Atatürk neden başöğretmendir?

Atatürk neden başöğretmendir?

16.11.2025 11:23:00
Güncellenme:
Ayşe Acar
Takip Et:
Atatürk neden başöğretmendir?

“Başöğretmen Atatürk” demek kolay ancak bu sıfatın ulu öndere atfedilmesinin nedenini düşünmek lazım. Atatürk başöğretmendir, öğrencileri ise Cumhuriyet okulunda yetişen ve kendi haklarına sahip çıkan yurttaşlardır.

Herbert Melzig, 1937-1947 yılları arasında Türkiye’de yaşamış, Atatürk’ü bizzat tanımış Alman bir tarihçidir. Yeni kurulan Türkiye Cumhuriyeti ve onun kurucu öznesi Mustafa Kemal Atatürk üzerine yazdığı “Kemal Atatürk” isimli eserinde şöyle diyor:

“Kemal Atatürk ile binlerce yılın derinliklerinden kahraman bir ruh doğmuş, aydınlığa yükselmiştir. O, yeryüzünün bu bölgesindeki, başkalarına kul olmuş uluslara özgürlüğe giden yolu göstermiştir. O insan artık Nil’in kıyılarından Çin ülkesinin akarsularına kadar toplumlar için bir efsanedir. Şimdi o kendi insanlarının ortasında durmuş çevresine ışıklar saçıyor.” (*)

Melzig’in son derece önemli bir tespiti vardır: “Büyük Yunan filozofu Platon'un bir hayali vardı. Krallar filozof olsa ve filozoflar kralların tahtına otursa. Bu dilek 2 bin yıllık tarihte gerçekleşmedi ama 20. yüzyılda ilk defa Atatürk'ün şahsında Platon'un tam istediği gibi gerçekleştiğini görmekteyiz.”

SİYASETTE FELSEFENİN ÖNEMİ

Platon, toplumda adaletin gerçekleşmesi için siyaset edenlerin öncelikli olarak felsefi anlayışa erişmiş olmasını şart koşar. Felsefi anlayış yönetici kişinin adalet, eşitlik, sanat, onur, değer, hak gibi kavramları kavramasına neden olan şeydir. Bu kavramların zorunluluğunu idrak edemeyen bir bilincin toplumda ayrımlara, karmaşaya ve gerilemeye neden olacağı dikkate sunulur. Eğer gerçek bir cumhuriyetten söz edilecekse o cumhuriyetin yöneticilerinin filozof olması gerekmektedir. 

Felsefi anlayışa sahip olmayan bir toplumda filozof olmak kolay olmasa gerek. Onlar adına onlar için düşünmek, onlar için ıstırap çekmek… Melzig şöyle diyor: “Gazi Mustafa Kemal, Türk insanından çok kurban talep etmiştir. Fakat Türklerin tarihinde milletin hiçbir çocuğu onun gibi kardeşleri uğruna sonsuz ıstıraplar çekmemiştir.”

Nedir Atatürk’ün ıstırabının kaynağı? Melzig’e göre bu kaynak, Türkleri padişahın okulundan cumhuriyet okuluna sevk etmeye çalışırken yaşadığı sıkıntılardır. Padişah okulunda yüzyıllar boyu tebaa olarak görülen, özgürlüğün ne anlama geldiğine ilişkin hiçbir fikri olmayan ve her açıdan ihmal edilen Türkler her ne kadar öğrenmeye hevesli olsa da ahlak edindikleri kölelik eğiliminden azat olmaları kolay olmayacaktır. 

1800’lerde Almanya sorunu üzerine düşünen Hegel, kendi toplumunun özgürlüğe yönelik bir fikri olmadığını ve halkın alışkanlıklarına sinen memleket yaşantısının yapısına sıkı sıkı bağlı olduğunu söyler ve umutsuzluğa düşer. “Tek olasılık var” der: Bir Theseus’un ortaya çıkıp Cumhuriyeti kurması… 

Peki Thesues ne yapmalıdır? Almanlara göre yapılacak şey “bildung” faaliyetidir. Bildung, insanın kendini biçimlendirmesini gerektiren bir tür eğitim ve kültür kavramıdır. Bildung, bir öz etkinliktir. Kendi kendini geliştirmeyi ve kendi kendine yönelim becerisini talep eder. Bildung faaliyetinin amacı eğitimli, kültürlü ve aynı zamanda aydınlanmış insanlar yetiştirmektir. 

Melzig, “Atatürk bir cumhuriyet okulu kurmuştur ve bu okulun başöğretmenidir” diyor ve ekliyor: “Atatürk’ün tek isteği ‘cumhuriyet okulu’na gidenlerin yetişkin vatandaş olmalarıdır.”

Atatürk, ıstırap çeken dünyada barış ve esenliği yeniden kurmak ve insanlığın yalnız maddi değil, manevi gelişmesini sağlamak isteyen bir başöğretmendir. 

Kurulduğu günden beri her itiraza her kötü koşula karşın cumhuriyet okulu faaliyet göstermeye devam etmekte ve her yıl yeni öğrenciler bu okula kaydolmaktadır. Okulun başöğretmeni hâlâ Mustafa Kemal Atatürk’tür.

* Herbert Melzig, Kemal Atatürk. Çevirmen: Ahmet Arpad, Alfa Yayınları.