Gururunu yiyen eski laik Türkiye, utancını yiyor

03 Ağustos 2022 Çarşamba

CHP Genel Başkan Yardımcısı Gökçe Gökçen, geçenlerde FETÖ ile ilgili bir tweet attı.

Yaptığı paylaşımda şöyle diyordu: “Cemaat soru çalarak, hayat kaydırarak, akademiye ve yayınlara ambargo koyarak, maddi manevi gücü arkasına alarak yıllarca uğraştı. Buna rağmen nitelikli ve entelektüel kadrolar değil, aşağılık kompleksleriyle dolu, kendini nitelikli ve entelektüel sanan insanlar yetiştirebildi.”

Bu sözlerine karşılık olarak tehdit edildi. Evinin yakınında atış yapan F.G., Gökçen’e mermi fotoğrafı gönderdi. Ancak daha önce FETÖ üyeliğinden hapis cezası alan şüpheli, şikâyete rağmen gözaltına alınmayarak ifadesine başvuruldu.

Gökçen’i tehdit eden aynı kişi, siyaset bilimci Seren Selvin Korkmaz’ın ofisini aradı; görevliye hakaretler savurarak Korkmaz’ın “televizyon programlarına çıkıp konuşmamasını ve sesini kesmesini” söyledi. 

Aşı karşıtlarından tehdit alan Prof. Dr. Esin Davutoğlu Şenol’un kapısına ise dana dili atıldı... Açık ki bu korkunç tehdit yöntemiyle, kendisine “dilini koparırız” mesajı verilmiş!

Şenol, uzun süredir sosyal medya üzerinden aldığı tehditlere karşı yaptığı suç duyurularının ise “ifade özgürlüğü” ya da “adres bulunamadı” şeklinde karşılık bulduğunu söylüyor.

İdam ipinin görüntüsü ile birlikte “Herkes cezasını çekmeli. Zülal Kalkandelen için İDAM İsteriz!” yazılarak paylaşım yapıldığında, suç duyuruma karşı “kovuşturmaya gerek yok” denildiği için, yazılarım nedeniyle tecavüzle tehdit edildiğim için benzer durumları ben de yaşıyorum. 

Bunlar medyaya yansıyan olaylar. Bu tip birçok örnek var. 

CEZASIZLIKTAN CESARET ALAN MAGANDALAR

Öyleyse sorunu net bir şekilde ortaya koyalım: Cezasızlıktan aldıkları cesaretle tehdit savuran magandalar ülkeyi sardı!

Bu ortamı yaratanın baş sorumlusu ise yirmi yıldır ülkeyi yöneten AKP iktidarıdır. 

Korku salan kabadayılar, hakkını arayanları sindirmek için ülkede kol gezerse...

Adı türlü ahlaksızlıklara karışmış, yolsuzluk nedeniyle yargılanmış sahtekârlar, devlet görevlileri tarafından kabul edilip itibar görürse...

Kirli ilişkileri ortaya çıkanlar görevinden alınmazsa...

Yasaların yerini kaba kuvvet alırsa...

Tek kişinin emirleri yasaların önüne geçerse... 

Aklın yerine cehalet, bilim yerine safsata, liyakat yerine adam kayırma hüküm sürerse…

Gücünü zorbalıktan alan karşısındakini ezerse…

Devlet ezilenin değil, ezen zorbanın yanında olursa…

Devletin en üst makamında oturan partili cumhurbaşkanı, beğenmediği bir şarkı sözü nedeniyle sanatçıyı, “O dilleri yeri geldiğinde koparmak bizim görevimizdir” diyerek tehdit ederse...

Farklı görüşten insanlara, muhaliflere, ağza alınmayacak hakaretler ve küfürler savurup nefret dilini yaygınlaştırırsa...

Adalet sadece, iktidar yandaşları için mümkün olursa...

Sonunda maganda kültürü baş tacı edilir ve hukuk devleti devre dışı kalır!

ÇÜRÜMÜŞLÜĞÜN BEDELİ

Mafya liderleri, çete üyeleri sosyal medyada cirit atarken, vatandaşlara tehditler ve küfürler havada uçuşurken, ortalığı akan irinin iğrenç kokusu sardı. 

Bu, artık kokuşmanın son aşamasıdır. Türkiye’de toplumu bu hale getiren siyasettir. Siyasetteki kirlenmenin bedelini tüm ülke birlikte ödüyor.

Tam da bu anda İspanyol sömürgeciliğine karşı direnerek Latin Amerika’nın bağımsızlık mücadelesini başlatan Simon Bolivar’ın bir sözü aklıma geliyor: “Öğle yemeğinde gururunu yiyen, akşama utancını yer.”

Siyasal İslamcı bir iktidarın yirmi yıldır iktidarda olduğu eski laik Türkiye, gururunu yemiştir ve şimdi de utancını yiyor.

Ama unutmayın, gün gelir bu çürümüşlük, kendini yaratanları da yer...



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları


Günün Köşe Yazıları