Diren Cerattepe!

22 Şubat 2016 Pazartesi

Nerden baksanız hastalıklı bir zihniyet; “Cerattepe’yi ikinci Gezi yapacaklar”mış, konu “siyasi” imiş. Evet, tabii siyasi; “çevreci”lik zaten başlı başına siyasi bir konu ama sizin siyasetten anladığınız manada değil. Sizin siyasetten anladığınız, sadece “iktidarı koruma” veya “iktidarı yıpratma”, rant yarışı, güç dalaşı. Oysa, yaşama, topluma, insana, haklar ve özgürlüklere dair her konu, geniş anlamı ile “siyasi”, zira tüm bu konulara ilişkin tutumumuz, dünyaya nereden baktığımıza göre değişiyor. “Çevreci yaklaşımlar”la, “ekonomik büyümeci” yaklaşımlar dünyanın her yerinde doğal olarak karşı karşıya geliyor, tartışılıyor ve ne yazık ki çoğunlukla ikinci yaklaşım, yani güç sahiplerinin yaklaşımı baskın çıkıyor. Ama bizde konu fazladan anlam kazanıyor, mevcut iktidar zihniyeti her hak mücadelesini, her itirazı “güvenlik” konusu olarak görüyor, baskı ve türlü ithamla sindirme yolu tutuyor, dayatmalarına itiraz edeni darbeci, terörist, kısaca “iç düşman” ilan ediyor. Cerattepe’de olan da bu.

Eziklik duygusu
Daha acıklısı, Cerattepe’de söz konusu olan maden işletmesinin sahibinin zamanında, “bu milletin anasını…” (biz “ağlatmak” diyelim) için azmetmiş birinin olması. Sonuçta, böyle bir adamın, böyle bir zihniyetin kazanması söz konusu. Milletin anasını ağlatmak isteyenlere karşı çıkanların payına ise şehir kuşatması, dayak, sopa, gaz, “vatan hainliği ithamı” düşüyor.
Daha da acıklısı, “Müslümanlık eksenli siyaset yapma” iddiasında olanların “değer” dünyalarının aslında ne ölçüde güç, para, rant, iktidar hırsı ile belirlenmiş olduğunun her vesile ile biraz daha net hale gelmesi. Bu çevrenin iktidarında ağaç diyenin, doğa diyenin, “toprağın üstü, altından değerli” diyenlerin “melun”, “anasını …” diye ağız dolusu küfredenlerin “makbul” sayılması. Bundan daha büyük bir zillet olabilir mi? Böyle bir zilletin içine düşmüş bir ülkede halimiz nice olur?
Fazla söze hacet yok, ne olduğu ortada! Bırakın, rant peşinde yok olma tehlikesi altındaki doğayı, şehirleri, nehirleri, fazladan savaş meydanına dönmüş bir ülke, birbirine düşman bir toplum, tadı tuzu kaçmış bir hayat... olan bu! Eziklik duygusunu aşamadığı için öfkesi büyüyen, kendisi ile barışamadığı için herkesi düşman gören “İslamcı çevre” ve onların iktidarının bizi sürüklediği yer, her tür felaket, muazzam bir seviyesizlikle ateşe körükle gidenlerin daha da kışkırttığı gözü dönmüş bir baskı rejimi. Dahası, İslam diye yola çıktıkları için, dine düşürdükleri büyük gölge, feci bir yozlaşma, korkunç bir savrulma.

Altına tercih
Bu meşrepten olmayanlar, bu gidişe razı olmayanlar için yapacak şey ortada; her türlü değeri hiçe sayanlara karşı, insani, ilahi, semavi değerlere sıkı sıkıya sarılmak. Toprağın üstünün ilahi “güzelliği”ni, “altın”a tercih etmek, her türden çirkinliğe karşı güzelliği savunmak. Bunu yapabilmek için insan özgürlüğünün önemini kavramak, “özgürlük”te ısrarcı olmak, “hak”kı “maden çıkarma izni” sananlara karşı, insan haklarını savunmak ve dahi karşısına “hak”kı çıkarmak.
Fazladan, bir Karadenizli olarak Cerattepe’yi, “altın”a karşı toprağın üstünü savunanlara, baskılara direnenlere, demokratik hak mücadelesi verenlere selam ediyor, hepinizi bize katılmaya çağırıyorum. Direnelim ki burası, milletin anasına kastedenlerin değil, çiçeğine, böceğine kadar yaşama, hak ve özgürlüklere sahip çıkanların ülkesi olsun.  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

‘Yeni devlet’ 7 Ağustos 2017

Günün Köşe Yazıları