Öner Yağcı

Tarih öğretir, öğretmen de

26 Kasım 2022 Cumartesi

Bir subay Çanakkale’de destan yaratmasaydı, işgalci emperyalist donanmalarına “Dur” demeseydi”, onlar Karadeniz’e açılacak, silahlar, cephaneler vereceği Çarlığın ömrüne ömür katacak, dünya egemenliğini sürdürecekti.

Paşa olarak Samsun’a çıkan Çanakkale’deki o subaya güvenip onun Amasya Genelgesi’ni coşkuyla destekleyen, Erzurum ve Sivas kongrelerinde onu bağrına basan, Anadolu’nun dört bir yanında yaktıkları “çoban ateşleri”ni onun komutasında bütünleştiren dedelerimiz, ninelerimiz olmasaydı dünyanın büyük devletlerinden, emperyalizmden kurtulamayacaktık... 

YURT SEVGİSİNDEN KUVAYI MİLLİYE’YE 

Onun öncülüğünde “Toprakta karınca/ suda balık/ havada kuş kadar çok” olanlar Kuvayı Milliye’yi kurup yedi düvele meydan okuyarak topraklarındaki işgalcileri “geldikleri gibi” göndermeseydi, üstelik birçoğu şehit olup analarına ağıtlar yaktırmasaydı bugün kölesiydik birilerinin.

Onlar, tüm ezilen uluslara uyanış ışığı salan yeni bir ulusal kurtuluş destanı yaratarak emperyalizmin Sevr’ini rafa kaldırmasaydı insan olamazdık.

Emperyalizmin maşası olmadıkları, onun kışkırtmalarına kapılmadıkları, planlarını bozdukları, torunlarına bir yurt armağan ettikleri için çılgın dedelerimize, ninelerimize şükran borçluyuz.

TBMM’DEN CUMHURİYETE

Onlar, o paşanın öncülüğünde Büyük Milet Meclisi açtı, saltanatı, hilafeti kaldırdı, Cumhuriyet kurdu. 

Namık Kemallerden, Tevfik Fikretlerden aldıkları insanlık, yurtseverlik, özgürlük türkülerini söyledi, devrimler yaptı yaşamın her alanında. 

Yüzlerce yıldır susturulan Türkçeyi dirilterek bir ulus, bir kültür, bir yaşam biçimi, bir felsefe, bir sanat, bir edebiyat armağan etti. 

Bozkırda çağdaş bir uygarlık yarattı. Yokluktan varlığa taşıdı yurdunu, “kimsesizlerin kimsesi” olmaya çabaladı. Örneğin millet mekteplerini, Köy Enstitülerini armağan etti insanlığın geleceğine.

TARİH ÖĞRETİR

Emperyalizm, dedelerimizin, ninelerimizin canlarıyla, ömürleriyle kazandıklarını 70 yıldır işbirlikçileri aracılığıyla bir bir geri aldı. Emanet edilen güzellikleri, değerleri korumak için diktatörlüklere, darbelere, baskılara, saldırılara, kıyımlara, katliamlara karşı direnen kaç kuşak aydınına, gencine “komünist”, “Moskof uşağı”, “anarşist”, “bölücü”, “terörist” diyerek kıydı.

Bugün torunlarının hâlâ onu sevmelerinden, o “Çılgın Türk”e güvenmelerinden, onun hâlâ tutunacağı “büyük insan”ı olmasından daha doğal ne olabilir? 

Bu ulus, elbette “Vatan sana minnettardır”, “Sana borçluyuz ta derinden” diyecek ona. 

İnsan tükenmeyeceği gibi insan olmayı öğreten o paşasına, o Kuvayı Milliye komutanına, o Meclis başkanına, o başöğretmenine, o önderine olan borcu da sevgisi de bitmez bu ulusun. 

ANNE, BABA VE ÖĞRETMEN

Mustafa Kemal Atatürk sevgisi, bugüne kadar olduğu gibi bundan sonra da kuşakların birbirine aktarmasıyla sürecek sonsuza kadar. Bu sevgiyi çocuklarımıza anne babaları ve öğretmenleri yeşertir, gürleştirir. Onlar ders öğreten değil yaşam öğretmenidir.

Bugün yaşamın her alanında olduğu gibi eğitimde de büyük sıkıntılar yaşıyorsak da kadrolu, sözleşmeli, özel, ücretli, atanmayan, uzman gibi bölünmelerle onuru ve saygınlığı yok edilmeye çalışılsa da yürekleri kanasa da “başöğretmen”lerinin ışığıyla, alınlarındaki “bilgi çelenkleri”yle “cahilliğe karşı” savaşın öznesidir “Dünyanın bütün çiçekleri”ni sulayan öğretmenlerimize selam...

*

Yönetmenliğini Hayrettin Doğan’ın yaptığı, Cengiz Öksüz, İsmail Şimşek, Zeki Orhan, Hüseyin Pontömeroğlu ve Karabey Aydoğan’la konuk olduğum Köy Enstitüleri Belgeseli’ni sosyal medyada (YouTube) izlemenizi öneririm. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Savaş ve insan 14 Aralık 2024
Zaman, savaş ve insan 7 Aralık 2024
Tüketilmek 30 Kasım 2024

Günün Köşe Yazıları