Öztin Akgüç

Beklentileri yönlendirme

26 Ocak 2022 Çarşamba

Ekonomik ajanlar, aktörler, işverenler, işgörenler, yöneticiler, tüketiciler, geçmiş deneyimlerine dayanan gelecek beklentileri doğrultusunda karar alır, plan yapar, davranırlar. Ekonomik hedeflerle uyumlu, enflasyonun kontrol altına alınacağı yönünde beklenti yaratmak, yönlendirmek başarı için zorunludur.

Geçmiş deneyimler, hedeflerin gerçekleşmemesi, vaatlerin, taahhütlerin yerine getirilmemesi, güvenilir olmayan kuşkulu resmi rakamlar, bilgi kirliliği, söylem-eylem tutarsızlığı, ekonomik aktörlerin önemli bölümünde geleceğe ilişkin olumsuz beklenti oluşturmuştur. Kronik enflasyonun sürmesi, bütçe açığının büyümesi, TL’nin değer yitirmesi, dolarizasyon, işsizlik sorununun ağırlaşması, gelir dağılımının daha da bozulması genel beklentilerdir.

Sorunların çözümü için olumsuz beklentilerin kırılması gerekir. Beklentilerin kırılamaması, hedefler doğrultusunda yönlendirilememesi, kısırdöngü yaratmakta, sorunlar ağırlaşarak süreğenleşmektedir.

Beklenti yaratma ve yönlendirme için ekonomik aktörlerde güven oluşturma önkoşuldur. Geçmiş deneyimler, keyfi kararlar, açıklamalar, telkinlere tamamen zıt uygulamalar, şeffaflıktan yoksunluk, eyletilmiş rakamlar, güveni zedelemiş, güven sağlanmasını güçleştirmiştir. Algı yönetimiyle, olayları, gelişmeleri olduğundan farklı göstererek, geçmişi kötüleyerek, övgülü yapay destekle sorunların çözülemeyeceğini görmek herhalde güven sağlamanın ilk hareket noktası olmalıdır.

Gelir, kaynak dağılımını bozan, yanlış kararlara yol açan, büyümeyi olumsuz etkileyen, TL’de değer kaybına yol açan, beklentileri bozan süreğen enflasyon ana sorun olarak görüldüğünden, enflasyonu kontrol altına almak öncelik taşımaktadır.

Enflasyon, ekonomik bir olgu olmakla beraber ülkenin siyasal düzeniyle de ilintilidir. Demokratik ülkelerde de dönem dönem enflasyon sorunu yaşanmakla beraber, siyasal otoritenin, kamuoyunun baskısıyla antienflasyonist politika izleme zorunda kalması, enflasyonun süreğenleşmesini önlemektedir.

Popülist otokrat siyasal düzende enflasyonu kontrol altına almak zordur. Kronik enflasyon, popülist otokrat düzenin sorunudur. Tek adam yönetiminde alınan kararların keyfiliği olumsuz sonuçlar doğurduğu gibi, en azından uluslararası meşruiyet için seçim yapma gereği, halka hoş görünmeye yönelik popülist politika izlemeye de zorlamaktadır. Keyfilikle, popülizm birleştiğinde ülkede enflasyon süreğenleşmektedir.

Ülkemizde bütçe açıklarının büyümesi, açığın Merkez Bankası kaynaklarıyla karşılanması, döviz kurunun sürekli yükselmesi, enflasyon kontrol altına alınmadan faiz indirimleri, görevden almalar enflasyonu süreğenleştirdiği gibi, beklentileri de olumsuz yönde etkilenmektedir.

“Faiz sebep enflasyon sonuç” savı doğrultusunda kararlar alınması, uygulama yapılması, yanılgıda ısrar değil, kaynak aktarımının gizlenmiş söylemidir. Yandaş firmalara negatif faizle kredi sağlanırken külfeti, anapara kaybına uğrayan TL mevduat sahipleriyle, yüksek faiz ödeyen tüketici kredisi, kredi kartı kullananlara yüklenmektedir. Yüksek faiz sebep ise öncelikle tüketici kredisi, kredi kartı faizinin indirilmesi gerekirdi.

Enflasyonu önlemek için, geçmişe endekslenmiş enflasyon beklentisinin kırılması, ortodoks olarak nitelendirilen sıkı para politikasıyla daraltıcı maliye politikasının izlenmesi gerekir. Kamu harcamalarının azaltılması vergi artışı, zam reel ücretlerin düşürülmesi, yüksek faiz kamuda var olan hoşnutsuzluğu daha da artıracağından popülist, sözde görünüşte halkçı yaklaşımla, ciddi önlemlerden alabildiğince kaçınılmaktadır.

Heterodoks çözüm söylemiyle idari karar ve denetimlerle, stokçuluğu cezalandırma, rafta etiket kontrolü gibi halk avcılığı amaçlı gösterilerle enflasyon sorununun çözülemeyeceği kesindir. Enflasyon sorununun çözümü için siyasal düzenin demokrasiye doğru evrimi, kamu yönetiminde amacın kişisel değil, kamu yararını ençoklamaya dönük olarak değişmesi gerekir.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları