Düşünsel çöküş!

14 Mart 2016 Pazartesi

Ana gövdesi iktidarda olan Türkiye sağı, dincisi ve ırkçısıyla, tam bir düşünsel çöküş yaşıyor. O kadar ki kimi sağcı yazar ve yorumcular bu seviyesizlikten açıkça şikâyet ediyor.
Sağın bu düşünsel çöküşünün çok ağır olan bedelini ise bütün ülke ödüyor.

Temel çürük olunca
Her türlü olanağa sahip olan sağcı düşünce neden bir açılım yapamıyor?
Çünkü her şeyden önce, sağcı düşüncenin kültür hamuru kendi içinde hiç uyumlu değil. Irkçı sağ, çok sayıda ırkın iç içe geçtiği bir toplumsal yapıda ve düşünceden çok şiddete dayalı olduğu kanısıyla pek alıcı bulamıyor.
Siyasal İslamın bir kolu olan dinci sağın sorunu daha da büyük: dil ve kültür kopukluğu. Dinci sağ Türkçeyi hiç sevmedi; kendisini milli göstermeye ne kadar çalışırsa çalışsın Türkçeye yabancı kalmış olması bu toplumda kültürel olarak kendini yeniden üretmesini engelliyor; elini kolunu bağlıyor; çünkü düşünce üretiminin temel aracı dildir.
Ekonomiyi, üretim yapısındaki büyük değişimler ve onları sağlayan itici güçlerle açıklayamayan sağ düşünce, insan-insan ve insan-doğa ilişkilerini açıklamada iyice yetersiz kalıyor. Örneğin en çok üzerinde durduğu kadın-erkek ilişkilerini bir türlü günün koşullarına uygun bir biçimde çözümleyemiyor; doğum kontrolünü algılayamıyor; eşcinselliği, aynı cinsten olanlar arasındaki evlilikleri düşünemiyor. Bunlar gibi küresel iklim değişikliğini göremiyor; ABD sağcılarından kaptığı bir yaklaşımla evrim kuramına karşı çıkıyor.
Daha özelde, sağ kökeni nedeniyle, eskiye bakıyor; eskide kalıyor. Yalnızca geçen haftadan üç örnek: İstanbul ve Ankara’da Halifeliğin geri gelmesi için sempozyumlar toplantılar düzenlendi; DİB  Diyanet İşleri Başkanı medreselere üniversite statüsü verilmesini istedi; bunlar yetmedi, Cumhurbaşkanı’nın eşi Osmanlı haremine kadınları hayata hazırlayan bir eğitim yuvası diye övgüler düzdü!

‘Türk tipi’?
Son zamanlarda düşünsel kısırlık hastalığından çıkış yolu içeriği bir türlü açıklanmayan Türk tipi kavramında aranıyor. Bu konudaki ilk adım Cumhurbaşkanı’nın Türk tipi başkanlık önermesiyle başladı; bunun ne olduğu aylardır açıklanamıyordu ki geçen hafta Cumhurbaşkanı beklenen adımı attı ve ilk kez Türk tipi kadın haklarından söz etti.
Olağanüstü bir buluş bu! Bundan sonra akla gelebilecek tüm haklar Türk tipi olur ve olur biter!
Gerçekte hiçbir yeni düşünce kırıntısı içermeyen Türk tipi önerisi siyasal İslama giydirilen bir elbisedir; onunla toplumun dini ve milli duygularının birlikte sömürülmesi sürdürülmek isteniyor.

Evrensel değerlerden kaçış… Çıkmaz sokaktır!
Sermayesiyle, haberleşmesiyle, gerçeğiyle ve sanalıyla giderek bütünleşik bir yeni dünya oluşmuş bulunuyor.
Yerküreyi bu noktaya taşıyan nedir? Bin yıllarca süren büyük savaşımlar sonucu kazanılmış; tüm insanlığın malı olmuş ve vazgeçilmez değerler: aklın özgürleşmesi; kimi zorunlu kısıtlamalar dışında sınırsız düşünce ve anlatım özgürlüğü; kadın-erkek eşitliği; hukukun bağımsızlığı ve tarafsızlığı ve giderek unutulan doğruluk ve dürüstlük, yani ahlak değerleri.
Bunlar, tüm insanlığındır; bunların Türk tipi olmaz! Sağcı düşüncenin gözlerini ve kulaklarını, daha doğrusu aklını kapattığı gerçekler, Cumhuriyetin topluma kazandırmaya çalıştığı bu evrensel insanlık değerleridir.
Türkiye’nin sağı, bu değerleri özümseyememenin ilkelliğini yaşıyor. Bu düşünsel düşüş ülkeyi bir bütün olarak geriletiyor; giderek yıkıma sürüklüyor; bu nedenle de tüm toplumu yakından ilgilendirmesi gerekiyor.



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları