Bir virgül uğruna

Bizim kuşağımız toplumda yüksek bir dil bilincinin oluşması için akademisyenlerin, yazarların, gazetecilerin, düşünce insanlarının özel çaba harcadığı, dil tartışmaları yürüttüğü bir dönemi yaşadı.

Bir virgül uğruna
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 27.11.2021 - 11:53

Dil yanlışlarına, bozuk ve özensiz dil kullanımlarına dikkat çeken yazılar yazıyorum bazen. Hiçbir yararı olmuyor, olmuyor ama zararı var mı acaba diye de düşünmüyor değilim çünkü özensizlikler azalacağına çoğalıyor. Böyle de olsa galiba ben dile dikkat çekmekten vaz geçmeyeceğim.

Bir tespihin ipi kopsa ne olur? Taneleri darmadağın olur. Pekiyi, ne yaparsınız? Hemen taneleri toplarsınız, yeniden ipe dizmek üzere. Benim yapmaya çalıştığım şey onun gibi bir iş diyelim.

***

Bizim kuşağımız toplumda yüksek bir dil bilincinin oluşması için akademisyenlerin, yazarların, gazetecilerin, düşünce insanlarının özel çaba harcadığı, dil tartışmaları yürüttüğü bir dönemi yaşadı. Hangi durumda “çelişki” sözcüğü kullanılır, hangi durumda “çatışkı” denir, hangi durumda “karşıtlık” denir? Bunlar tartışılır aralarındaki anlam farkları, sınırlar belirginleştirilmeye çalışılırdı. Öyle ya, birbirimizi doğru anlamak istiyorsak, öncelikle sözcüklerin içerikleri konusunda “uzlaşımlara” ulaşmalıydık. Eğitimli insanların başvuru kaynakları arasında sözlükler bir zamanlar önemli yer tutardı, uzlaşımlara dikkat etmek kaygısıyla.

Her neyse, şimdiki durumda tespihin ipi koptu, taneler dağıldı ama bir ülkede ekonominin ipi koptuysa, yargının ipi koptuysa, eğitimin ipi koptuysa, kamu düzeninin ipi koptuysa, emin olun, dilin de ipi kopuyor.

İnsanlar bunu hep bilmiş olsalar gerekir ki insanlık tarihi boyunca dili koruma, dilde oluşmuş uzlaşımlara dikkat çekme çabaları hep oldu, örneklerine rastlıyoruz. Ben de kendime, Herkül Millas ile Özdemir İnce’nin ortak çevirisi olan ve Sia Yayınlarından çıkan Konstantin Kavafis - Bütün Şiirleri adlı kitabı okurken bir suç ortağı buldum. Kitaba alınmış bir yazı var, İskenderiyeli şair Konstantinos Kavafis Sular İdaresi’nde çalışırken onu tanımış olan bir iş arkadaşı Kavafis’i anlatıyor o yazıda:

Kavafis’in Sular İdaresi’ndeki görevi tam olarak neydi, ondan söz etmiyor iş arkadaşı ama Sular İdaresi’ne gelen yazılara verilen yanıtları Kavafis’in denetlediğini söylüyor. Hatta İngiliz patronlarının İngilizce yazdıkları metinlerde bile yanlış buluyormuş. Şu sözcüğü yanlış kullanmışsınız, efendim, falan gibi uyarılarda bulunuyormuş.

***

Kavafis’i anlatan arkadaşı şöyle devam ediyor: “Düzeltme işinde çok titizdi, noktalama konusunda işi ukalalığa vardıracak kadar dikkatli davranırdı. Kendi odası vardı. İncelemesi için bir yazı götürdüğümüzde, eline kalem alıp düzeltmez, incelediği yazıyı yazan kişiye bir pusula gönderirdi: ‘Beni görmeniz ricasıyla, bana telefon etmeniz ricasıyla’ falan gibi.”

Çağrılan kişi gelirmiş, Kavafis ona bir virgülün eksik olduğunu bildirirmiş. Adam yazılı belgeyi alır odasına götürür, virgülü ekler sonra gelip Kavafis’e teslim edermiş.

***

Bir tek virgül alt tarafı: Metni denetlenen kişiye “törensel” bir şekilde bir pusula gönderilip o kişi çağrılıyor, kendisine bir virgülün eksik olduğu bildiriliyor. O da hemen oracıkta virgülü eklemiyor, yazılı belgeyi alıp odasına götürüyor, o virgülü ekliyor, belgeyi geri getiriyor. “Ne olmuş yani bir virgülü koymamışsam, bu kadar tantanaya ne gerek var?” diyemiyor. Derse, o “keyfilik” olur, keyfi sözcüğünün anlamı da “gerçeğe, akla, yol yönteme uymayan”dır. Bizler keyfiliğin sonuçlarının somut olarak ne olduğunu ülkece çok iyi biliyoruz, gördük. 

***

Ekonominin, eğitimin, hukukun, kamu düzeninin ipinin kopmasının kötü yönetimle ilişkisinin bulunduğunu çok iyi biliyoruz ama dilin ipinin kopmasının da hepsiyle ilişkisi bulunduğunu bilmeliyiz. Keyfilik yaratıcılık değildir, zekâ gerektirmez.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler