Öztin Akgüç

İnsancıl Müslümanlık

09 Ağustos 2013 Cuma

Emperyal güçlerin, yerli politikacıların siyasal amaçlarla sömürdükleri geniş bir kesimin dindar görüntüsü altında nemalandığı, bazı ülkelerde terörle özleştirilmeye çalışılan Müslümanlığın bu bayram gününde aydınlığa kavuşturulması gereği var. Bu aydınlanmayı yapması gerekenlerin suskunluğu, ürkekliği, belki kişisel çıkar hesapları, politikacıların hışmından korkmaları, ne yazık ki, böyle bir yazı yazmak yükümlülüğünü doğuruyor.
* Müslümanlık insancıldır, haksızlığa karşı başkaldırıdır, adil bir toplum düzeni amaçlar.
* Müslümanlık özgürlükçüdür, Müslümanlığı başlangıçta geniş çapta kabul edenler kölelerdir. Müslümanlıkta kölelik yoktur; köleler azat edilmiştir. Bu olgu dahi Müslümanlığın özgürlükçü, haksızlığa başkaldırı olduğunu kanıtlar.
* Müslümanlık hoşgörü dinidir.
Bunun en büyük kanıtı
“Medine Mutabakatı”dır. Hz. Muhammet’in MS 622 yılında Yesrib’e (Medine) göçü “Hicret” olarak bilinmektedir. Hicret, İslam dininin önemli dönüm noktalarından biridir. Hz. Muhammet, Medine’de kendisi ile birlikte göç eden Mekkelilerden ve Medine ileri gelenlerinden oluşan bir şûra toplamış, bu şûrada, ilk İslam toplumsal mutabakatı olarak nitelendirilebilecek ortak yaşam sözleşmesi hazırlanmıştır.
“Medine Mutabakatı” olarak adlandırılan bu belge daha sonra o yörede yaşayan Hıristiyanları, Musevileri ve putperestleri de kapsayacak şekilde genişletilmiştir. Sözleşmenin ana teması; “Medine’de yaşayan her toplumun kendi geleneklerine, inançlarına ve hukuklarına göre yaşamlarını sürdürmelerinde tamamen özgür” olmalarıdır. Belgede çok kimlikli çok kültürlü, değişik inançlardan bir toplum yaşamı öngörülmekteydi. Yaşama, inanç farklılığı nedeniyle müdahale, zorlama söz konusu değildi.
* Müslümanlıkta dayanışma esastır. Zekât, Kurban Bayramı, Müslümanlığın bu yönünün önemli kanıtlarıdır. Müslümanlık, gelir ve servet dağılımında denge ve yoksulların korunmasını amaçlar.
* Müslümanlıkta gösteriş ve israf yoktur.
Müslüman alçakgönüllüdür, mahviyetkârdır; israftan kaçınır. Dini kendi çıkarları için araç olarak kullanmaz. Günümüzde gösterişli, israfa kaçan iftar sofraları, medya eşliğinde kılınan cuma ve bayram namazları, ne ölçüde Müslümanlıkla bağdaşır? Ne yazık ki günümüz uleması, sözde mutasavvıfları bu konuda suskundur.
* Müslümanlık laiklikle bağdaşır. Medine Mutabakatı, Müslümanlığın ne ölçüde özgürlükçü ve hoşgörülü olduğunun kanıt belgesidir. Din ve siyaset birbirinden ayrıdır. Müslümanlık yaygınlaşacak ve dünyada daha çok itibar kazanacaksa, bu ancak laik Müslümanların katkısı ile olacaktır.
* Gerçek demokrasi Müslümanlığın siyasal düzenidir.
Özgürlükçü, adil, hoşgörülü, barışçı bir inancın günümüzdeki düzeni, şekli, eksik bir demokrasi, örtülü faşizm, tek adam yönetimi değil, gerçek bir demokrasidir.
Kişilerin din istismarı, diktatör olma hevesleri, iktidara geldikten sonra iktidardan gitmemenin yollarını aramaları ve Ortadoğu halklarının Reform, Rönesans dönemlerini ve Sınai Devrimi’ni yaşamamış olması ne yazık ki
“Müslümanlık demokrasi ile bağdaşmaz” gibi yanlış görüşlerin, kanıların doğmasına neden olmaktadır.
Laik Müslümanlığın dinci gruplara karşı güç kazanması, İslam ülkelerinde gerçek demokrasiyi, vazgeçilmez düzen haline getirecektir.
* Müslümanlık barışçıldır.
Günümüzde emperyal güçlerin desteği ile yeşeren terör grupları, ne yazık ki Müslümanlık hakkında yanlış kanıların doğmasına, algı yönetimine yol açmaktadır.
Müslümanlığı anlatabilmek, yüceliğini ortaya koyabilmek için; dini, politikacıların, sözde ulemanın, din tacirlerinin, dinden nemalanan grupların, TRT mutasavvıflarının elinden, sömürüsünden kurtarmak gerekir.
Günümüzde milyonlar Arapça, Latince, İbranice Tanrı’ya yakarıyor. Niçin Tanrı’ya yakarış dille sınırlandırılıyor. Bunu anlayabilmiş değilim. Bence
“Tanrı uludur, Tanrı uludur, Tanrı’dan başka yoktur tapacak” şeklinde bir seslenişten daha etkili duyuru yoktur.

\n


Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yeni anayasa alalaması 15 Mayıs 2024

Günün Köşe Yazıları