İzmir Yeni Asır Gazetesi, 24 Aralık 1930 tarihli yazısında; “İnkılap Şehitleri Menemen Halkının Gözyaşları İçinde Defnedildiler” başlığıyla çıkmıştır. Gazeteci İsmail Hakkı, yazısında; “Menemen, temiz topraklarında inkılap uğrunda can veren şehitlerine ağlıyor. Şehitlerin cenazeleri Menemen memleket hastanesinde gömülmek üzere gerekli dini işlem ve kefenlemeden sonra şanlı bayrağımıza sarılarak ayrı ayrı otomobillere konmuştu. Saat oniki’de cenaze alayı Menemen Hükümet Konağı önündeki meydanlıktan hareket etti. En önde şehitleri taşıyan üç otomobil gidiyordu. Cenaze alayı sokaklardan geçirilirken göz yaşları döken Menemenli kadınların hıçkırıkları, bütün camilerin minarelerinden yükselen sala sesleri çok hazin bir manzara arzediyordu. Cenaze alayı mezarlığa vasıl olmuştu. Şehitler otomobillerden çıkarıldı.
En son erkek öğretmen okulundan bir izci genç şu sözleri söyledi;
“Yurdumuzun yetiştirdiği aziz genç, inkılapçı, fedakar memleket evladı, aziz arkadaş. Vazife başında kana boyanan başına kalbimizi eş bırakmağa geldik. Sen kalbimizde yaşıyorsun. Yuvan ve kardeşlerin her zaman hatıranı göz yaşları ile ve sevgiyle anıyoruz. Kıymetli ağabeyimiz. Sen aziz Türk milletinin kalbine gömüldün. O temiz ebedi bir hayata kavuştun. Senin vahşiyane bir surette şehadet haberini aldığımız gece sabaha kadar yuvamızda gözyaşı döktük. Aziz Koplay, sen inkılap uğrunda şehit edildin. Biz senin hain bir gaddarın eli ile ölümünü beklemiyorduk. Sen rahat ve rahat uyu. Senin uğrunda hayat verdiği gerçekleştirilmek istenen amaç kalbimizdedir. Hain irtica bil ki, artık bu memlekette hayat bulamazsın. Çünkü çok kuvvetliyiz. Damarlarımızda şu genç Türk ülküsü asil kanı dolaştıkça bize el uzatmayacaksın. Siz muhterem şehitler, müsterih olun. Çünkü uğrunda can verdiğiniz inkılap ebediyen yaşayacaktır.”
Menemen’deki feci olayın beş gün sonrasında, Dahiliye Bakanı Şükrü Kaya Bey ile Ordu Müfettişi Fahrettin Paşa ve birkaç görevli kişiden oluşan bir heyet incelemelerde bulunmak üzere 28 Aralık 1930 günü Menemen’e gelir. Heyet, Menemen Tren İstasyonu’nda İzmir Valisi Kazım (Dirik) Paşa, Fırka Kumandanlarından Mustafa Paşa, İzmir Müddeiumumisi (savcı), Menemen Kaymakamı, Menemen Belediye Heyeti ile Hükümet ve Halk Fırkası erkanı tarafından karşılanmışlardır.
Hoşgeldin selamından sonra heyet ve diğerleri doğruca Kışla Caddesi üzerinde bulunan Menemen Kabristanı’na gitti. Burada, beş gün önce Hükümet Meydanı önünde isyancılar tarafından hunharca katledilen Asteğmen Mustafa Fehmi Kubilay'ın ve bekçiler Hasan ve Şevki Beylerin mezarları ziyaret edildi. Dahiliye Bakanı Şükrü Kaya Bey, Kubilay’ın mezarı önünde duygularını şöyle açıkladı. Menemen Kabristanı’ndan sonra heyet ve orada bulunanlar topluca Menemen Hükümet Meydanı önündeki olay mahalline geldi. Burada heyeti kalabalık bir Menemenli vatandaş topluluğu karşıladı. Herkesin yüzünden üzüntüsü belli oluyordu. Şükrü Kaya Bey, etrafına toplanan Menemenlilerin bazılarından hadise hakkında bilgi istedi. Bazıları konuşmakta çekingen davranırken, esnaftan Leblebici Halit, gördüklerini bir bir anlattı. Dahiliye vekilinin sorduğu sorulara cevaplar verdi.
TBMM’DE BAŞBAKAN İSMET PAŞA’NIN MENEMEN OLAYLARI KONULU KONUŞMASI
Başbakan İsmet Paşa’nın TBMM’de konuşması şöyledir:
“Aralık ayının 23’ncϋ gϋnϋ Menemen’de bir olay gerçekleşiyor. Bu olay hakkında aldığımız ilk raporlar dökϋlen kanlar için bize şiddetli bir ϋzϋntϋ νe olayın niteliği itibariyle ϋç-dört zaνallının deνlet kanunlarına karşı çılgınca hareketi νe derhal cezalarını görmeleri dϋşϋncesini uyandırdı. İzleyen raporlar Kubilay Bey’in yaralandιktan νe gϋçsϋz düştϋkten sonra bu kötϋ insanlar tarafından tecaνϋze uğradığını -ϋzϋntϋnϋzϋ tahrik etmeyeyim, ayrıntıları hepimizin bildiği şekilde- νahşice muamele gördϋğϋnϋ bildirdi. Aynı zamanda dikkatimizi çekmiş olan şey, olay sırasιnda orada hazır bulunan halkın ilk raporlara göre ilgisiz νe duyarsız bir halde seyirci kalmasıdır. “
MENEMEN KUBiLAY ANITI’NIN YAPILIŞI
Yunus Nadi; “Kubilay timsalini taziz için ne yapsak yerinde olacağına şüphe yoktur. Bu hakikat ve kanaate karşın ki, Cumhuriyet Gazetesi’nin ileri attığı Kubilay Abidesi fikrinin gerçekleşme işini idare etmek üzere teşekkül eden komitemiz, büyük milletimizin göstereceği uyanık ve civanmert iştirak sayesinde bu teşebbüsün pek az bir zamanda tahakkuk edeceğine emin olarak faaliyete başlamış bulunuyor ve ilk iş olarak bu beyanname ile maksadını millete arzediyor.”
NADIR NADI’NIN ABIDE FIKRININ ORTAYA ÇIKMASI
Menemen’de meydana gelen ve Yedeksubay Kubilay ile Menemenli bekçiler Hasan ve Şevki Beyler’in şehit edilmesiyle sonuçlanan “İrtica ayaklanması” basında geniş şekilde yer almıştır. Genç Türkiye Cumhuriyeti’nin yükselmeğe başladığı 1930 yılı sonlarında, Menemen’deki askeri birliğinde görev yapan Yedeksubay Mustafa Fehmi Kubilay’ın esrarkeş isyancılar tarafından başının kesilip sokaklarda gezdirildiği haberleri Avusturya’nın Viyana kentindeki bir öğrenciyi derinden etkilemiştir.
22 yaşındaki bu genç öğrencinin adı Nadir (Nadi)‘dir. Nadir, Cumhuriyet Gazetesinin sahibi Yunus (Nadi) Bey’in Viyana’da eğitim gören oğludur. Menemen’deki bu olaya bir tepki olarak babasına bir mektup yazar ve bu mektubun gazetede yayınlanmasını temenni ettiğini bildirir.
Mektup, “Sevgili Babacığım” cümleleri ile başlamaktadır. Ancak devamında Kubilay Olayı’nın cumhuriyet için ne kadar büyük bir tehlike olduğundan, irticacıların ayaklanmasının ne boyutlara varabileceğinden söz edilmektedir. Son derece sert bir eleştiri ile yazılan bu mektup, “Ellerinizden öperim” cümlesi ile bitmektedir.
Yunus Bey, Viyana’daki oğlundan gelen bu mektubu okuduktan sonra oğlunun niyetini anlamıştır. Bu mektuptan alıntılar yaparak yazdığı baş yazısını kendi imzasıyla yayınlar.
Ratip Aşir, 1925 yılında Paris’e gönderilen ilk gençler kafilesinin tek heykeltraşıdır. Almanya’da Blecker ile çalışmış ve Fransa'da Bourdelle’nin atölyesinde dersler almıştır. Kazandığı tecrübelerini Kubilay Abidesi’nin yapımında kullanarak en güzel çalışmalarından birini meydana getirir.
KUBILAY ABİDESİ AÇILIYOR
Nadir Bey tarafından 1931 yılı başlarında ortaya atılan Menemen’e Kubilay Abidesi yapılması fikri, nihayet 4 yıl sonra neticeye ulaşır ve seçilen Yıldıztepe üzerine büyük bir abide inşa edilir. Abide’nin açılışı 26 Aralık 1934 gününe denk getirilir. O gün Kubilay’ın katledilişinin 4. yılıdır. Bu sebeple de Cumhuriyet Halk Fırkası (Partisi) Vilayet idare Heyeti'nce açılış için program hazırlanır. Bu programa göre fırkalılar, çarşamba günü saat 8.30’da, 14 otobüsle Menemen’e hareket edecektir.
İzmir’in Kız ve Erkek Liseleri, Muallim Mektepleri, muallimleri ve izcileri ile gruplar oluşturulmuş, Askeri ve Halkavi Bandoları Milli Marşlar çalmışlardır. C.H.F. Genel Sekreteri Recep Peker ile Kütahya Mebusu Naşit Hakkı, Muş Mebusu Hasan Reşit ve İstanbul Fırka teşkilatından İsmet Halim Oğuz Hanımefendi ve Galip Bey, Cumhuriyet Gazetesi yazarlarından Meki Salt, Vali Kazım Dirik, Fırka Reisi Avni Doğan, Müstahkem Mevki Kumandanı Vekili Rasim Bey, Vilayet Belediye Reisi Behçet Uz otomobillerle Menemen’e geldi. Bu heyetlerden önce Manisa heyeti Menemen’e varmıştır. Menemenlilerin yanında, çevre ilçelerden gelen halkın da katılımı ile merasim heyeti tamamlanmış ve Yıldıztepe’ye doğru yürüyüş başlamıştır. Yıldıztepe’ye gelindiğinde abide üzerindeki “İnandılar, dövüştüler, öldüler. Bıraktıkları emanetin bekçisiyiz.” Sözü dikkat çekiciydi. Bu yazının altında ise başka bir yazı Kubilay, Hasan ve Şevki Beyler’in adları, doğum ve ölüm tarihleri vardı.
Yıldıztepe’de ayak basılmamış bir karış yer kalmamıştı. Sağnak halindeki yağmur’un şiddetine rağmen, onbinlerce insan derin bir saygı ve sevgi ile bu büyük günün heyecanını yaşıyordu. Abidenin etrafı kordelalarla çevrilmişti. Askeri bandonun çaldığı İstiklal Marşı ile tören başlamıştır.
Cumhuriyet ordusu, geçirdiğimiz günlerde dış düşmanlara ve içte ayaklanan mürteci asilere karşı benzersiz yiğitlik, cesaret, kahramanlık ve şeref imtihanları vermiştir.