‘Ben Yunan’ım’ diyen Türk
Aziz Nuri “Türklere” karşı mücadelesini kendi ağızından ballandıra ballandıra anlatıyor.
Hürriyet ve İtilaf, mütareke dönemine damga vuran partidir. Damgası ihanet yuvası olmasındadır. Kimler yoktur ki içinde, Damat Ferit’inden Mustafa Sabri’ye pek çok bilindik isim. Anadolu’ya gönderilmiş parti mensupları ise çok bilinmez. Bugün onlardan birini tanıtacağım. Onu, bu sayfaya taşıyan özelliği ihaneti değil, nasıl ihanet ettiğini ballandıra ballandıra Yunan kralına anlatmasıdır.
Yeşili Nuri Molla Bey’in oğlu Yeşilizade Aziz Nuri: Meşrutiyet karşıtı. İttihat ve Terakki’den hiç haz etmemiş kendisi. Mahmut Şevket Paşa öldürülünce Sinop’a sürgün edilse de kaçmış, 1913’te Mısır’a yerleşmiş, İngilizci olmuş. Öncesi var mı bilmiyoruz ama Dünya Savaşı’nda Kahire’de onlar için çalıştığını belgeleyebiliyoruz. Mondros Mütarekesi imzalanınca da soluğu İstanbul’da İngiliz karargahında almış ve onlar ne derse onu yapmış.
Aziz Nuri, 1919 yılı başlarında Bursa’da görevlendirilir. Hürriyet ve İtilaf Partisi’nin başkanlığını üstlenir. Parti teşkilatını köylere, kasabalara yayar. Dile kolay 72 kulüp açılır. Sloganı “Yeşil Bursa’ya adalet getireceğiz” olur. Ama onun adaletten kastı Yunanlardır. Bursa’nın Yunanlarca işgalini ister. Kentte en büyük destekçisi Ferâizci Hacı Hamdi’dir ki bu din adamı Yunanlar Bursa’yı işgal edince İslam kızlarının Yunanlılarla izdivacında dince bir engel olmadığına yönelik fetva verecektir (Renin, 3 Kasım 1922).
Aziz Nuri, Yunan kenti işgal etsin diye çabalarken ve Anzavur’un ikinci ayaklanması da Karacabey’e kadar uzanırken Mustafa Kemal Paşa önlem alır. Mart 1920’de Aziz Nuri tutuklanır. İngilizler devreye girse de kurtaramaz, Milliciler onu Uşak’ta askeri mahkemede yargılar. Yunanlarla düzenli olarak haberleştiği belgelendiği için idam cezası alır ve Ankara’ya götürülmek üzere yola çıkarılır. Ne var ki görevli onbaşı onu kaçırır. O yargılanırken Yunanların Haziran 1920 taarruzu çoktan başlamış, 8 Temmuz günü Bursa düşmüştür. Aziz Nuri de yeniden kente gelir. Yunanlar onu İslam Göçmenleri Yardım Kurulu başkanlığına atar, o da bu sıfatla halktan para toplamaya başlar. Çekirge’deki köşküne yerleşir, kentte Mücadehe ve İntibah adlı iki de gazete çıkarır. Halkı Kuva-yı Milliye ile değil kendileriyle birlik olmaya çağırır. Yunanların takdirini kazanır ve Aziz Nuri, Yunan İşgal Kuvvetleri Bursa vali vekilliği görevine atanır.
ASİMİLASYONA DESTEK
Bursa işgalden kurtuluncaya kadar bu görevde kalır. Yunan hezimete uğrayınca İngilizlere sığınır, Yunanistan’a gider. Yunan Kralı II. Georgios Kifisia’da kendisine bir ev verir. 1924 yılına kadar refah içinde yaşar. O yıl ülkede Cumhuriyet ilan edilip kral tahttan indirilince ve eski dostları onu gammazlayınca tutuklanır. İki yıla yakın sürer tutukluluk. Yunan istihbaratı onu kullanmak için serbest bırakır, Gümilcine’de bin drahmi maaş bağlayarak görevlendirir. Görevi Adalet adında bir gazete çıkarmaktır. O da layıkıyla yerine getirir bu görevi. Yunanistan’ın Batı Trakya Türklerine karşı uyguladığı asimilasyon ve taciz politikasına destek verir. Türklerden de destek bulacağını sanır ve 1928 yılında Batı Trakya’dan milletvekili adaylığını koyar. Seçilemez. Din kartına sığınır, Hilafet-i İslâmiye ve Saltanat-ı Osmaniye Muhafaza-i Hukuk Cemiyeti’ni kurar. Yeni propagandası Kemalist Türkiye’yi yok etmektir. Hanedan üyelerinin, eski yol arkadaşlarının desteğini ister. Hatta firari Vehip Paşa’dan İngiliz ve İtalyanlarla ilişkiye geçerek yardım sağlamasını rica eder. Ama destekçi bulamaz. Çünkü Türkiye güçlüdür, saygındır. Üstelik Türk-Yunan ilişkileri dostlukla perçinlenmiş, Türkiye’nin isteği kabul edilmiştir. Onun gibiler Yunanistan’dan çıkarılacaktır. Aziz Nuri direnir. “Ben 1922’de Yunan vatandaşı oldum benim çıkaramazsınız” dese de sonuç alamaz. 1930 yılında Mısır’a gider. İngiliz Gizli Servisi ile bağlantısını yeniler, başta Kahire olmak üzere Ortadoğu’da ne kadar Kemalist Türkiye karşıtı varsa hayallerini gerçekleştirmek için çabalar. Tarikat-ı Salahiye’nin tek kişilik Ortadoğu şubesi gibi çalışır. 1935’te Yunanistan’da rejim değişir. II. Georgios yeniden tahtına oturur. Aziz Nuri koşa koşa Yunanistan’a döner, 22 Kasım 1935’te krala çektiği telgrafla tahta çıkışını tebrik eder. Kral’dan “Yunan Muhtariyeti Bursa Eski Genel Valisi Abdülaziz Nuri Paşa’ya kalben teşekkürler” yanıtını alır. Sarayda birkaç kez ağırlanır. Yunanlara nasıl hizmet ettiğini de Kral’a yazdığı bir mektupla bildirir. 13 Kasım 1937 tarihli bu mektuba göre Aziz Nuri bakın Yunan için nasıl çalışmış?
YUNANA HİZMET
Yunan 3. Ordusu’na bağlı olarak çalışmış. Yunan ordusuna Eskişehir’i hangi yoldan kolayca işgal edebileceklerini göstermiş. Sakarya Savaşı sürerken General Vlahopoulas ile görüşerek Kemalistlerin içine 10 adamını sokmuş, bilgi almış. Adamlarından dördü açığa çıkıp idam edilince ailelerine 600 altın vermiş.
Mustafa Kemal, Yunanların Türk halkına zulüm yaptığına, camilerin Türk ölüleriyle doldurulduktan sonra yakıldığına dikkati çekerek Avrupa devletlerini uyardığında İstanbul’a gelen Askeri Tahkik Komisyonu’nu bilgilendirmiş. “Ankara’daki Selanik dönmelerinin iddiaları yalandır” demiş.
Bursa’da mitingler düzenlemiş. Türk halkının Yunan hükümetinin idaresinden memnun olduklarını, dinen halifeye bağlı olmak koşuluyla Yunan hükümetinin idaresi altında bir özerklik istediklerini Yunan ve Avrupa gazetelerinde yayınlatmış. Dumlupınar hadisesinin (yani 30 Ağustos zaferinin) ardından yine bilgi toplamak üzere savaş bölgesine güvendiği adamlarıyla birlikte oğlu Kamil’i de göndererek değerli bilgiler elde etmiş.
“Ani felaket hakkında her taraftan gelen fena haberlerle” manevi kuvveti sarsılmış, 8 Eylül’de Tekirdağ’a gitmek üzere Bursa’dan ayrılmış, yollarda Yunan askerlerinden birçok ölü ve yaralıya rastlamış. Çok üzüldüğü gibi Kemalistlerin vahşetlerinden mahcup olmuş. Yolda Albay Ziras ile karşılaşmış. Yaralıları taşımak için araç olmadığını öğrenince Ziras’a dönerek; ‘Biz yaya gidebiliriz. Bu biçarelerin ölümleriyle düşmanlarımızın (yani Kemalistlerin) gülmelerine meydan vermemeliyiz’, demiş. Ziras da araba ve atları Yunan ordusu adına satın aldığını, parasını sonra ödeyeceğini bildiren bir pusula yazıp vermiş ve alnından öpmüş.
Aziz Nuri II. Dünya Savaşı’nda Yunanistan işgal edilince Türk vatandaşı olduğunu hatırlar. Türkiye Cumhuriyeti kin gütmez, 17 Eylül 1941 günü Türk pasaportunu verir. Ama o gelemez, yolculuk hazırlığı yaparken ölür. Sanırım takdiri ilahi de budur.
En Çok Okunan Haberler
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Emekliye iyi haber yok!
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu
- 'Kayyuma değil, halka bütçe'
- Arda Güler'in 2 asisti Madrid'e yetmedi