar harcayarak penguen ve fırtına kuşu pisliği toplamak için Güney Kutbu’na daha o dönemde gemiler göndermektedir. Oysa kentin lağımlarından akan insan dışkısı lağımlardan denize dökülmektedir. Hugo’ya göre dünyanın ziyan ettiği insan ve hayvan gübresini denize dökmek yerine toprağa dökmek hiç kimsenin aç kalmaması anlamına gelmektedir. 

CEHALETİN BAŞYAPITI

Hugo lağımlardan denize akan pislikleri romanda çiçeklerle bezenmiş çayırlara, yeşil ve güzel kokan otlara, kekiklere, adaçaylarına, yeşil ve güzel kokulu otlara, altın sarısı buğdaylara, masadaki ekmeğe, damarlarda akan kana, neşeye, yaşama benzetir: “Tüm bunları aynı potada eritirseniz oradan bereket fışkırır. Ovaların beslenmesi insanların beslenmesi demektir.” Hugo romanda insan dışkısını gübre olarak kullanan uluslara örnek olarak Çin’i gösterir. “Bu zenginliği kaybetmek elinizde ve beni de gülünç buluyor olabilirsiniz” diye devam eder Hugo ve ekler: “İşte bu cehaletinizin başyapıtı olur.” İstatistiksel verilerden de yola çıkan Hugo, yalnızca Fransa’nın nehirlerinden Atlantik’in sularına her yıl yarım milyar döküldüğünü belirtir. Bu rakam romanın yazıldığı yüzyıldaki Paris halkına aittir ve dönem bütçesinin dörtte birine yakındır.

Bu doğal gübrenin nehirlere ve oradan Atlantik’e dökülmesinin iki sonucu vardır, Hugo bunları toprağın verimsizleşmesi ve suyun kirlenmesi olarak açıklar. Getirdiğiyse “saban izinden açlık, nehirlerden hastalık”tır. Hugo İngiltere örneği üzerinden insan gübresinin nasıl yararlı bir biçime dönüşeceğine ilişkin örnek verir. Emme ve püskürtme işlevini gören supaplar ve tahliye pistonlarıyla arındırılan atıklar, gübre ve temiz su olarak yeniden kullanılabilecektir. Hugo bunun yapılmamasıyla iyilik yapılmak istenilirken kötülük yapılarak halkın yoksullaştırıldığını ileri sürer.

2011 verilerine göre Türkiye’de tarım, istihdam, ihracat ve ulusal gelire yaptığı katkı ile önemli bir sektördür. Tarım sektörü, 6.1 milyon istihdam, 62.7 milyar dolar gelir ile önemli bir ekonomik faaliyettir.2 Tarımsal istihdam 1980 yılında yüzde 50.6 iken 2003’te yüzde 34.3, 2011’de yüzde 25.5 oranlarına inmiştir. Tarımda çalışanların sayısının azalması hizmet ve sanayi sektörlerinde çalışan insanların sayısının artması neticesinde oluşmuştur. Cumhuriyetin ilk yıllarında tarım sektörü GSMH içinde yüzde 42.8 paya sahipken 1970’te yüzde 36, 1980’de yüzde 25, 1990’da yüzde 16, 2000’de yüzde 13.5, 2003’te yüzde 12.6, 2011’de yüzde 8.1’e düşmüştür. 

TARIMDAN KAÇIŞ

Tarım ürünlerinin ithalat içindeki oranı 1980 yılında yüzde 0.6 iken 2011 yılında yüzde 7.3’e yükselmiştir.3 Günümüzde bu değerlerin çok daha büyük olduğu görülecektir. Tarımda çalışanların oranı yüksek olmasına rağmen ulusal gelirden aldıkları pay düşüktür. 1980’de nüfusun yüzde 50.6’sı tarımda çalışırken ulusal gelire katkıları yüzde 25 olmuştur. Gelişmiş ülkelerde tarımda istihdam edilen nüfusun oranı yüzde 3.5 gibi çok daha düşük bir seviyededir.4 Çiftçinin yoksullaşması, başta gübre olmak üzere girdilerin fahiş fiyatlarla maliyetinin artması, tarımdan kaçış gibi etmenlerle felaketin boyutları her geçen gün artmaktadır. Oysa “Özellikle sebze ve meyve yetiştiriciliği için hayati önem taşıyan ve daha çok kimyevi yollarla elde edilen gübre, Türkiye’nin dış ticarette açık verdiği ürünler arasında yer alıyor. Bitkilerin beslenmeleri için gerekli maddelerin başında azot, fosfor ve potasyum geliyor. Gübrenin içeriğinde bulunan bu besin maddeleri, toprakta yeteri kadar bulunmadığı için çiftçiler tarafından “kimyevi gübre” kullanımıyla tedarik ediliyor. AA muhabirinin TÜİK verilerinden derlediği bilgilere göre 2015-2019 döneminde gübre ve üretimine yönelik gerekli maddeler için yapılan ithalat 5 milyar 573 milyon 934 bin dolar oldu. Buna karşın aynı dönemde yapılan ihracat ise 866 milyon dolar seviyesinde kaldı. Son 5 yılda en fazla ithalat 1.2 milyar dolarla geçen yıl gerçekleşti.”5 Belirtilen tarihte gübre ithalatı yüzde 187 artmış görünüyor. Bu üreticinin ve tüketicinin yoksullaşmasını, bütçenin dışarı akıtılmasını da beraberinde getiriyor.

ÜZERİNDE DÜŞÜNMEKTE YARAR VAR!

Hugo yine lağımlara döner, şunları yazar: “Lağım bir yanlış anlaşılmadan ibarettir. Her yanda aldığını geri veren çift işlevli bir drenaj sistemi, yoksullaştırıcı basit bir temizlik tekniğine dayanan lağımların yerini aldığında ve bu sistem yeni toplumsal ekonominin yönetimleriyle bir araya getirildiğinde toprağın ürünü on kat artar ve sefalet sorunu ilginç bir şekilde ortadan kalkar.”

HALİT PAYZA


1. Victor Hugo, Sefiller, Çev. Volkan Yalçıntoklu, Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları, 13. Basım, İstanbul, 2020. (Alıntılar buradan.)

2. Gıda Tarım ve Hayvancılık Bakanlığı 2014 Faaliyet Raporu.

3. Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Türkiye’de Tarım, 28 Aralık 2013.

4. Cari Açığa Karşı KOBİ’ler ve Tarım, musiad.org.tr., Temmuz, 2014.

5. Cüneyt Kemal Özkök, Mehmet Fatih Erdoğdu, 08.01.2020.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları