Özdemir İnce

Kutsal nedir, nereye kadar?

10 Temmuz 2022 Pazar

“Kutsal”ın ansiklopedik anlamını Orhan Hançerlioğlu’nun Felsefe Ansiklopedisi’nden (Remzi Kitabevi, 3.Cilt) aktarıyorum.

“KUTSAL (Osmanlıca: Mukaddes. Kudsi, Mübeccel, Mübarek, Dini; Fransızca: Sacré, Almanca: Geweiht, Heilig. İngilizce: Sacred, İtalyanca: Sacre, Sacreto).

Tapınılacak derecede sayılan... Dinsel bir saygının konusu olan... Her türlü değişmenin dışında olan.  Değişmezlik,dokunulmazlık, tartışılmazlık. Bu anlamda saltık terimiyle anlamdaştır. 

(Osmanlıcada: Aziz, Veli; kutlu. Fransızca, İngilizce: Saint.) (Os. Mübarek, İng. Holy) anlamını da dile getiriyor ve bu anlamda ‘tanrısal olan’ı ya da ‘Tanrıya yakın olan’ı dile getiriyor. Bu deyim metafiziğin temel terimlerindendir. Değişmezliği, dokunulmazlığı, kesinliği, sonsuzluğu, ölümsüzlüğü, tamlığı, evrenselliği dile getirir ve bu anlamlarıyla saltıklığa (mutlaklık) eşittir.”

“Ama  her şeyin devinim ve değişiklikten ibaret olduğunu ileri süren diyalektik dünya görüşü, bilimsel tanıtlara uygun olarak evrende hiçbir şeyin saltık olamayacağın kanıtlamıştır. ‘Evrende kutsal hiç bir şey yoktur’ demek, diyalektikin  her şeyi hor gördüğü ve hiçbir şeye saygı duymadığı anlamına gelmez. Ancak, evrende hiçbir şeyin değişim ve dönüşümden kurtulamayacağı anlamına gelir... Bilimsel tanıtlar bir yana, insanların en basit gözlemleri bile evrendeki devingenlik ve değişkenliği saptamaktadır. İnsan ölür, çiçek solar, meyve çürür. En sürekli ve değişmez sanılan dağlar bile bir zamanlar, bugün bulundukları yerde yoktular ve bir zaman sonra da orada olmayacaklardır. Evrensel olan tek şey, devinim ve değişim olayıdır.”

***

Sigmund Freud’un (1856-1939) Totem ve Tabu adlı kitabını 17-18 yaşlarımda okumuştum. Aklımda kitaptan sadece “Tapınç ve yasaklar” düşüncesi kalmış. Yasaklar koyan toteme tapıyorsun. Bir hayvan, bitki veya doğa gücü olarak seçilen totemler, dinsel ve toplumsal sistemlerin olmadığı ilkel topluluklarda dinin yerini tutuyor. Yani tohum halinde din. Totemizm, toplumsal ve ahlaksal olguların yerini tutan ilkel bir din; tabu ise bu ilkel dinin yasakları. 

İnsanlar, bu değişmez totem ve tabuları eskite değiştire önce çoktanrılı sonra tektanrılı üç dini buluyorlar, icat ediyorlar. Bir şeyin değişmezliğine karar veren de onu değiştiren de insan. Riike Malte Laurids Brigge’nin Notları adlı başyapıtında “İnsanın bir Tanrısı olsun da kullanmasın, mümkün müdür” (De Yayınevi, 1966, s. 21) diye sorar. Doğrudur, ortak olduğu sanılan Tanrı her insan için özeldir. Kendini savunmak için onu masumca kullanır. Ama dinciler, tarih boyunca, Tanrı ve dini her türlü çıkar ve baskı aracı olarak kullanmışlardır. Kutsal olan nesne ve simgenin ömrünün sınırlı olması gerektiğini düşünürken bu düşüncemi doğrulayan bir haber kucağıma düştü: “Erdoğan kaybederse İslam ümmeti kaybedecektir: AKP Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Ali Cevheri, Cumhur İttifakı’nın anketlerde oy kaybettiği olası 2023 seçimleriyle ilgili tepki çeken açıklamalarda bulundu. 2017 yılında yapılan referandum gecesi hakkında konuşan Cevheri sandıktan ‘evet’ çıkması için Kâbe’ye gittiklerini ve Erdoğan için dua ettiklerini söyledi. ‘Semt Pazarı’ konuşmasında 2023 seçimleri için oy isteyen Cevheri, ‘Cumhurbaşkanı Erdoğan kaybederse Türkiye kaybeder, ümmet kaybeder. Erdoğan için mücadele etmemiz gerekiyor’ iddiasında bulundu.” (Sözcü, 30.6.2022)

***

Bireysel evrende, bireyin kendine umut yaratmak ve teselli bulmak için kullandığı inanç öğelerine kimse dokunamaz. Ama Tanrı ve din çıkar amaçlı kullanılıdığı, mürteciler laik yaşama saldırdığı zaman devlet cezalandırma gücünü kullanmak zorunda kalır. Din de devlet gibidir. Kullananın eylemi dini ve devleti yönlendirir. O zaman Tanrı da din de kutsallığını yitirir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Maçı hakem bitirir 26 Nisan 2024

Günün Köşe Yazıları