Bin yıllık bilmece… Ülker İnce’nin yazısı…
Endülüslü İslam Filozofu İbn Tufeyl’in (1105-1185), Mehmet Hakkı Suçin’in Arapçadan çevirdiği Hayy bin Yakzan (Çeviren: Mehmet Hakkı Suçin / Kapı Yayınları) adlı kitabı neredeyse bin yıl önce yazılmış bir kitaptır.
Kitapta Ekvator altı olarak anılan bölgede, Doğu Hint adalarından birinde, ıssız bir adada bir antilopun annelik edip büyüttüğü bir oğlanın, tam anlamıyla bilimsel yöntemle -sistemli bir şekilde yapılan gözlem, deney ve akıl yürütme yoluyla- kendi kendine akli bilgilere ulaşmış Hayy bin Yaksan’ın alegorik öyküsü anlatılmaktadır.
Bu kitabın kesinlikle felsefi bir kitap olduğunu söyler çevirmen Mehmet Hakkı Suçin, “çünkü felsefi bir gerekçeyle yazılmıştır,” der. İbn Tufeyl, Hayy bin Yaksan metnini “zayıf karakterli, bilgisi yetersiz kişilerin ilgi gösterdiği sözde felsefi fikirlere karşı, insanları sorgulama zeminine çekerek yanlışa sapmalarını önlemek” için yazmıştır.
Az gittik uz gittik
Bir zamanlar toplumca yol yürümüşlüğümüz vardır. Biliyoruz, nereye çıkacağını aşağı yukarı bildiğiniz bir yolda yürüyünce yol alındığını, eğitim, okullaşma, yargı, sağlık, tarım, ticaret, sanayileşme, ulaşım, sanat, spor, müzik, yayıncılık, siyaset, bilim, toplumsal örgütlenme gibi alanlarda yol aldığımızı. Ama aldığımız onca yol nereye gitti?