Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Din iman, masa kasa durumu (4)
Dizinin 8 Haziran günü yayımlanan ilk bölümünde şöyle bir cümle vardı. Bundan en az on yıl önce yazılmış bu cümle dikkatinizi çekti mi acaba? Şöyle:
“Arkalarına İslamı aldılar, aksırıncaya, tıksırıncaya kadar, çatlayıncaya kadar yiyecekler. Mafya yasası gereği sonra amip gibi bölünüp birbirlerini yiyecekler ve birlikte çürüyecekler.
Benim bu tür mafyalardan korkum yok. Çünkü kural gereği, İslamcı Al Capone’u, gene İslamcı Alkapon temizleyecek.”
Son yılların olaylarını (olacakları) haber veren çok önemli bir cümle. Bu cümleyi yukardan gelen bir ilhamla yazmadım, AKP’nin oluşum tarihine bakarak yazdım. Parti kurulduğu andan itibaren bir siyasal parti olmadığını, tarikat yapılı bir çıkar oluşumu olduğunu haber verdim. Normal (yasal, legal) partilerin “statüko” partileri olduğunu; bu partilerin “iktidar”ı değiştirdiğini oysa AKP türünden partilerin “statüko rejimi” değiştirmeyi amaçladıklarını da yazdım. Yazdıklarımın doğruluğunu olanlar (tarih) kanıtlamıştır.
Gözlemlerden biri de AKP’nin bir dinsel tarikat olduğu idi. Tarikat disiplini biat ve itaat ilkesine dayanır. Siyasal partilerde biat ve itaat kültürü kesinlikle olmaz; olmaz çünkü biat ve itaatin olduğu yerde demokrasiye yer yoktur. Mafyada da biat ve itaat ilkesi hüküm sürer.
AKP türünden partilerle mafya tek yumurta ikizi gibidir. Mafya kendi üretmediği para, mal ve mülke yasadışı yöntemlerle el koyar. Oluşumun üyelerinin genellikle belli bir mesleği yoktur. Mesleği olanların yarattığı değerlere el koyar. Tek taraflı yağma ekonomisidir (klan, aşret, kabile ekonomisi) bu. Belli bir noktaya gelince şirketleşme (legalleşme) olanakları arar.
***
Cumhuriyet, kurduğu öğrenim sistemiyle sınıflar arası sosyal adaleti sağlamaya çalıştı. Bu, “parasız yatılı” (leyli meccani) sınav sistemi idi. Binlerce, milyonlarca köy ve yoksul çocuğu bu laik ve eşitlikçi yöntem sayesinde cumhurbaşkanı, başbakan, bakan, milletvekili, mühendis, doktor, subay, astsubay, öğretmen, yazar ve sanatçı oldular. Çağdaş toplumsal yapının çimentosu olmak görevlerini başarıyla yerine getirdiler. Bu bağlamda üç örnek vermekle yetineceğim: Süleyman Demirel, Turgut Özal ve Nobel ödüllü Aziz Sancar (8 Eylül 1946 günü Mardin-Savur’da doğdu. Sekiz çocuklu bir ailenin çocuğu. İlk öğrenimini Mardin’de tamamladı. 1963 yılında girdiği İstanbul Tıp Fakültesi’ni 1971 yılında bitirdi ve eğitim için ABD’ye gitti.)
“Parasız yatılı” sayesinde üretim, eğitim-öğretim alanlarında ve devlet bürokrasisinde görev alanlar çağdaş toplumun öncüleri oldular.
***
“Bizi masa ve kasadan uzak tuttunuz” diyerek mağdur ve mazlum kastı yaratanlar, masa ve kasaya ulaşmak için mafya tarzı bir yol seçtiler. İktidara nasıl geldiler? Bunu tartışacak değiliz. İktidara geldikten sonra ne yaptıklarını biliyoruz.
Eğitim ve öğretimin doğal ve yasal çevriminin dışında kaldıklari için hükümet hizmetinde yetişmiş bir kadroları yoktu. Tarikatlara, Nurculara, Fethullahçılara yanaşıp devşirme kadro kurdular. En kısa zamanda bütün sınav sistemlerine el koyup, yasadışı bir sistem yarattılar ve böylece kendi kadrolarını kurmak istediler. İlk adım imam hatip okulları mezunlarına Harbiye ve polis okulları dahil olmak üzere bütün yüksekokul ve üniversite kapılarını açtılar. Sınavları yozlaştırarak gelecekteki kadrolarına soruları verdiler.
Başarılı oldular!
“Para” ve “sermaye”ye egemen olmak için kendi zenginlerini yaratmaları gerekiyordu. Bu kolay değildi. Devleti anayasasız ve yasasız bırakmadan Başyücelik (tek adam) sistemini kurmaları gerekiyordu. Hepimizin bildiği türlü oyunlarla bunu da başardılar. Kendi zenginlerini yaratmak için klasik kapitalizmin kurallarından kurtulmaları gerekiyordu. Her olay ve durumda ihale kurallarını değiştirdiler. Cumhuriyetin üretim aracı fabrikaları sattılar ve yok ettiler. Yasadışı yollarla biriken sermayeyi yeni üretim yolları için yatırıma yönlendirmediler ve bu sermayeyi kendi aralarında paylaştılar.
Yöntem ve uygulamaları İslami ilkel ekonominin yağma, talan ve ganimet paylaşımı ve mevcut birikimlere el koyma yönteminden farksızdı. Yasaların gayri meşru saydığı şeylere “İslam” ile meşruiyet kazandırdılar. Günümüzde bu düzene “mafya düzeni” adı veriliyor. Yürütmenin kurduğu bu düzeni ancak yasama ve yargı bozabilir. Ne var ki yasama ve yargı tek kişilik yürütmenin buyruğu altında kötürüm olmuş durumda...
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- Colani’nin arabası
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!