Eşitsizlikler derinleşiyor

01 Nisan 2019 Pazartesi

Seçim süreci, çok eşitsiz koşullarda yaşandı. Siyasetteki eşitsizlik, krizle daha da ağırlaşan ekonomik eşitsizliklerin artmasıyla tamamlandı.
Bu ikisi yetmemişçesine, toplumsal cinsiyet eşitliğinin güçlendirilmesi eğitim programları, seçim döneminin yarattığı dikkatlerin başka tarafa çevrili olduğu dönemden de yararlanılarak geriletildi.
Büyüyen ekonomik eşitsizlik konusunu bir başka yazıya bırakarak, siyasal ve toplumsal eşitsizliğe değinelim.

Böyle siyaset olmaz!
Herhangi bir seçimin gerçek anlamda seçim sayılabilmesi için, adaylar arasındaki yarış, olabildiğince eşit koşullarda olmalıdır. Demokrasilerde kural budur.
Ülkemizde uzunca bir süredir unutulan bu kural, bu yerel seçimlerde de bugüne dek görülmedik korkutucu boyutlara ulaştı. AKP-MHP tarafı ile tüm diğer partilerin adayları arasındaki yarışta eşitlik diye bir şey yoktu. Basın yayının yüzde 95’i gibi, kamu yayın kuruluşu TRT de iktidarın yanındaydı.
Sandığa, seçilseler de görevden alacağız; devlet bütçesinden para vermeyeceğiz korku ve yıldırma ortamında gidildi.
Bugün alınan sonuçlar ne olursa olsun, seçim sürecinde yaşanan bu çok büyük siyaset eşitsizliği, demokrasiyle asla bağdaşmaz. Bu nedenle bundan sonra siyasetin vazgeçilmez ve birincil gündemi seçim yarışlarında eşitliği gerçekleştirecek yasal ve kurumsal düzenlemelerin yapılması olmalıdır. Bu yapılmazsa, muhalefet olduğu kadarıyla bile varlığını sürdüremez. Yerel seçim başarıları da kalıcılaşıp daha büyük başarıların kapısını aralayamaz; söner gider.
Aslında siyasetin kendisi, giderek eşitsizlikleri besleyen bir özellik kazanıyor. Bunun en önemli bir göstergesi belediye başkanlığı adaylıklarıdır. Büyükşehir, il, ilçe ve belde belediye başkanlığı için aday gösterilen kadın oranı HDP’de yüzde 50 olurken, diğer partilerde yine yüzde olarak şöyledir: AKP: 2.1; CHP: 4.9; MHP:1.8; İYİ Parti 3.2; SP 0.7. Özetle, siyasette de eşitlik yerlerde sürünüyor!

Eşitlik, yine eşitlik
Kadın erkek eşitliği Cumhuriyetin en önemli kazanımlarından biridir. Hakkını verelim AKP iktidarı, 2008’den sonra Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖK eliyle, çocukların ve gençlerin bu konuda bilinçlenmelerini güçlendirmek amacıyla Eğitimde Toplumsal Cinsiyet Eşitliği Projesi -ETCEP uyguluyordu.
Yakın haftalarda ne oldu biliyor musunuz?
Hem Bakanlık, hem de YÖK, bu uygulamadan tamamıyla vazgeçtiklerini açıkladılar. İsimlerinin önünde profesör unvanı bulunan kişilerin yönettiği bu iki en üst kamu eğitim kurumu, artık bu toplumda kadın- erkek eşitliği bilincinin güçlenmesine çalışmayacak.
Osmanlı’dan başlayan ve Cumhuriyet ile taçlandırılan kadın-erkek eşitliğini güçlendirme çabaları, ülke tarihinde ilk kez, geçen günlerde Milli Eğitim Bakanlığı ve YÖk tarafından terk ediliyor. Reislik rejiminin gözdelerinden bu iki kurum da diğerleri gibi tümüyle gericiliğe teslim oluyor!
Neden mi?
Kimi eşitlik karşıtı dernek ve vakıfların ve köşe yazarlarının, projenin “aileleri bölme; seküler nesiller yetiştirme amacı taşıdığı; çatışma yarattığı” yönündeki eleştirileri.
Bu eleştirilerin bilimsel gerçeklerle ilgisi bulunmuyor. Önce, eşitlik birleştirir, tersine eşitsizlik böler. Sonra, seküler kuşaklar yetiştirilmesi, çağımızın insan aklının özgürleşmesinin önkoşuludur; vazgeçilmez gereğidir. Üçüncü olarak, eşitlik çatışma yaratmaz, tersine çatışmaları azaltır.
Bakanlığın ve YÖK’ün sergilediği bu eskiye dönüşün tersine çevrilmesi için bu sabah kazanılan özgürlükçü yerel yönetimlere çok büyük görevler düşüyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları