‘Gerekçe’ Türkiye!

20 Haziran 2016 Pazartesi

İngiltere ya da resmi adıyla Birleşik Krallık, bu perşembe günü Avrupa Birliği üyeliğine devam edip etmeyeceğini halkoylamasına sunuyor. Alınacak sonuç, yalnız bu ülke ve AB için değil, küresel siyasetin ve ekonominin alacağı yeni biçimi belirleyeceği için de büyük bir önem taşıyor.
Bu çok yönlü denklemin göbeğinde tek bir ülke var: Türkiye.

Bir zamanlar
İngiliz halkı, ister AB’de kalalım diyecek olsun, ister AB’den çıkalım, kararını çok büyük ölçüde Türkiye’ye göre verecektir.
AB üyeliğinden ayrılalım görüşünü savunanlar, savlarını kaçınılmaz gördükleri Türkiye’nin AB üyeliği korkusuna dayandırıyor. Üye olursa Türkiye’nin, Birliğin Almanya’dan sonra nüfusu en fazla ülkesi olacağı; üstelik yoksul, eğitimsiz, Müslüman ve dahası Radikal İslamın at oynattığı Suriye ve Irak’a komşu olduğu ve son yıllarda demokrasiden iyice uzaklaştığı vurgulanıyor.
Halkoylamasında AB’de kalalım görüşünü savunanlar da savlarında Türkiye’yi kullanıyor. Başta ülkenin başbakanı, korkuya gerek yok, Türkiye, değil 300 ya da 3000 yıl sonra, hiçbir zaman AB üyesi olamayacak diyor.
Oysa aynı başbakan, çok yakın bir zamana kadar Türkiye’nin AB üyeliğini destekleyen liderlerin başında geliyordu.
Ne oldu da İngiliz hükümetinin tutumu bu kadar köklü bir biçimde değişti? Türkiye’nin sorması gereken asıl soru bu!

Açılan kara kutu
Türkiye’yi, İngiltere’deki çok önemli halkoylamasının önemli bir belirleyicisi yapan, AKP’nin bu ülkeye giydirdiği siyasal İslamcılık gömleğidir.
AKP, özgürlükçü ambalajı içine yerleştirilmiş bir kara kutu olarak iktidara geldi. Ambalajın yarısı AKP iktidarında Türkiye’nin kesinlikle AB üyesi olacağıydı, ambalajın diğer yarısı da bunu tamamlayan, ülke içinde gerçekleştirileceği beklenen hak ve özgürlüklerin genişlemesiydi. Türkiye’nin sözüm ona özgürlükçü yazar ve yorumcuları, ambalaja bakıp kendilerinden geçtiler; kutunun içini göremediler ve AKP’ye sarıldılar.
Oysa kara kutunun içinin siyasal İslam davası olduğu ta başından beri biliniyordu; bu gerçek, görmezlikten gelindi. Sonrasının çok uyarıcı göstergeleri de es geçildi. Örneğin AKP’nin Türkiye’yi AB üyeliğine taşıma konusunda o coşkulu görünen kararlılığı, AİHM-Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi’nin 2005 sonbaharında verdiği bir üniversitenin öğrencilerinin giyimi konusunda özgürce karar verebileceği yönündeki Leyla Şahin kararından sonra büyük ölçüde sona erdi.
İzleyen yıllarda Avrupa sağcılarının karşıtlığının da katkılarıyla Türkiye kamuoyu da AB üyeliği karşıtı bir noktaya taşındı.
Şimdilerde beklenen vize kolaylığının tam üyelikle bir ilgisi yok. Ekim 2005’te başlayan tam üyelik görüşmelerinde yolun yarısına bile gelinmedi; birçok başlığın açılmasını da değişik ülkeler çoktan veto etmiş bulunuyor.
Ülke içinde de AKP Türkiye’si, son örneği bugünlerde yüksek yargı organları üyelerinin üyeliklerinin sıfırlanması girişiminde yaşandığı gibi, evrensel hukuk ilkelerinden; özgürlükçü, demokratik değerlerden; bilimsel eğitimden ve kadınerkek eşitliğinden hızla uzaklaşıyor.
AKP, insan haklarında olduğu gibi, ekonomide, kural tanımaz bir tutumla yandaş sermaye yaratıyor.
İngiltere halkoylaması süreci, Türkiye’nin küresel konumunun her bakımdan çok hızlı bir düşüş yaşadığını kanıtlıyor. Küresel kamuoyu İngiltere örneğiyle AKP kara kutusunu açıyor ve artık doğru okuyor.
Türkiye’nin körelen kamuoyu, yıllardır içinde yaşadığı bu kara kutuyu bir türlü okuyup sorgulayamıyor.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları