Özgür Mumcu

Tehlikenin Farkında mısınız?

10 Ocak 2015 Cumartesi

Bu yazı yazılırken Charlie Hebdo’ya yapılan saldırının şüphelilerinin etrafı polis tarafından sarılmıştı. Onlar bir matbaada bir kişiyi rehin almışken, Paris’te koşer ürünler satan bir dükkânda da başka bir rehin alma vakası var. Dün yine Paris’in bir banliyösünde bir zabıta memurunun ölümüyle sonuçlanan saldırının failinin de Charlie Hebdo’yu basan Kuaşi kardeşlerle bağlantılı olduğu ileri sürülüyor.
İlk değerlendirmelere göre Şerif ve Said Kuaşi radikal İslamcı bir hücrenin elemanları.
Şerif Kuaşi gittiği bir camide tanıştığı bir imam vesilesiyle radikalleşmiş. Daha evvel ufak hırsızlıklar yapıp uyuşturucu kullanan biri. 2005’te Irak’ta savaşmak üzere Suriye’ye gitmeye çalışırken yakalanıp hapse atılmış. Paris’in bir mahallesinde örgütlenmiş nispeten amatör ve dar bir gruba dahil. Irak’ta cihada gitmek için mahalledeki parkta koşarak kondisyon kazanmaya çalışmaları amatörlüklerinin de göstergesi.
Şerif Kuaşi 2010 senesinde bir daha tutuklanıyor. Bu defa, 1995 senesinde Paris’te bir metroya saldırı düzenleyen bir radikal İslamcının hapishaneden kaçırılma teşebbüsüne dahil olduğundan şüpheleniliyor ancak delil yetersizliğinden serbest kalıyor.
Bu hapishaneden firar vakasında şüphelenilenlerden başka biri ise Selim Benghalem. Onun adının devreye girmesiyle de işin boyutu değişiyor. Benghalem, IŞİD’in Suriye’deki cellatlarından biri. ABD Dışişleri Bakanlığı’na göre IŞİD’deki en tehlikeli on kişi arasında.
Le Monde’a göre 2013’te Tunus’ta laik ve solcu iki siyasetçiyi öldüren Bubaker El Hakim’in de Şerif Kuaşi ile irtibatı var. 2000’lerin başında Şerif Kuaşi’nin de içinde bulunduğu Fransa’dan Irak’a cihatçı gönderme işinin sorumlularından. El Hakim ve Kuaşi aynı mahalleden çocukluk arkadaşı.
O da Benghalem gibi Suriye’de.
Bundan yaklaşık on sene evvel, bir camide kendilerinden sadece birkaç yaş büyük bir imamın etkisiyle radikalleşen bu gençlerin bugün vardıkları yer burası.
Radikalleşmelerinde yaşadıkları topluma entegre olamamaların önemli bir payı var. Tutunamadıkları bir toplumda kimliklerinin belli bir yaşa kadar çok önemsemedikleri bir yanına, dine yöneliyorlar. ABD’nin Irak işgali ve özellikle Ebu Garip’te yapılanlar hızla radikalleşmelerine yol açıyor.
Benzer bir durumda çok sayıda kişi var. Fransız emniyeti ve istihbaratının hepsini takip etmesinin zor olduğu belirtiliyor.
Nüfusunun yüzde 8’inin Müslüman olduğu Fransa’yı hakikaten kolay günler beklemiyor. Bu nüfusun kahir ekseriyeti çok dindar değil. Dindar olanların da çok küçük bir azınlığı şiddet taraftarı. Yine de bu durum binlerce potansiyel Şerif Kuaşi’nin olduğu gerçeğini değiştirmiyor.
Batı toplumları hem İslam karşıtı aşırı sağcı akımlar hem de radikal İslamcı gruplarla kararlılıkla mücadele etmenin yolunu bulmak zorunda. Bunu yaparken demokrasinin ve insan haklarının da üzerine titrenmesi gerek.
Batı toplumlarındaki radikal İslamın farklı dinamikleri var diye memleketimizdeki risk de göz ardı edilmemeli. IŞİD’e Türkiye’den ciddi bir katılım var. Sosyal medyada hızlı bir araştırma bile ne denli hızlı örgütlendiklerini ve ne kadar büyük bir tehlike arz ettiklerini gösteriyor.
Bu mesele iktidar yanlısı medyanın yaptığı gibi katliamın hemen ertesinde kıymeti kendinden menkul komplo teorilerine dalmakla çözülmez.
Bir katliama ilk refleksin “mahcup” bir “ama o dergi de az değildi” olması ya da bütün suçu Batı’ya atma çabası kendini kandırmaktan ibaret.
Charlie Hebdo saldırısı sonrası sosyal medyayı saran katliamı onaylayan binlerce ileti bir uçurumun kenarından çok da uzak olmadığımızı gösteriyor.
Umalım ki basireti pek şüpheli iktidar mensupları arasında meselenin ciddiyetini kavrayabilecek birkaç kişi olsun vardır. Yani bu defa gerçekten “tehlikenin farkında mısınız?”



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Tutuklu yargı 5 Eylül 2018
Kimiz biz? 29 Ağustos 2018

Günün Köşe Yazıları