Yara sarma zamanı!

02 Kasım 2015 Pazartesi

7 Haziran seçimlerinden tam 21 hafta sonra dünkü seçimlere kadar bir ara dönem yaşandı. Ara dönemin olağandışı olumsuz gelişmeleri seçim sonrasını nasıl etkileyecek?
Bu sorunun ana noktalarıyla yanıtlanması gerekiyor.

***

Dile kolay, iki seçim arasında Türkiye Cumhuriyet tarihinin hiçbir döneminde bu kadar kısa bir süre içinde görülmeyen art arda kitlesel ölümler, sayıları yüzlere varan can kayıpları ve yaralanmalar yaşandı. Ara dönem kanla ve acıyla anılacak!
Bu bağlamda, ara dönemde açılan iki büyük yara var ki bunların, hele de açılmasına neden olan beceriksiz ve öngörüsüz siyasetçiler eliyle nasıl sarılacağı bir büyük soru işaretidir.

***

Yaralardan biri Kürt sorunudur. AKP iktidarınca, Kürt sorunu yoktur ya da sorun buzdolabındadır anlayışının oy alma kaygısıyla yaygınlaştırılmak istendiği ara dönemde çok kan döküldü; yara aşırı derinleşti. Bununla da kalınmadı; partilerin arasındaki görüşme kanalları, çok ağır karşılıklı suçlamalarla, tamamıyla koptu; sorunun çözümünden çok, ama çok uzaklaşıldı.
İkinci yara, toprakları ve halifesi ile bir İslam devleti kurduğunu öne süren IŞİD teröründen kaynaklanıyor.
Türkiye, 13 senedir siyasi İslamcı AKP tarafından yönetiliyor. Ülke, hukuku, eğitimi, devlet bürokrasisi, siyaseti, kültürü ve ahlakıyla, Osmanlı dahil, tarihinin hiçbir döneminde yaşamadığı kadar siyasal İslamın bataklığına tam boy batmış bulunuyor. Son olarak sermayenin ve basın yayının İslamlaşmasının tamamlanması yolunda da her gün hukuk tanımaz adımlar atılıyor.
Ülkede yaşanan bu büyük İslamcı dönüşüm sürecine koşut bir dış politika izlendi. Genelde tüm dünyada İslam bayraktarlığına soyunan Türkiye, özel olarak da Suriye’ye ders vermeyi iş edindi. Halep’te namaz düşleriyle süslenen; güney sınırını yol geçen hanına çeviren ve ülkeyi cennet vaadiyle Ortadoğu cehennemine çeken bu politika sonuçta IŞİD ile iç içe geçilmesine neden oldu.
Ülke, AKP iktidarının elinde siyasal İslamın değişik türlerinin savaş alanına dönüştürüldü.
Bu ikilinin, Kürt sorunu ve siyasal İslamın bugünden başlayarak nasıl biçimleneceği; bu iki yaranın nasıl kapanacağı ve ondan sonrası, üzerinde durulması gereken yaşamsal konulardır.

***

Mideniz kaldırıyorsa, ara dönemin bir tesellisinden söz edilebilir. Bu dönemde kendilerine “aydın” denilen çok sayıda kişi, AKP tarafından “kandırıldıklarının” nihayet farkına vardı; uyandı(!).
Türkiye’yi, Cumhuriyetin, daha genelde insanlığın, evrensel değerlerinden uzaklaştırarak bugünlere getiren AKP’nin, kimileri “akil” olmak üzere militanca savunucusu olan bu “aydınların” uyanma zamanına da bakar mısınız?
Küresel sermayenin sözcüleri Türkiye’nin gidişini sorgulamaya başladıktan; ülkenin İslamlaşması süreci IŞİD’in tarlası olacak aşamaya ulaştıktan ve onca can yok olduktan sonra!
Bu tam bir pişkinlikle ve kibirle karışık sırıtarak uyananların kimi yayın organlarında baş tacı edilmelerine bakmayın, bu olayın tarihe geçecek bir ihanet olarak kaydının düşülmesinin ve gelecek güzel günlerde kara gülmece olarak anılacak olmasının ötesinde hiçbir anlamı da, değeri de yoktur.

***

Türkiye iki seçim arasının o kara ara döneminin iki büyük yarısını, elindeki kalitesi belli siyasetçi, yazar ve yorumcu tayfasıyla nasıl sarıp iyileştirecek? Hele de bunu özgürlük, eşitlik, barış açılımları içinde nasıl gerçekleştirecek?
Bu sabahın yanıt aranması gereken ana sorusu budur.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yerelde yeşermeli 25 Mart 2019

Günün Köşe Yazıları