Ben babamı araç durmadan aracın kapısını açan bir minibüs şoförü yüzünden kaybettim. Buna rağmen toplu taşımayı severim. Sadece babamın düşüp başını vurmasına sebep olan o minibüs hattını bir daha kullanamadım. Ama bu yaşıma kadar İstanbul’da ulaşım için neredeyse hep toplu taşıma kullandım ve bundan da gayet mutluydum. Vapur gibisi var mı be! Bir insanın işine, okuluna vapurla gidebilmesi ne büyük nimet... Hele kimi sabahlar yanında yunuslar yüzerken... Bir de anne-kartım vardı benim. Ekrem başkanın annelere yaptığı en büyük güzelliklerden... Çocuğu dört yaşına gelene kadar annelere İstanbul’da ulaşımı ücretsiz kılan bir kart bu. “Sosyal devlet nedir” sorusunun cevabı gibi adeta. Sosyal devlet olmasa da sosyal-belediye diyelim, peki. İBB’nin kreşleri gibi, anne-bebek destek paketleri gibi ne güzel düşünülmüş bir proje. Önce pandemi sonra da şehir dışına taşınma durumu yüzünden ben anne-kartımı pek kullanamadım ama kullanan insanları düşünmek beni çok mutlu ediyor. Artık küçük bir sahil kasabasına taşındığımız ve toplu taşıma imkânlarımız çok kısıtlı olduğu için araba kullanmaya mecburuz, hele bir de küçük çocuk da olunca...
Uzay doğduğundan beri arabanın arkasında, onun yanında oturuyordum. Eşim “Artık yeter, öne gel” diyordu. Ama belki de Uzay’ı bahane ediyordum arkada kalmak için. Çünkü ben arka koltukları severdim. Arcade Fire’ın şarkı sözünde de geçtiği gibi: “Arka koltuktaki huzuru seviyorum. Araba kullanmak zorunda değilim, konuşmak zorunda değilim. Etrafı izleyebilir ve uyuyabilirim.” Bunlardan da öte arka koltuktaysan genellikle nereye gideceğini bilmezsin ve daha da güzeli bunu önemsemezsin. Tek bildiğin gidiş halinde olduğundur. Önde annen ve baban vardır, onlar senin için planları yapmıştır. Ya da biraz daha büyüdüysen ablan ve arkadaşı... Sen sadece gidersin ve yeni bir yer görürsün. Bazen de sadece eve dönersin, en güzeli. Hele misafirlik dönüşü arka koltukta uyuyakaldıysan... Şeker gibi bir tadı vardır o uykunun, kucakta yatağa taşınırken damağında hissedersin. Boşuna “şekerleme” dememişler ya kısa uykulara?
Arka koltuk demek henüz sorumlulukların küçük demek... (Tabii patron veya “önemli biri” değilsen. Ben hiç “önemli biri” olmadığım ve olmayacağım için bu duyguyu hiç bilmeyeceğim.) Ve bu yüzden kafanı azıcık şey gereksiz yere meşgul ediyor demek. Ben ilk “yaşama sevincimi” arka koltuktayken hissetmiştim. On bir, on iki yaşlarımdaydım sanırım. Annem, babam ve ben hafta sonunu geçirmek üzere yakındaki yazlığımıza gidiyorduk. Ablam yaz okulunda olmalıydı. Cuma akşamıydı. O zamanlar cuma akşamları çok trafik olmazdı. Akıp giderdin gideceğin yere. Arabanın arka koltuğundaydım. Annemle babam aralarında bir şeyler konuşuyorlardı. Ben sadece camdan dışarı bakıyordum. Düşünüyorumdur elbet bir şeyler... Körfez’in burnunu dönmüştük ki batmakta olan güneşle göz göze geldik. Durdum kaldım. Evet, araba gidiyordu ama ben durdum kaldım. Güneş beni umursamadan yoluna devam etti tabii ve dünya da. İlk defa gördüğüm bir günbatımı değildi, evet güzeldi ama çok da muhteşem bir manzara değildi. Ama birden orada olduğumu, konumumu, doğanın bir parçası olduğumu, tüm bu akıp giden düzenin nasıl büyüyüp de içime dolduğunu hissettim. Gözlerim doldu. O hissettiğimin yaşama sevinci olduğunu o an anlamıştım. Hafızam kötüdür. Ama o saniyeleri unutmadım. Zaten hatırlamanın katalizörü duygulardır. Bu yaşama sevinciydi. Dolu dolu yaşama sevinci... Ama artık arka koltukta dahi olsam öylece dalıp gidemiyorum. Kadın cinayetleriyle, çocuk cinayetleriyle, yangınıyla, yenidoğan çetesiyle, denize girdi diye hapsedilen köpekleriyle, kazlarıyla, adaletsizlikleriyle, çalınan sınav sorularıyla, aç uyuyan çocuklarıyla ve daha nice endişe verici yanıyla memleketi düşünmekten o huzurlu yolculuğu arka koltukta dahi yapamaz oldum. Arkada olmak güzeldi, çok güzeldi. Ama artık büyüdüm. Babamın koltuğu boşaldı, annemse araba kullanırken tam bir çılgın. Bu nedenle ben de direksiyona geçmek zorunda hissettim kendimi. Çünkü öndeyken gideceğin yeri bilirsin, yolunu seçersin. Yolunu seçebilmek kimi zaman zor olsa da çok değerlidir. Dilerim çocuklarımız arka koltukta huzurla ve güvenle etrafı izler.