Öztin Akgüç

Kısırdöngüyü kırmak

11 Eylül 2019 Çarşamba

AKP iktidarı ile kısırdöngülere kapılmış ülkemizde gerileyiş süreci giderek hızlanmakta, sorunlar ağırlaşmaktadır. Bir ülkenin hemen her alanda sürgit gerilemesi, ülkenin varlığı, bağımsızlığını tehlikeye düşürdüğünden, sürecin yol değiştirmesi ülkenin iyiye gidiş evresine girmesi gerekmektedir.
Göstermelik işler, kişisel gösteriler, övünmeler, övgüler ne yazık ki sonucu, gidişin yönünü değiştirmiyor; ciddi politikalar izlenmesini, kurumlarda kadro değişimini gerektiriyor. Çok basit görülebilir ama bir Çin atasözü yol gösterici olabilir. “Hedefin bir yıl ise pirinç ek, on yıl ise ağaç dik, yüzyıl ise insan yetiştir.” Çin’in günümüzdeki yükselişinde atasözünü izlemenin katkısı olabilir.
Ülkemizde ekmiyor, dikmiyor, yetiştirmiyoruz. Bilakis üretmiyor, doğayı tahrip ediyor, ormanları yakıyor, gençliği bilgisizliğe mahkûm ediyoruz. İzlenecek politikanın ana hatları belli. Üretme, doğayı koruma, insan yetiştirme.
İç ve dış ayartılara, iğvaya kapılarak; özelleştirme ile üretken tesislerimizi yok ettik, AB gümrük anlaşmasıyla sınai alanında atılım yapma yolunu kapattık; üretim yerine ithal etmeyi yeğleyerek; üretken yatırımlar yerine kurumsal yükümlülükleri artıran, katma değeri düşük gösteriş yatırımlara yöneldik, sonuçta borçlu, iç ve dış açıkları yüksek, enflasyon içinde çöküş eğiliminde bir ekonomi durumuna düştük. Çeşitli güdülerle sosyal maliyeti çok yüksek girişimleri özendirdik; turistik tesis yapmak için orman, doğa tahribine göz yumduk; özel kâr amaçlı maden çıkarmanın çevre kirliliği, tarım üretiminin azalması, sağlık sorunları yaratması gibi toplumsal maliyeti olduğunu dikkate almadık. Ekonomide kısırdöngüden çıkış için, özel değil, toplumsal kârları yüksek yatırımlara yönelmek gerekir.
İnsan yetiştirmek en önemli sorunumuz; kalkınmamızı, varlığımızı korumamız, dünyada her alanda etkinliğimizin artması insan öğesine bağlı. Ne yazık ki oy hesapları, potansiyel kişisel destek yaratmak gibi güdülerle, gençliğimizi, eğitim vermeyen kurumlarda, belki de şiddete, tacize de maruz bırakarak heder ediyoruz. Ülke en önemli kaynağını, zenginliğini yitiriyor. Yakın bir gelecekte iş bulamayacak, yeterli donanımla yetiştirilmemiş gençlerimiz büyük bir olasılıkla günümüz yöneticilerini, kendilerini yönlendirenleri suçlayacaklardır. AKP günümüzü değil, ülkenin geleceğine de tahrip etmektedir.
Göstermelik işler, reform gösterileri, iyiye gidiyoruz yorumları, övgüler, övünmeler sorunların görülmesini, çözümünü engelliyor. Nesnel, elle tutulur gelişmeler olmadan, iyimser yorumlar, sadece kurum ve kişilerin sorunun bir parçası olduğunu gösteriyor. Reform, değişim sözcüğü, bizde çoğu kez engelleme taktiği olarak kullanılmakta, eleştiriler kısılmakta, çözüm böylece ötelenmektedir.
Süreci değiştirecek ciddi, etkili bir girişim, çaba da yok. Orhan Veli bu günler için yazmış, “Neler yapmadık bu vatan için - kimimiz öldük kimimiz nutuk söyledik”. Nutkun da doğru yol gösterme, uyarma, irşat etme gibi yönleri vardır. Burada “nutuk” mecazi anlamda boş konuşma laklak anlamındadır. Ülkemizde vatan, millet, hizmet yine mecazi anlamda edebiyatı yapılmaktadır. Ancak bu tür söylemlerin ardında çoğu kez, kişisel hesaplar, beklentiler, orunu korumak, kişisel egoları tatmin gibi güdüler yatmaktadır.
Ziya Paşa’nın dizisi her koşulda geçerli “ayinesi iştir kişinin lafa bakılmaz”. Kişiler değerlendirilirken; bulundukları orunlara kişisel beklentilerine, söylem, eylem tutarlılığına, nesnel başarılarına, özverili davranıp davranmadıklarına bakmak gerekir. Basmakalıp tümceleri yineleyen, klişe öneriler getiren kişilerin içtenliğinden kuşkulanılmalıdır.
Çözüm; sorunları yaratanlardan, sorunun bir parçası olanlardan, orunlarını korumaya çalışanlardan değil, gerçek yurtseverlerin özverili onurlu davranışlarından beklenilmelidir.
Kalkınmış; etnik kökeni, dini, dili ne olursa olsun tüm vatadaşların huzurla yaşadığı, onur duyduğu saygın bir Türkiye amacına odaklanılmalıdır.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Trump tehlikesine teyakkuz 11 Aralık 2024

Günün Köşe Yazıları