Mardin’in labirent sokaklarında kaybolmuşum...\n

Önümde geri manevra yapan bir vinç...\n

Başımın üzerinde uçuşanlar Mardin güvercini değil, koca koca kepçeler...\n

Ve etraf sanat gezginleriyle dolu. \n

Süryani şarabının tadı, bir fincan mırranın hatırı...\n

Her yer çukur, her yer toz, her yer kazılmış...\n

Tanrım bu nasıl bir kâbus? \n

Diyorlar ki, her şeye “iki bakış” gerekir. \n

O halde bu kent bu haliyle gerçek bir “fluxus”*!\n

***\n

Sahi neredeydi Kuşçu Kahvesi?\n

Takla atan güvercinlerin sahipleri nerede?\n

Kıraathaneyi bulduk sonunda, televizyon açık. \n

Fakat o da ne? Maç seyredilmiyor Kuşçu’nun yerinde. \n

Mardin’in gök rengi taklacı kuşlarına nispet, ekranda perende atarak suya dalan yüzücü kızlar... \n

Mardin Sanat Bienali 2012’nin teması “İkinci Bakış”...\n

***\n

Mardin’de bienal yapmak “mucize” bana sorarsanız. Hele de sokakları köstebek yuvasına çeviren yoğun altyapı çalışması sürerken... Ayrıca çok edepli bir bienal bu, kentin önüne geçmemiş. Mardin işi gelin aynasındaki oyma kadar utangaç, esnafın içine süzülmüş. Görkemli Tokmakçılar Konağı’yla yetinilmemiş. Berber dükkânı, kumaşçı, kıraathaneler, açık hava sineması bienalin sergi mekânı olmuş. \n

GAP İdaresi, Tanıtım Fonu ve Valilik sponsor. Döne Otyam bienali telkâri inceliğinde yönetmiş, Ayşegül Dönmez’e danışılmış, Paolo Colombo ve Lora Sarıaslan küratör. Sanatçısından küratörüne ünlü isimler Mardin’de buluşmuş. GAP İdaresi Başkanı Sadrettin Karahocagil’in bölge için “yaratıcı endüstriler”den söz ettiğini duymak büyük olay. \n

Kentin tarihine geri dön bak. Sümer, Asur, Babil, Pers, Safevi, Roma, Bizans, Artuklu, Karakoyunlu, Nasturi, Abbasi, Handani, Ermeni, Arap, Kürt, Türk... \n

Çok kültürlü bir kent burası, bana kalırsa bölgede bienal kenti olarak doğru seçim. Yeter ki TOKİ buradan uzak dursun. Mardin’e, Midyat’a apartman dikmek mutlaka yasaklanmalı, bu bir cinayet. \n

2012 Bienali’nin “İkinci Bakış” teması ise Türkiye’nin tümü için geçerli olmalı. Giderek algı kalıplarımızı daraltan bir iklimde bakış açılarımız daralıyor. Mardin Bienali ise bize her konuda bir ikinci bakış, farklı bir algı yakalayabileceğimizi gösteriyor. \n

Peki ya Mardinliler? Bu kentin insanları, sessizce içlerine giren sanat bienalinden ne anlarlar? \n

Bu soru üzerinden ilerlesek bir yere varamayız. Doğru olan, bienalin düzenleyicilerinin ortaya koyduğu, Mardin merkezli coğrafyada sanat üzerinden yeni paylaşım ortamları yaratmak fikridir. Dünyadaki önemli kentlerin hiçbiri kendi hallerine bırakılarak bir yere varmadılar; bilinçli bir seçim, strateji ve uygulama ile öne çıktılar. \n

Mardin’in tarihi kent vizyonuna sanat çok yakışıyor ve ileriki yıllarda doğruluğunu kanıtlama şansı çok yüksek olan bir seçim. Yeter ki ülkede ikinci bakışlar olsun.\n

Yeter ki barış olsun. \n

\n

(*Fluxus, 1960’ların ürünü bir karşı-sanat akımı. Yaşamın akışına ve değişime gönderme yaparak sanat eserinin tamamlanmamış bir çalışma olduğunu savunur.)