Bir zirve, bir ev, iki arkadaş: Sekiz Dağ
Pastoral, romanvari ve şiirsel bir film mi izlemek istersiniz. “Sekiz Dağ” tam size göre...
“Dünyada sekiz dağ ve sekiz deniz var. Ortada ise büyük bir dağ: Sumeru. Peki kim daha fazla şey öğrenmiş olacak, sekiz dağı ve denizi dolaşan mı, yoksa Sumeru Dağı’nın zirvesine ulaşan mı?”
Budizm inancında kutsal dağ kültüyle özdeşleşen Sumeru’nun evrenin merkezi ve bütün dağların kaynağı olduğuna inanılıyor. Fakat İtalyan yazar Paolo Cognetti’nin kitabından uyarlanan “Sekiz Dağ” (Le Otto Montagne) için Sumeru yalnızca filmin ana karakterlerinden Pietro’nun (Lupo Barbiero) sekiz dağı gezerek ulaşmaya çalıştığı veya Bruno’nun (Cristiano Sassella) deyimiyle çoktan o doruk noktasına eriştiği zirveyi simgelemiyor aynı zamanda iki karakterin farklılıklarının ana simgesine dönüşüyor. İtalyan Alpleri’nde bir yaz mevsiminde başlayan bir arkadaşlığı anlatan “Sekiz Dağ”, bizleri Bruno ve Pietro’yla birlikte buruk, bilge ve telaşsız yolculuğa çıkarıyor.
80’li yıllarda Torino’dan biraz uzaklaşabilmek ve yaz aylarına geçirmek üzere kurgusal Grana köyüne gelen Pietro ve ailesi, bu köyde yaşayan 12 yaşındaki Bruno’yla tanışıyor. Birbirlerini çok seven ve kısa sürede güçlü bir arkadaşlık bağıyla bağlanan Pietro ve Bruno’nun bu yakınlığını gören Pietro’nun ebeveynleri, Bruno’nun ailesine oğullarını Torino’ya götürmek ve eğitim aldırmak konusunda bir teklifte bulunuyor. Fakat bu öneri arkadaşının “bozulmasını” istemeyen Pietro ile babasının arasındaki ilk çatlağı oluşturduğu gibi Bruno’yu uzaklara götüren ve onları ayrı bırakan Bruno’nun babası yüzünden iki arkadaşın arasındaki ilk yarığı da meydana getiriyor. Bu olayın üzerinden yıllar geçmesine karşın arkadaşıyla ayrı kaldığı için babasını affetmeyen Pietro’yla Bruno’yu yine bir araya getiren ise bir yolla, baba oluyor...
Böylelikle yazlarını geçirdiği, Bruno’yla dağlarında birlikte koştuğu, göllerinde yüzdüğü köye dönen Pietro, hem arkadaşıyla ilişkisini tamir etme hem de babasıyla yüzleşme fırsatı yakalıyor. Bruno’yla inşa etmeye karar verdikleri kulübeyle yıllar önce arkadaşlıklarında açılan gedikleri doldururken bir yandan da uzaktan uzağa iki oğlu haline geldikleri ailenin evin temellerini atıyorlar. Enkaz temizlendikçe Bruno ve Pietro’nun arkadaşlığı onarılıyor, ev büyüdükçe kardeşlikleri sağlamlaşıyor. Görüntü yönetmeni Ruben Impens’in bazen bir pencereden bazen bir kapı eşiğinden bazen küçücük bir camdan veya tavan aralığından attığı bakışlar çocukluklarından itibaren başlamış ve yavaş yavaş, mevsim mevsim büyümüş, güçlenmiş bir arkadaşlığın pastoral betimlemesini sunuyor.
ROMAN GİBİ FİLM
Felix van Groeningen ve Charlotte Vandermeersch’in romana bulanmış üslupları Alplerin eteklerinin, zirvelerinin, patikalarının, vadilerinin, kayalıklarının üzerine sindiği bir arkadaşlığın hüzünlü portresini resmederken yaz ve kış gibi sekiz dağ ile Sumeru gibi farklı iki genç adamın dünyevi hırslar ve ruhani bilgelik arasındaki geçişlerini öyküsünün ayrıntılarına gizliyor. “Sekiz Dağ”da öykü ilerlerken yaz mevsiminde küçük kamaşmalara yol açan bu ayrıntılar filmin sonunda sert bir kış kadar acımasız olabiliyor. Ancak en sonunda Alpler’in “doğası”nı değil ama o doğayı oluşturan ayrıntılardan mürekkep nefes kesici bir manzara karşımıza çıkıyor.
“Sekiz Dağ”, Alpler’in kalbinde doğan, serpilen ve tıpkı Alpler gibi, yüzyıllara meydan okuyacak kadim bir arkadaşlığın tasviri. Zarif, duru ve yürek burkan... “Sekiz Dağ”ı, MUBI Türkiye’de izleyebilirsiniz.
PUANIM: 8.5/10
En Çok Okunan Haberler
- Suriye'yi nasıl terk ettiğinin ayrıntıları ortaya çıktı!
- Nevşin Mengü hakkında karar
- Petlas'tan o yönetici hakkında açıklama
- Colani'den İsrail hakkında ilk açıklama
- 3 zincir market şubesi mühürlendi
- Eski futbolcu yeni cumhurbaşkanı oldu
- Fidan'dan 'Suriye Kürtleri' ve 'İsrail' açıklaması
- Geri dönüş gerçekten 'akın akın' mı?
- MHP'den 'asgari ücret' önerisi
- AKP’nin tabutu CHP sıralarına kondu