Neden intihar eder bir ülke göz göre göre?

05 Nisan 2017 Çarşamba

Cumhuriyet yazar ve yöneticileriyle ilgili iddianame nihayet ortaya çıktı.
Beklendiği gibi, dünyanın en olmayacak suçlamalarıyla içeride esir tutulan gazeteciler bir hukuk garabetinin daha kurbanı oluyorlar.
Yıllardır yargıyı babasının malı gibi kullanan iktidar, kendi marifeti olan bu kontrolsüz hukuk sistemine güvenerek ayakta duruyor.
Ve hatta ülkeye dehşet saçıyor.
Bu ülkede bir şeylerin gerçekten değişebilmesi için bizim bir an önce gerçeklerle yüzleşmemiz;
Ve iyimserliğin vereceği rehavete değil, karamsarlığın tetikleyeceği akla doğru yönelmemiz gerek.
Ufukta adaleti garantili bir seçim yok;
Halihazırda adalet istenebilecek demokratik bir ortam da yok.
Seçimlerden sonra olacakları hâlâ net göremiyoruz;
Şu anda olanları bile doğru dürüst değerlendiremiyoruz.
İktidarın özenle bulanıklaştırdığı bu ortamdan artık çıkmaz;
Ve onun görmemizi istediği tabloya değil, kendi gözlerimizle gördüğümüze odaklanmazsak bir kez daha oyuna geleceğiz.
Referandumdan sonuç ‘Hayır’ çıksa...
Halk diktatörlüğü değil, demokrasiyi tercih etse bile...

***

Sormamız gereken sorular ve kurcalamamız gereken olaylar aslında gayet net.
Birileri Fethullah Gülen’e bağlı ‘terör örgütü’nün zanlılarını tek tek tespit etti.
Sonra başkaları da onların aynı ‘terör örgütü’nün zanlısı olduğunu tespit etti.
Sonra bir başkaları da onların da aynı ‘terör örgütü’nün zanlısı olduğunu tespit etti.
Zincir uzadıkça uzadı; ülkenin ayağına dolandı.
Ve biz hâlâ nedense bu tespitleri yapıp duranların en sonuncusunun da aynı ‘terör örgütü’ zanlısı olabileceği ihtimaliyle yüzleşmedik.
Muhalifleri ‘terörist’ diye mimleyen politikacıların, kendi tariflerine göre resmen ‘terörist’ olan arkadaşlarını sır gibi saklamalarını sineye çektik.
Bir sürü zanlıyı teröristlikle suçlayanların ve yargılayanların da sonradan teröristlikle suçlanmasının davaların seyrini etkilememesini aklımız her nasılsa aldı.
Ve darbe ve terör ve darbe ve terör ve darbe masallarını yazanların;
Bu masalları ballandıra ballandıra meydanlarda anlatanların;
Okullara sokanların, siyasi propaganda aracı yapanların;
Yalan yanlış bir ülke tarihi yazmak için seferber olanların oyununu bir türlü deşifre etmedik, edemedik.
Neden?
Çünkü meselenin çekirdeğine değil de dalına budağına odaklanıyoruz.
Ta yıllar önceden bugünü anlatanların işaret ettiği yalın gerçekleri es geçip, çıkış yolunu itinayla içine çekildiğimiz karmaşada arıyoruz.
Şu anda bu ülkenin başında yasalara uymamakla övünen bir lider var.
O lider ısrarla yeni yasaları kendisi yapmak istiyor.
Özene bezene kendine biçtiği tek adamlığı kalabalıklara sanki diktatörlükten başka bir şeymiş gibi pazarlıyor.
Ve biz hâlâ böyle bir liderin anayasa yapıp yapamayacağını değil;
Yaptığı anayasayı tartışıyoruz.
Hızla yandaşlaştırılmış bir medyanın elinde ve dilinde oyuncak olan kalabalıklara, onları bekleyen tehlikeyi nafile anlatmaya çabalıyoruz.
Kaderi kötü bir bilimkurgu romanının metninde yeniden yazılan bu ülke...
Hayır’la ‘Evet’ arasında gerilen bir ipte, kalbini eline almış yaşlı bir cambaz gibi yürüyor.
Kendi iradesiyle ya o ipi aşacak ya da yarısında kendini aşağıya atacak.
Bir insan ya korkunç bir çıkmaza girer ya da aklını kaybeder de intihar eder.
Peki, ya bir ülke... böyle bir ülke...
Yapılması gerekenleri ısrarla yapmayarak;
Neden intihar eder göz göre göre?  



Yazarın Son Yazıları Tüm Yazıları

Yanık saraylar 4 Ağustos 2021
Patron çıldırdı 30 Temmuz 2021

Günün Köşe Yazıları