İzmir Valisi Süleyman Elban’ın orman yangınlarının elektrik hatlarında çıktığını söylemesi üzerine kentteki elektrik dağıtımını üstlenen Gediz Elektir A.Ş.'ye tepkiler artıyor. Halkevleri'nin "İzmir yanıyor. Sorumlusu saray iktidarı, özelleştirilen ve bakım-onarım çalışmaları yapmayan Gediz Elektrik" çağrısıyla GDZ Genel Müdürlüğü önünde toplanan Yaşam Hakları Savunucuları, STK’ler, öğrenci grupları ve siyasi partililer, elektrik dağıtımının kamulaştırması gerektiğine dikkat çekti. Yaşananlar üzerinden iktidarın eleştirildiği eylemde, “Ormanlar yanarken toma nerede?”, “Kadınlar ölürken polis nerede?” sloganları atıldı. Yangınlar sırasında 3 kişi hayatını kaybederken yüzlerce canlıyla birlikte ağaçlar da yanarak can verdiği ifade edilen basın açıklamasında Halkevleri İzmir Şubesi Başkanı Cezmi Tomrukçu “29 Haziran’da Seferihisar’da başlayan ve Çeşme, Kısık, Menemen, Ödemiş ile devam eden yangınlarda 3 kişi hayatını kaybetti, yüzlerce canlı yandı. Hatay’da ise daha depremin yıkıntıları devam ederken ‘merkezi yönetimle yerel yönetim anlaşamazsa böyle olur’ diyen saray iktidarı tarafından kendi kaderine terk edilen kent yangında da yalnız bırakıldı. Ödemiş ve Seferihisar’da onlarca ev yanarak küle döndü. Ödemiş’in Tosuncuk Köyü komple yok oldu. Çeşme, Ödemiş ve Seferihisar'da büyük çaplı hasar meydana geldi. Toplamda 19.000 hektara yakın alan etkilenmiş, yüzlerce ev zarar gördü” dedi.
50 BİNDEN FAZLA KİŞİ TAHLİYE EDİLDİ
Tomrukçu, konuşmasına şöyle devam etti: “Seferihisar’ın Orhanlı, Payamlı, Ürkmez ve Doğanköy mahallelerini etkilemiş, yerleşim yerlerine sıçrayan yangınlar evlerin yanmasına ve 50 binden fazla kişinin tahliyesine neden olmuştur. Menderes’te Yeniköy ve Kuyucak mahallelerinde yangınlar etkili olmuş, yerleşim yerlerine ulaşan alevler ciddi hasara yol açmıştır. Gaziemir’de yangınlar bir çöp depolama alanından başlayarak ormanlık alanlara sıçramış ve Otokent sanayi bölgesini tehdit etmiştir. İzmir Adnan Menderes Havalimanı, yangınlar nedeniyle geçici olarak kapanmıştır. Çeşme’de ise 2 Temmuz 2025'te başlayan ve elektrik hatlarından çıkan yangın, 10 bin 500 hektar alanı yok etmiş ve üç mahallenin tahliyesine neden olmuştur. Ödemiş hasarın en büyük olduğu bölge olup Yangınlar Karadoğan, Suçıktı, Tosunlar, Üzümlü, Şirinköy, Sekiköy, Işık ve Yeniköy mahallelerini sarmış, iki orman genel müdürlüğü çalışanı ve Suçıktı köyünde yaşayan 81 yaşında olan üç kişinin hayatını kaybetmesine neden olmuştur. 25 Haziran 2025'te Bozköy mevkiinde başlayan yangın, bir çöp depolama alanından ormanlık alana sıçramış ve 175 evin tahliyesine neden olmuştur. Torbalı, Bayındır, Karaburun, Selçuk, Güzelbahçe, Tire, Bornova: Bu bölgelerde de eş zamanlı yangınlar rapor edilmiş, özellikle Torbalı'da Yazıbaşı, Güzelbahçe'de Payamlı ve Bornova'da yangınlar etkili olmuştur. Bundan tam bir yıl önce İzmir depreminin ardından güvenli diye satılan bölgede yangın çıkmış günlerce süren yangın yerleşim yerlerine kadar ilerlemişti.”
ÖZGE CEREN DENİZ VE İNANÇ ÖKTEMAY HATIRLATILDI
Konuşmasının devamında, geçmiş yangınları ve Alsancak’ta elektrik akımına kapılarak hayatını kaybeden İnanç Öktemay ile Özge Ceren Deniz’i hatırlatarak GDZ Elektrik Dağıtım Şirketine tepki gösteren Tomrukçu, şunları kaydetti: “Çeşme ve Ödemiş’te çıkan yangının bakım ve onarım çalışmalarını yapmayan GEDİZ Elektrik Dağıtım Şirketi ‘sorumluluğumuz yoktur’ diyerek kamuoyuna yalan söylese de hem bölgedeki çalışmalarda hem de İzmir Valisi Süleyman Elban yangının elektrik tellerinden çıktığını açıkladı. Geçtiğimiz yıl Diyarbakır’ın Çınar ilçesinde başlayan ve tüm bölgeye yayılan yangında 17 kişi hayatını kaybetmesine neden olan yangınında elektrik kaynaklı olduğu belirlenmişti. 22 Temmuz 2024 yılında her gün yüzlerce İzmirlinin kullandığı Alsancak’ta Özge Ceren Deniz ve İnanç Öktemay defalarca elektrik kaçağı olduğu için bildirimde bulunulan ve hiçbir önlem alınmayan yerde elektrik akımına kapılarak hayatını kaybetti. Ceren’in, İnanç’ın katili Gediz Elekrik; yanan ormanların, evlerin, hayvanların sorumlusu da bizlerden aldığı binlerce lirayı cebine indirip soyguncu faturalarla cebimizdeki üç kuruşa göz dikip hiçbir önlem almayan Gediz Elektriktir.”
“HER AFET BİR FELAKETE DÖNÜŞÜYOR”
Tomrukçu, konuşmasını şöyle noktaladı: “Talan ettikleri doğayı ranta açan Saray’a 13 uçak alıp yangın döneminde yangın söndürme uçaklarını satan saray rejimi de bu yangınların sorumlusudur. Ülkemizde her afet bir felakete dönüşüyor. Kapitalizme açtıkları kentler de ya binaların altında kalarak can veriyoruz ya sel baskınlarıyla ya da yangın ile. Saray’a ait bir uçak ile 7, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın bir yıllık bütçesi ile 273 yangın söndürme uçağı alınabiliyor. Saray’a ait 13 uçak varken ülkenin dört bir yanı yanarken yangın söndürme uçaklarımız satılıyor. Tüm kamusal haklarımıza saldıranlar özelleştirme ile kenti yağmaya ve talana açıyor. Özelleştirilen elektrik dağıtım şirketleri yangına sebep olurken tek bir sorumlu ceza almıyor. Bütün kent yangın bölgeleri için seferber olurken iktidar sorumluluğunu yerine getirmiyor, yerel yönetimler geçmişten ders alıp önlem almıyor. Bizler bu kentin kadınları, işçileri, öğrencileri, emeklileri; yaşamı yeniden var edenleri olarak yaktığınız börtü böceğin, ağacın, hayvanın, katlettiğiniz insanların hesabını sizden soracağız. Elektrik dağıtım şirketleri acil kamulaştırılsın, yanan bölgeler imara açılmadan yeniden ağaçlandırılsın, sorumlular yargılansın!”
ZENGİN: ERDOĞAN BİR JETİNİ SATIP YANGIN SÖNRÜME UÇAĞI ALIR MI?
Tomrukçu’nun ardından konuşan Yaşam Hakları Savunucuları üyesi Melodi Zengin ise şunları söyledi: “Geçen sene çıkan ödemiş yangınında da bu sene yangında da alanlaraydık. Yangın süresince en çok kurtarılan hayvanların belediyeye bırakılmamalıdır istedik. Bu barınaklar, hayvanların hastalıktan kırıldığı yerler. Biz de yangından kurtardığını hayvanları buraya götürmek istemedik. Yangın alanında kirpikler tehlike anında kapanırlar, kaplumbağalar kabuklarının altına girer kaçamaz. Büyükbaşlar ve küçükbaşların Yangın yerleşim yerlerine ulaşmadan önce sürülmesi gerekir. Biz yangın alanında yalvardık şu hayvanların asırlardan çıkması için. Köpekleri bağlı bırakıp gitmişler. Yönlendirilmeyen hayvanların çoğu ateşe koştu. Bu süreç öngörülebilirdi. Ne bir önlem alındı ne bir hazırlık yapıldı. Devletin hayvan arama kurtarma ekibi bile yoktu. Bölgede bir felaket yaşadık ve bu felaketler devam ediyor. Çünkü insana doğaya hayvana düşman olan bir iktidarla karşı karşıyayız. Erdoğan bir jetini satıp yangın söndürme uçağı satın alır mı? Sanmıyorum.”