Sanata karşı da savaş!

06 Haziran 2016 Pazartesi

AKP kendi dünya görüşüyle örtüşmeyen her şeyle ama her şeyle savaşıyor. İdeolojisine uymayan adaletle; öğretisine ters düşen eğitim ve bilimle savaşıyor.
AKP, insan yaratıcılığının anası olan sanatı da savaş alanı sayıyor.
“Ne pahasına?..”
Geçen hafta AKP’nin sanatla savaşının yeni bir örneği daha görüldü.
Eskişehir’in Odunpazarı Belediyesi’nin düzenlediği sanat etkinliklerinde yer alan dans gösterilerine o ilçenin AKP Kadın Kolları başkanı yaptığı bir basın açıklamasıyla karşı çıktı.
Açıklamada:
“... maneviyatımıza hakaret içerikli çaça, tango, Hint ve modern dans gösterileri yapılmasını istemiyoruz... Bununla da yetinilmiyor, tam bir savaş yaklaşımıyla, tekrar edilmesine de ne pahasına olursa olsun... asla ve asla izin vermeyeceğiz” deniliyordu (Basın).
Aslında Odunpazarı olayı tek değil, ülkenin her tarafında benzer olaylar neredeyse her gün yaşanıyor. Çoğu yerde bu tür güzel sanat etkinliklerinin yapılması yaratılan korku ortamı nedeniyle gündeme getirilemiyor.
En az bunun kadar ürkütücü ve yıkıcı olan, bu tür olaylar karşısında tam bir toplumsal duyarsızlık sergilenmesidir.
Bu ülkenin siyaset çevreleri de, sanat dünyası da; dahası, basın yayının yorumcu ve yazarları da bu olayı ve onlarca benzerini tümüyle görmezden geliyor.
Sormak gerekiyor: Cumhuriyet’in kurucusunun “Sanatsız kalan bir toplumun hayat damarlarından biri kopmuş demektir” sözleri gerçek mi oluyor; toplum hayat damarıyla birlikte beynini de mi yitiriyor?..
AKP dünya görüşünün sanat ile hiç barışık olmadığı, geçmişin heykel karşıtlığı örnekleriyle biliniyor. Daha yakın yıllarda Ankara Büyükşehir Belediye başkanı “Böyle sanatın içine tüküreyim” demişti. Cumhurbaşkanı da başbakanlığı döneminde Kars’taki İnsanlık Anıtı’nı ucube diye betimlemiş ve anıt kaldırılmıştı.
Bir bütün olarak ve tarafsız bir gözle değerlendirilirse, AKP iktidarının sanata ve sanatçıya karşı kendi içinde tutarlı ve kararlı bir biçimde savaş açtığı görülür. Tiyatro, müzik ve kimi kültür merkezlerinin etkinliklerine yönelik olumsuz tutum; İstanbul başta olmak üzere ülkenin değişik yerlerinde ve son olarak Sur’da tarihi eserlerin acımasızca yok edilmesi yaşanan AKP uygulamalarıdır. Çocuk yuvalarından üniversitelere kadar tüm eğitim kurumlarında sanat ve kültür etkinliklerinin giderek artan oranda AKP’nin dünya görüşüne göre düzenlenmesi, bu ülkede özgürlükçü, yaratıcı ve çok yönlü olan çağdaş sanatların geleceği açısından tek sözcükle kaygı vericidir.

Vahhabizm mi?
Uzmanların tanımladığına göre vahhabizm “güzel sanatlardan, gösteri sanatlarından, heykellerden ve eski eserlerden, kısaca sanattan, aynı zamanda vücuttan, çıplaklıktan ve özgürlükten ‘tutku düzeyinde’ nefret” anlamına geliyor.
Türkiye’de de birçok taraftarı olduğu bilinen bu düşünceye göre çağdaşlık düpedüz dinsizliktir.
Bilindiği gibi vahhabizm, Suudi Arabistan Krallığı’nın resmi ideolojisidir. Bu görüşler kimi terör örgütleri tarafından küresel düzlemde şiddet kullanılarak uygulanıyor.
Yine bilindiği gibi Türkiye dış siyasette ABAvrupa Birliği’nden, geçenlerde birliğin en yetkili ağızlarından birinin açıkladığı gibi, ışık hızıyla uzaklaşıyor ve çok yanlış bir tutumla Suudi Arabistan ile sarmaş dolaş olmuş bulunuyor. AB ile ilişkilerde son günlerin gelişmeleri, bu ışık hızını daha da hızlandıracak gibi görünüyor!
Bu noktada tam bir soğukkanlılıkla “Türkiye, vahhabizme doğru evriliyor mu” sorusunu sormak ve tartışmak haklılık kazanıyor.
Tabii, tartışacak ortam ve kişiler kaldıysa!
 



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları