Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Böyle Yaşanır mı?
Her kültürün yüzyıllar boyu oluşmuş bir yaşam biçimi vardır. Akdeniz kıyılarında gündüzlerin yakıcı sıcağından kaçmak için yaşam geceye sarkar. Geç saatlere dek uzun akşam yemekleri hem eğlence, hem dinlenmedir. Almanya’da gecenin onunda bir lokantanın kapısından girseniz, “mutfak kapandı” sözüyle tersyüz edilirsiniz. Onlar için gecenin onu yemeğin değil, uykunun saatidir. Ertesi gün erkenden çalışma başlayacaktır.
\nBu konu, ekonomik kriz içindeki Yunanistan ile ona yardım etmeye çalışan Avrupa Birliği’nin başındaki Almanya arasında bir tartışma nedeni. Alman kamuoyu borçlarını ödeyebilmeleri için Yunanlıların daha çok çalışması gerektiğini savunuyor.
\n***
\nBöyle tartışmalar olduğunda ister istemez kendi toplumumuzu düşünüyorum. Bizim için değişmez diyebileceğimiz yaşama kültürü alanları nelerdir? İlk aklıma gelen kahvehaneler. Köyde, kasabada, kentte insanımızın büyük bölümü zamanının çoğunu kahvede geçirir. Böyle olmasının bir nedeni buraların buluşma, konuşma, paylaşma alanları olmasıysa, bir başka nedeni de yaygın işsizliktir. Kahvehaneler kırda da kentte de işsizlerin günlerini geçirdikleri işyerleridir.
\nSermaye düzeni ülkemizde, başlarda kendi buluşlarına dayanan üretimden kaçınarak montaj sanayi denilen, dışardan gelen parçaların birleştirilip hazır ürüne dönüştürüldüğü bir kültürle gelişti. Bu kültür, çalışanların gecekonduda oturduğu, derme çatma, bugün var yarın yok, hayali ihracatçı, olabildiğince kayıt dışı bir sistem, daha doğrusu sistemsizlik oluşturdu.
\n***
\n1980’lerden bugüne sermaye düzenimiz dünyaya açıldı. Artık dünyanın her köşesine satabildiği mallar üretiyor. Gel gelelim bu nitel sıçrama toplumun ne üretim ne de yaşama kültürüne yansıdı. Yine derme çatma, günübirlik bir hayat sürüyor insanlarımız. Yarınları belirsiz.
\nBunun bir nedeni, işsizliğin her dönemde büyük bir sorun olması; çalışanların geçim peşinde koşarken işsiz kalma tehlikesi karşısında neredeyse tüm hayatlarından, toplumsal isteklerinden vazgeçmeleri. İşsizlik öylesine büyük bir sorun ki, çalışabilenler için yalnızca çalışmak ve iyi kötü bir geliri olmak doyumların en büyüğü.
\nİnsanları bu küçültücü duruma sokan, elini kolunu bağlayan, yaşama sevinçlerini köreltip köleleştiren düzen, “Yeni Dünya Düzeni”nin yeryüzündeki tüm emeğiyle geçinmek zorunda olanlara sunduğu tek seçenek.
\nBugün çalışanlara sunulan hayat biçimi, yalnızca iş odaklı. Çalıştığın sürece hayatının bir anlamı var. Bu yüzden çalışmanın dışında bir yaşama kültürü aranmamalı.
\n***
\nİyi de böyle yaşanır mı?
\nİnsanın çalışma dışında bir yaşam kültürü olmamalı mı? Bağbozumu, hasat kaldırma gibi geleneksel üretimlerini şenliklerle kutlayarak gerçekleştiren insanoğlu ne oldu da böylesine hayatın bütün tatlarından kendini uzaklaştırıp ücretli köleliğe boyun eğdi?
\nYaptığı işe, yaşadığı hayata yabancılaşmadan başka nedir bu!
\nKimi toplumlar gece yaşar, kimileri gündüz; kimi toplumlar çalışmayı sever, kimileri eğlenmeyi. Bunların hepsi sonunda hayattan tat almanın türlü biçimleridir.
\nİnsanoğlunu yaşadığı hayattan tat alamaz duruma getirdiğinizde geriye ne kalır?
\n\nYazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Türkiye'deki sağlık sistemi ne durumda? Mersin Tabip Oda
- Çorlu tren faciası davasında 6 yıl sonra karar çıktı!
- Beslenme çantalarının içi boş kaldı...
- Böylesi görülmedi: Tavuk mu horoz mu?
- Özel yeni üye kampanyasını başlattı
- Bugün 23 Nisan! Arşiv görüntüleriyle Meclis'in açılışı..
- Erdal Sağlam'dan ekonomi analizi!
- Belediye başkanı 'sıkıntı olmayan belediyemiz yok' dedi
- Özdağ'dan hükümete Dünya Bankası tepkisi
- Meclis'te gerilim
En Çok Okunan Haberler
- Kayyum rektörün paylaşımına tepki
- Milletvekili sayısı artacak
- Kadınları 'çarşaf'a çağırdılar
- Taksim bombacısı için karar çıktı
- Altın fiyatları güne nasıl başladı?
- Metin Külünk'ten, Şimşek'e 'fotoğraflı' uyarı
- Mersin’de hasat başladı: 150 bin ton rekolte bekleniyor!
- Özgür Özel 'kırmızı motosiklet' sözünü tuttu
- Nihal Candan için yeni karar
- Perinçek’in danışmanı Adanur tutuklandı