Sanki Kemal Kılıçdaroğlu ve Meral Akşener değinmese ABD bu konuyu unutacak… Yandaş yazar, “Füzelerin havada uçuştuğu bir ortamda, kurulumu tamamlanmamış, ABD ile ikili ilişkilerde soğutulmaya alınmış S-400 sistemleriyle ilgili tartışmaların tekrar canlandırılmasına” tepkili. Bir saniye, Türkiye 2.5 milyar doları bu hava savunma sistemlerine niye ödedi? Hani Rusya ile ortak teknoloji geliştirilecekti?

Türkiye’nin en can yakıcı savunma sorunu hava savunma sistemleri ise S-400’lerin kurulumunu niye yapmıyorsunuz? Bu konudaki tartışmayı madem “canlandırmamak” istiyorsunuz, iktidar topluma bir açıklama borçludur. Ne yani, Türkiye’nin hava savunması, başka bir ülkeyle pazarlık yapılacak kadar önemsiz mi? Eğer bu sistemler gereksizse bu iktidar niye bu kadar para ödeyerek ABD ile yaşanan tartışmaya karşın S-400’leri aldı? Son soru: Türkiye’nin ulusal güvenliği bu kadar önemsiz mi?

Gazete sayfaları ve televizyon ekranlarında, Kafkasya, Afrika, Asya ve Balkanlar’da “Büyük oyun kuranlar”ın geldiği nokta bu... Denebilir ki “yerli ve milli” sistemler üretiyoruz. Bu çabayı, umudu köreltmek isteyenlere biz de karşıyız. Ancak şunu da biliyoruz, hava savunma sistemlerinin geliştirilme süreci o kadar kısa değil.

Bir diğer konu buğday... Tarlaların büyük bölümü çeyrek yüzyıldır yatıyor, artık meraya dönüştü. Gübredeki fiyat yükselişi nedeniyle Güneydoğu’dan başlayan tahıl ekimine ilk gübre atılamadı. Üreticilerin korkusu gerçekleşmedi, kar ve yağmur yağıyor. Ancak gübre fiyatları düşmedi, bu nedenle de üretilen tahıl miktarı düşecek. CHP’li Ömer Fethi Gürer, durmadan dinlenmeden sorunu anlatıyor ancak ilgilenen yok. Konuyu en çok, Ankara’da Mansur Yavaş, İzmir’de Tunç Soyer, Tarsus’ta Haluk Bozdoğan ve Denizli Bozkurt’ta Birsen Çelik önemsiyor. Örneğin Bozdoğan, belediyenin 1300 dönümlük arazisini ekmiş bile...

Bir sevimsiz tespit daha... Türkiye’nin dışarıdan aldığı buğdayın yaklaşık yüzde 60’ı Rusya’dan geliyordu. Bu ülke şu anda savaş pozisyonunda ve ürettiği buğdayı satmayabilir. Türkiye’nin kendi üretiminin de azalacağı düşünüldüğünde, dışarıdan daha fazla ve daha pahalıya buğday alacağız gibi duruyor.

Turizmin, salgının etkisinden önümüzdeki yaz kurtulması bekleniyor. Bu sefer de Rusya ile Ukrayna arasında yaşanan çatışma nedeniyle turist sorunu büyüyecek. Batı’nın büyük ölçekli yaptırımları varken, “Ruslar Akdeniz’in sıcak sularına inip”, ülkemizde tatil yapıp döviz bırakırlar mı? Görüştüğümüz Antalyalı turizmciler umutsuz. Rusya ve Ukrayna’dan beklenen yer ayırtma iptallerini ülke içinden karşılamak için çalışmaya başlamışlar. Çünkü kuzeyimizde barış zor olasılık...

Bir de Türkiye’nin enerji faturasına değinelim: Doğalgaz ve petrol... Rusya-Ukrayna çatışması nedeniyle fiyatlar yukarıya doğru hareketlendi. Çatışmalar sürerse Türkiye’nin ödeyeceği fatura kesinlikle yükselecek. Gazda, yapımı süren nükleer santralda da Rusya’ya bağımlıyız. Ülke dışına sattığımız ürünlerin ederi, dışarıdan aldıklarımızın ederini karşılamıyor. Ekonomistlerin “cari açık” dedikleri şey daha da yükselecek gibi.

Köprüde, hastanede, binalarda betonlaşmanın en büyüğünü hedefliyoruz. Umarız, Rusya-Ukrayna gerginliğinde de “en büyük kaybeden” olmayız...