Türkiye, acayip bir ülke. 

SADAT’ın Başkanı Melih Tanrıverdi, Cumhuriyet muhabiri Can Uğur’a verdiği röportajda, “Kamuoyunun tamamına baktığımızda laikliği tehdit eden kimse var mı! Ben günümüzdeki laiklik uygulamalarının herhangi bir sorun taşımadığını düşünüyorum. Toplumsal barışı etkilemiyor” demiş.

Bir kadın katilinin “Kadınlar tehlikede değil!” diye beyanat vermesine benzeyen bir durum... O kadar absürt!

Sanki SADAT, ASDER (Adaleti Savunanlar Derneği) ve ASSAM (Adaleti Savunanlar Stratejik Araştırmalar Merkezi Derneği) olarak hazırladıkları anayasa taslağında “Laiklik ilkesi anayasadan çıkarılmalı” hedefi yokmuş gibi konuşuyor. 

Laikliğin yok edilmesini teklif ediyor ama onun tehlikede olmadığını iddia ediyor. Karşısındakileri aptal sanıyor!

Laiklik karşıtı uygulamalar, devlet yönetiminde almış başını gidiyor...

“Şeriat isteriz!”, “Halifelik geri gelsin!” çığlıkları yüksek sesle duyuluyor...

Eğitimde dincileşme son hızla devam ediyor...

Tarikatlar ve cemaatler devletin kurumlarını dört bir yandan sarıyor...

Siyasetçilerin din sömürüsü bitmiyor...

Tebliğciler içkili masaları dolaşıp baskı kuruyor...

Kadınlara, LGBT+ üyelerine yönelik hedef göstermeler artıyor...

Ama Tanrıverdi’ye göre bütün bunlar toplumsal barışı etkilemiyor!

Oysa gerçekte, laikliğe karşı odak olduğu Anayasa Mahkemesi tarafından tespit edilen AKP’nin kendisi 20 yıldır toplumsal barışı dinamitliyor.

KONSER İPTALLERİYLE SİNDİRME POLİTİKASI 

Son haftalarda ardı ardına müzisyenlerin konserleri İslamcı kesimin tehdit ve saldırıları sonucunda iptal ediliyor. Son olarak, Milli Gençlik Vakfı ve Anadolu Gençlik Derneği’nin Melek Mosso hakkında “ahlaksızlığı özendiriyor” diyerek yaptığı çağrılar yüzünden, Gül Festivali’ndeki konser iptal edildi. 

Festivali düzenleyen AKP’li Isparta Belediyesi, sanatçıyı afişten çıkardı.

Çünkü Mosso, geçen haftalardaki bir konserinde sahnede kadınların kıyafetlerini eleştirenler hakkında şunları söylemişti:

“Açmak istiyorsanız açın, konuşmak istiyorsanız konuşun. Kimsenin nasıl davranmanız, ne yapmanız, nasıl giyinmeniz gerektiğini söylemesine ihtiyacınız yok kızlar. Sizin kendi kanatlarınız var. Kimsenin kanatları altında durmaya ihtiyacınız yok. Uçun!”

Bu konuşmasından sonra yobazlar tarafından hedef gösterildi ve konseri kaldırıldı.

İfade özgürlüğünün olduğu bir demokraside kimse bu muameleye maruz kalamaz. Bir sanatçının konseri, kadınların özgürlüğünü savunduğu için iptal edilemez. Laikliğin gerçek anlamda uygulandığı bir ülkede hiç kimseye bu haksızlık yapılamaz.

İşte bu nedenle laiklik, herkes için önemlidir ama en önce kadınlar için hayatidir. Laikliğin sadece adının kaldığı, siyasal İslamın baskısı altında yaşayan toplumlarda ne kadınlar ne de toplumun ilerici kesimleri nefes alabilir. 

Konser iptalleri ile yapılmak istenen, iktidarın hoşlanmadığı düşünceleri açıklayan sanatçıları susturmak. İktidar, bu yolla, “Konuşursan senin de konserin, etkinliğin iptal edilir” diye mesaj veriyor. 

ÖZGÜR RUHLAR DİZGİNLENEMEZ

Ancak göremedikleri şu:

Korku duvarı çoktan yıkıldı. 

Her yıl 8 Mart’taki yürüyüşte kanıtlandığı gibi, kadınları susturamazlar; fiziksel olarak müdahale etseler de dizginleyemezler. 

Kadınların bedeni üzerinde egemenlik hakkı iddia eden gericiler, kadınların sahibi gibi davranamaz. Mosso’nun dediği gibi, her bedenin kendi kanatları var.

Kanatları kırmaya kimsenin gücü yetmeyecek. Yobazlar istemese de o bedenler uçmaya devam edecek. 

Laikliğe en büyük tehdit AKP’dir. Önce bu parti demokratik yolla iktidarı bırakacak. Çünkü laikliğe herkesten çok kadınlar sahip çıkacak.

Ve özgür ruhlar istediği gibi uçacak!