Takvim Sorunu!..

28 Ocak 2014 Salı

Yolsuzluk ve paralel devlet yapılanması, anlaşılan o ki, yerel seçimlerin temel unsurları olacak.
Gülen ve Erdoğan kavgasıyla ortaya dökülen gerçekler, iktidarın ne denli büyük açmaza düştüğünü gösteriyor.
Doların önlenemez yükselişini, ekonomi dünyasındaki çatırtıları da eklersek, AKP’nin iktidardan gitmesi, artık bir takvim sorunudur
Cemaat ve iktidar cephesinde her geçen gün yeni telefon kayıtları, tapeler ortalığa dökülüyor.
Daha neler göreceğiz kim bilir?..
Tanık olduklarımız büyük bir açmazı sergiliyor.
Muhalifleri tasfiyeye yönelik Ergenekon, Balyoz ve benzeri davalarda delillerin sahte olduğu, bir bir ortaya çıkıyor.
Kumpas mağdurları hâlâ cezaevlerinde yatarken, söz konusu davalar ve yargılamalar ardı ardına çöküyor.
Peki, Erdoğan, emniyet ve yargıdaki yapılanmaları vurgularken, operasyon ve davalarda bu sahte delilleri düzenleyen, hazırlayan, savunmanın bilirkişi ve inceleme istemlerini kabul etmeyenlere ne olacak?
Soruşturma sürecindeki polisler, savcılar ve hâkimlerin yaptıkları araştırılacak, soruşturulacak mı?

***

Bir yandan, devlet içindeki paralel yapı unsurlarının oradan oraya sürüldüğünü izliyoruz...
Dosyalar, belgeler havalarda uçuşuyor.
Diğer yandan iktidara yönelik büyük yolsuzluk savları...
Tapelerde neler var neler?
Yandaş ve cemaat medyasının bir dönem yaptığı gibi gizli kayıtlarla sağlanan telefon konuşmalarının bire bir dökümünü bir yana koyalım.
Yargısız infaz yapmak, itibarsızlaştırmak, ne hukuka ne de vicdanlara sığar çünkü.
Ancak yolsuzluk savları geçiştirilecek gibi değil.
Yeryüzünde hangi iktidar, yolsuzluk savlarından ötürü bünyesindeki dört bakanı feda ederken ayakta kalabilir?
Söz konusu bakanların fezlekeleri nasıl Meclis’e gelmez?
Partisinden istifa eden Çevre ve Şehircilik Bakanı Erdoğan Bayraktar’ın “Yapılan her şeyden Başbakan’ın da haberi vardı” sözlerinin neden üstüne gidilmez.

***

Örneğin Urla Zeytineli’ndeki villalar...
SİT alanında, hakkında yıkım kararı verilen villaları yasallaştırma çabalarında Başbakan Erdoğan devrede mi?
Eski Çevre ve Şehircilik Bakanı Bayraktar’ın rolü ne?
Sorunların çözümü ve işlerin yoluna girmesi için bu konuda İzmir Çevre ve Şehircilik İl Müdürlüğü’ne talimat verdi mi?
Bu villalardan ikisi Başbakan’a armağan edildi mi?
Eski İzmir Valisi Cahit Kıraç, bu villalar yüzünden mi İzmir’den Diyarbakır’a tayin edildi?
Daha birçok yolsuzluk savlarıyla ilgili olarak Başbakan ayrıntılı bir açıklama yapmıyor.
Konuşmalarla ilgili tam bir yalanlamaya yönelmiyor.
Neden “Bunlar tezgâhtır, montajdır, yalandır” demiyor, diyemiyor?
Yolsuzluk savlarını yanıtsız bırakarak gündemden kaldırmaya mı çalışıyor yoksa?

***

Yolsuzluğun hesabının seçimlerde sorulması gerektiğine yönelik değerlendirmeler, inandırıcılıktan uzaktır, gülünçtür.
O zaman hukuka ne gerek var?
Erdoğan, AKP’ye yönelik yolsuzluk soruşturmalarının paralel devlet eliyle üretildiğini söylemekle yetiniyor.
Balyoz, Ergenekon ve benzeri davalarda koruyup kolladığı, savunduğu polisleri, savcıları şimdi paralel devletin unsurları olarak gösteriyor.
Artık iş çığırından çıkmış durumda.
İzmir Büyükşehir Belediye Başkanı Aziz Kocaoğlu, liman yolsuzluğu operasyonunun örtbas edilmek istendiğine dikkat çekti hafta sonu.
Vali Mustafa Toprak’ın, operasyonun durdurulması için polislere talimat verdiğine ilişkin ses kayıtlarının ortalarda dolaştığını anımsattı.
Yatırımlarının, Vali Toprak tarafından sürekli engellendiğini öne sürdü.
Daha da ileri gitti.
“Bu tapeler çıktıktan sonra, yayımlandıktan sonra İzmir Valisi, kendi ayakları ile terk etmek zorundadır. Buradan sayın valiyi devlet valisi olmadığı için, zanlıları koruduğu için acilen istifaya çağırıyorum” dedi.
Türkiye, böylesine bir çalkantılı dönem görmedi...  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yaşasın Cumhuriyet 1 Ocak 2016
Sesler kısılırken... 25 Aralık 2015

Günün Köşe Yazıları