Araba sevdasının sera gazı etkisi
Küresel ısınmanın zararlarını bilse Recaizade Mahmut Ekrem’in 1898’de yayımlanan romanındaki Bihruz Bey bile belki araba sevdasından vazgeçerdi. Ancak günümüzde hem bireysel hem de kitlesel zararlarına karşın insanlar arabayı bırakıp farklı ulaşım seçeneklerine yönelmiyor.
Yaşamımızı kolaylaştırması gereken arabaların sayısındaki denetimsiz artış rahatlığın yerine bıkkınlığı, yorgunluğu, gerginliği ve sağlık sorunlarını beraberinde getiriyor. Türkiye’de ne yazık ki “Arabamla trafiğe çıkmayı daha çok tercih ediyorum” diyenlerin sayısı hatırı sayılır ölçüde fazla. Nedenlerine gelecek olursam “Sınıflar ötesi bir durumu kapsıyor” diyebilirim. Mülkiyet, kişisel alan gereksinimi, güç göstergesi, güvende hissetme gibi nice nedenle, kişisel araç sevdalısı çok. Açıkçası bazı acil durumlar dışında arabalarınıza o kadar gereksiniminiz yok. Büyük kentlerden birinde yaşıyorsanız toplu ulaşımın geniş ağı hem zamandan hem paradan hem de sağlığınızdan yana kazançlı olmanızı sağlar. Tabii bir de küresel ısınmayı düşününce sera gazı salınımı miktarını düşürmesiyle eylemlerinizdeki minik bir değişikliğin nasıl da bütünsel etkileri olduğunu gözlemleyebilirsiniz. TÜİK verilerine göre, 2020 yılı toplam sera gazı emisyonu bir önceki yıla göre yüzde 3.1 artarak 523.9 milyon ton CO2 eşdeğeri olarak hesaplandı. Kişi başı toplam sera gazı emisyonu 1990 yılında 4 ton CO2 eşdeğeri 2019 yılında 6.2 ton CO2 eşdeğeri ve 2020 yılında 6.3 ton CO2 eşdeğeri oldu.
PARİS’TE YÜZDE 45 AZALMA
Geçenlerde rastladığım bir makale düşündürücü. Les Cahiers Scientifiques du Transport dergisinde yayımlanan söz konusu makaleye göre, Paris’te araba yolculuklarının oranı 1990 yılından bu yana yaklaşık yüzde 45 azalırken toplu taşıma oranları yüzde 30 arttı. Bisiklet ise kent ulaşımında 10 kat daha fazla kullanılıyor. Kendi yaşadığım kenti düşününce trafikten şikâyetçi olan onca insan var. Öte yandan alternatif ulaşım yöntemlerini tercih etme söz konusu olunca büyük bir kısmı pek de gönüllü değil. Toplu ulaşım, bisikletle ulaşım veya yürümek yerine evlerinin önüne veya otoparklara park ettikleri arabalarından vazgeçemiyorlar. Sosyoekonomisi ve sosyokültürel sınıfı ne olursa olsun “Tüm trafik çilesine karşın yine de ben kişisel arabamla yola çıkarım” diyenler Recaizade Mahmut Ekrem’in 1898’de yayımlanan Araba Sevdası romanındaki Bihruz Bey karakterini andırıyor.
HAVA KİRLİLİĞİ VE ANKSİYETE
117 ülkenin yer aldığı 2021 Dünya Hava Kirliliği raporunda ülkemiz 46. sırada yer alıyor. Egzoz dumanları, araçların yaydığı ısı ve gürültü, sıkışan trafikte saatlerce beklemek, değiştirilemez bir durum değil! Hem bireysel sağlığımızı hem de dünyamızı düşünüyorsak farklı ulaşım yöntemlerine yönelmek doğru bir eylem. İstanbul trafiğinde sıkışıp kalan ve kornaya bastığında yolun açılacağını sanıp tekrar tekrar kornaya basanlara çok kez şahit oldum. Kişisel araçlarının içinde yaşadıkları anksiyete patlamaları sonucu hem kendilerini hem de diğer insanları olumsuz etkileyen bu kişileri çoğunuz görmüştür. Yaşamınızdaki gerginlik seviyesini düşüren yürüyüş ve bisiklet gibi ulaşım yöntemleriyle daha stressiz bir hayat sizi bekliyor. Bu nedenle seçimlerinizi yaparken bir şeyleri kanıtlamak ve gücünüzü usturupsuz bir biçimde göstermek yerine sizi dingin, huzurlu ve yaratıcı hissettirecek eylemleri deneyimleyin.
En Çok Okunan Haberler
- Son anket: AKP eridi, fark kapanıyor
- Adliyede silahlı saldırı: Ölü ve yaralılar var!
- Serdar Ortaç: 'Ölmek istiyorum'
- Köfteci Yusuf'tan gıda skandalı sonrası yeni hamle
- NATO Genel Sekreteri'nden tedirgin eden açıklama
- İBB'den 'Pınar Aydınlar' açıklaması: Tasvip etmiyoruz
- İmamoğlu'ndan 'Suriyeliler' açıklaması
- Petlas Yönetim Kurulu Üyesi Özcan, uçakta olay çıkardı
- '100 yılda bir görülebilecek akımın başlangıcındayız'
- Edirne'de korkunç kaza