Yazarlar Günün Köşe Yazıları Spor Konuk Yaşam Tüm Yazarlar
Mimarın düşü/Düş çizgileri
Anladığım kadar her şey Afife Batur’un başının altından çıktı! Günün birinde besteci, piyanist Kamran İnce’ye, ABD’ye açtı telefonu, İstanbul Teknik Üniversitesi’nin 225. yıldönümü için bir eser besteletmek istediklerini söyledi. Yıl 1998’di. Kamran İnce önce çok şaşırdı... Şaşırmakta haklıydı. Başka ülkelerden teklif geliyordu ama Türkiye’den bu bir ilkti! “Academica” adlı eser böyle ortaya çıktı. Sonra Türkiye’den çeşitli kurumlar aynı yolu izledi. Afife Batur bunu alışkanlık haline getirdi. Çok da iyi yaptı!
Önceki akşam İTÜ’nün Maçka’daki Mustafa Kemal Amfisi’nde Türkiye Mimarlar Odası 100. yıldönümünü yine Kamran İnce’ye ısmarladıkları bir besteyle kutladı. Eserin adı: “Mimarın Düşü / Düş Çizgileri.”
KEMALETTİN BEY’DEN GÜNÜMÜZE...
Dile kolay! 1908’de 2. Meşrutiyet’in ilanından hemen sonra Mimar Kemalettin Bey, tüm mimar ve mühendislere çağrıda bulunuyor. Çağrı Tanin gazetesinde yayımlanıyor. Sirkeci Tren İstasyonu’nun bahçesinde bir araya gelenler “Osmanlı Mühendis ve Mimar Cemiyeti”ni kuruyor. O tarihte 21 üyesi olan kurumun, bugün 35 bin kadar üyesi var. (Bu bilgileri, konser öncesinde, yüzyılın örgütlenmesini dile getiren Afife Batur’un konuşmasından kaptım.)
Kamran İnce, piyanonun başına geçmeden önce, beni çok etkileyen kısacık açıklamalar yaptı. Söylediklerinden çok, söyleme biçimi beni etkiledi. Sıcacık, yumuşak, yakın, rahat ve rahatlatan… Dinleyiciye hem çok saygılı, hem de çok sevecen. Ders verir gibi hiç değil. Alçakgönüllülüğü insanı şaşırtıyor. Mimariyle yakın ilişkisini anlattı. Roma’da yaşadığı dönemde kubbelerle, kemerlerle ilişkisini; kendini evinde hissedişini anlattı. Daha önce de mimari müzik çalışmalarına girmiş. Mimarlar Odası’yla ilişkisini, Mimar Sinan üzerine önüne gelen şiire değindi. Biz de o şiiri önce gecenin sunucusu Tilbe Saran’dan dinledik.
Kamran İnce, eserini “geçmişten günümüze Anadolu’nun yapı ustalarına” adamıştı.
Şiirden yola çıkarak tek bir sesin büyüsüne kapılarak ilerleyen eseri İstanbul Modern Müzik Topluluğu yorumladı. Eserin “sürprizi” şiirin insan sesinin notaların arasına karışması…
Gecenin bir diğer yıldızı kemancı Cihat Aşkın. Gerek İnce, gerek Aşkın MİAM’ın (Erol Üçer Müzik İleri Araştırmalar Merkezi’nin) yönetici ve eğiticilerinden. Konserin ikinci parçası “Kayıp Dünya İçin Müzik”te solist Cihat Aşkın’la Kamran İnce arasındaki iletişim insanı derhal sarmalıyor…
ÇAĞDAŞ VE EVRENSEL
Benim için önceki akşam eşsiz bir müzik ziyafetiydi. Ancak hemen belirteyim, sevincim, mutluluğum yalnız çok güzel bir beste ve yorum dinlemekten kaynaklanmıyordu. Mutluluğum bütün bir geceyi çağdaş ve evrensel değerlerin yüceltilmesi olarak görmemden kaynaklanıyordu.
Bestecilerimize eser ısmarlamazsak, müziğimiz nasıl gelişebilir ki!
Geçmişten günümüze… Mimariden müziğe… Yaratıcılığın gücünü kullanmak elimizde… Gece bana en çok bunu anımsattı, bunu önerdi.
FRANKFURT’TAN KALANLAR
Sevgili okurlar, geçen hafta sizinle Frankfurt Kitap Fuarı izlenimlerimi paylaştığım iki yazıya ya yersizlik ya zamansızlıktan sığdıramadığım birkaç ayrıntıyı özetliyorum:
Fuarın en göz kamaştıran, bir girenin kolay kolay çıkamadığı bölümü Ertuğ ve Kocabıyık yayınlarının sergilendiği standdı. “Sanat Kitapları” bölümünde, tüm öteki katılımcıları geride bırakıyordu. Yeni kitapları “Efes”i incelemek için millet sıraya giriyordu. Efes fotoğrafları ayrıca sergide de yer alıyordu.
Fuarın içinde ve dışında düzenlenen onlarca sergi (içimden neredeyse yüzlerce demek geliyor) sonsuz emek işiydi. Hepsi de çok, hem de çok geniş ilgi çekiyordu.
Frankfurt gecelerimin sonuncusunda Meriç Yurdatapan konserine gittim. Bu genç kadın (1972 doğumlu) Almanya’da yaşıyor. Caz okulundan diplomalı caz şarkıcısı. Türkçe şarkıları kontrbas ve piyano eşliğinde caza dönüştürüp söylüyor. Hem çok özgün, hem de içten içe çok bildik; ama çok çarpıcı bir müzik yapıyor. Sonuç muhteşem! (Ekleyelim: Şanar Yurdatapan’ın kızı. Lale Mansur halası, Cem Mansur eniştesi.)
Türkiye’yi tüm renkleriyle dünya platformuna taşıyan olaya emeği geçen herkesi kutluyorum.
OYLAR MEBUSE TEKAY’A
Bugün daldan dala atlama günüm... Hemen atlıyorum:
İki gün sonra İstanbul Barosu’nda seçimler var. İlk kez, evet yüz yılı aşkın bir süreden sonra ilk kez İstanbul Barosu’nun bir kadın başkan adayı var: Mebuse Tekay!
Onun seçilmesini çok istiyorum! Sadece kadın olduğu için değil, hiç değil! Bugüne dek yaptıklarını bildiğim için; çalışmalarının bir bölümüne çok yakından tanıklık ettiğim için; duruşunu, dünyaya ve çevresine bakışını, değer ölçülerini, insanı algılayışını, olayları yorumlayışını bildiğim için… Birkaç satır onu size anlatmama yetmez. 70’li yıllardan beri, kadın sorunlarıyla ilgilendiğimden beri onu da yakından ya da uzaktan izliyorum.
Hukuk ile guguk arasında gidip geldiğimiz şu günlerde Mebuse Tekay ve ekibinin adalete yeniden güvenebilmek için bir umut ışığı yaktığını görüyor ve seçilmesini diliyorum!
faks: 0 212 257 16 50
Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları
Günün Köşe Yazıları
Video Haberler
- Asgari ücret artarsa verimlilik artar
- Yankı Bağcıoğlu'ndan Suriye uyarısı:
- CHP'li Günaydın'dan Bakan Tekin'e tepki!
- Yeni Doğan çetesi davasında çarpıcı itiraflar
- Canlı tarih müzesi Hisart 10. yılında!
- Teğmenler Yüksek Disiplin Kurulu'na sevk ediliyor
- Tarihçi Yusuf Halaçoğlu'ndan şok iddialar
- TBMM'de 'Etki Ajanlığı' düzenlemesi tartışılacak: Amaç m
- Pera Palas'ta Atatürk Müze Odası
- İmamoğlu’ndan 10 Kasım paylaşımı!
En Çok Okunan Haberler
- Korgeneral Pekin'den çarpıcı yorum
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani’nin arabası
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- Komutanları olumsuz görüş vermedi, görevlerinden oldu
- 148 bin metrekarelik alan daha!
- Milletvekilleri Genel Kurulu terk etti!
- Çiçekçiyi yumrukla öldürmüştü: İstenen ceza belli oldu
- Bakanlık 5 ildeki lahmacuncuları ifşa etti