AKP’de değişim mi?!

30 Mayıs 2016 Pazartesi

Son günlerde AKP’deki gelişmeler gündemi belirliyor.
AKP ne idi, ne oldu, ne olacak soruları tartışılıyor; genel başkan ve yönetim değişiklikleri konuşuluyor. Ancak bu partinin bilime bakışı tamamıyla göz ardı ediliyor! Oysa AKP’nin bilim anlayışı okunmadan ne bu parti doğru anlaşılabilir ne de ülkenin bilimsel gelişmesi üzerine söz söylenebilir.

Değişmeyen bir bakış
AKP, iktidarının daha ilk yılında, 2003’te Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma Kurumu’na (TÜ- BİTAK) el koydu; bir süre sonra TÜBA-Türkiye Bilimler Akademisi de aynı işlemi gördü.
TÜBİTAK’a el konulması, AKP’nin 1. Bilimsel bilginin yol göstericiliğinden; 2. Araştırma özgürlüğü ve üniversite özerkliği değerlerinden; 3. Özerk ve bağımsız kamu kurumu, denetim ve denge kavramlarından ne kadar uzak olduğunun kanıtıdır. İzleyen yıllarda bu el koymanın yıkıcı sonuçları yaşandı ve yaşanıyor.
AKP iktidarının başında, 2004 yazında Maden Tetkik ve Arama Kurumu’nun (MTA) Tabiat Tarihi Müzesi’nin yeni binasının açılışını zamanın başbakanı, şimdiki Cumhurbaşkanı yapacaktı. Başbakanın müzede bulunan “insanın evimi” panosunun önünden nasıl geçirileceği sorun oldu; açılışı bir bakan yaptı. İnsanın evrimi panosu ortalıkta yok!
Yine AKP iktidarının daha ilk yıllarında, şimdilerin AKP içi muhalefetin öncülerinden kesilen o zamanki Milli Eğitim Bakanı’nın, Cumhuriyetin bilimsel eğitim anlayışını yok edici uygulamaları; aynı dönemde önce Van Yüzüncü Yıl, sonra da Malatya İnönü üniversitelerinde yaşatılan baskı ve yıkım süreçleri, AKP’nin bilime bakışının çok somut göstergeleridir. İzleyen yıllarda eğitimdeki 4+4+4 uygulamasına; üniversitelerde temel bilim bölümlerinin birçoğunun kapatılmasına ve tüm eğitim aşamalarındaki tekçi uygulamalara oralardan gelindi. Bugün bilim insanları bildiri bile yayımlayamıyor!
TÜBİTAK ile başlayan uygulamalar, AKP’nin dünya görüşünün çağdaş bilime çok yabancı oluşunun somut göstergeleridir. Bu değişmeyen bakış muhalefet partileri, üniversiteler ve bilimsel gelişme konusunda kamuoyu oluşturan kesimler tarafından da sorgulanmadı ve sorgulanmıyor.
Kutlu Yürüyüşe Devam, son AKP kongresinin ana sloganıydı. Ancak bu kavram ve buna bağlı dava, veri alındı, hiç konuşulmadı.
AKP ideolojisi niteliği gereği özgürlükçü olamaz; özgürlükçü olamayınca da bilimsel ve sanatsal üretim ortamı oluşturamaz.
Bu nedenle ülkenin geleceğinin daha fazla kararmaması için AKP’nin bilim ve onun temeli olan eğitim politikası, bilimsel olarak, açık ve kesin bir dille eleştirilmeli ve reddedilmelidir.
Böyle yapılmayıp da asıl sorunun etrafında dolaşarak 500 sene önce İslam bilime önem verirdi; bir zamanlar uygardık ya da gençler temel bilim okumalı türünden önermeler, belki kimi bilim sever yüreklere geçici olarak su serper, ancak bunların Türkiye’de bilimin gelişmesi açısından hiçbir anlamı da, geçerliliği de yoktur.

‘110’ önerisi
Geçen hafta bu köşede yer alan dokunulmazlıklarla ilgili Nereye başlıklı yazı üzerine CHP’li okurlardan gelen öneriler bir noktada birleşiyordu: Yasanın iptali için en az 110 milletvekilinin birlikte Anayasa Mahkemesi’ne iptal dava açması. Böyle bir girişim, kişisel kısır çekişmelerle boğulan ülke siyasetine bir soluk aldırabileceği gibi, CHP’yi de insan haklarına dayalı siyaset, hukukun üstünlüğü, temel özgürlüklerin korunması ve siyasi ahlak bakımından ulusal ve uluslararası düzlemde yeniden güçlendirebilecektir. 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları