Sırf bireyin değil çevresinin ve yakınlarının yaşam koşullarını tamamen etkileyen bir psikolojik tanı bipolar bozukluk. Doğan Kitap etiketiyle çıkan “Dalgalandım da Duruldum: Duygudurumu ve Bipolar Bozukluğu Yönetme Rehberi” isimli kitabıyla bu tanıyı inceleyen Prof. Dr. Sibel Çakır, yıllara dayanan klinik deneyiminin sonuçlarını ortaya koyuyor. Çakır ile bipolar bozukluğun bireye ve çevresine etkilerini konuştuk.
– Bipolar bozukluğu kısaca tanımlar mısınız?
Bipolar bozukluk (eski ismiyle manik-depresif hastalık), duygudurumun iki uç arasında dalgalandığı bir bozukluktur. Genç erişkinlikte başlar, yaşam boyunca önceden kestirilemeyen mani, depresyon, hipomani ya da karma dönemlerle seyreder. Bu ataklar her bireyde farklı şiddet ve sıklıkta görülür. Depresyonda kişi çökkün ve mutsuzken, mani döneminde aşırı neşeli, coşkulu ya da gergin olabilir. Bu dönemler sosyal ilişkileri, fiziksel sağlığı ve işlevselliği ciddi biçimde etkiler.
– Bipolar bozuklukta epizod döngüleri nasıl şekillenir?
Epizodların türü, sıklığı ve şiddeti kişiden kişiye değişir ve önceden tahmin edilemez. Bazı bireylerde mevsim geçişlerinde dalgalanmalar görülebilir. En sık rastlanan alt tip, yılda dörtten fazla atak yaşanan “hızlı döngülü” tiptir. Stres, uykusuzluk, madde veya antidepresan kullanımı, kafeinli içecekler ve özellikle koruyucu ilaçların düzensiz kullanımı atakları artırabilir.
TEDAVİ EDİLEBİLİR
– Bu hastalığa sahip kişiler duygusal anlamda nasıl yaşam koşulları içinde olmalı?
Bipolar bozukluk tedavi edilebilir bir hastalıktır. Koruyucu tedaviyle kişiler normal yaşamlarına devam edebilir. Ancak ataklardan sonra hayata dönmek daha fazla çaba ve dirayet gerektirebilir. Uyku düzeni önemli olduğundan gece vardiyası gibi işleri tercih etmemelidirler. Aile ve eş desteği, bilgi sahibi olmak ve suçlayıcı tutumlardan kaçınmak büyük önem taşır. Arkadaş seçiminde ise sağlıklı yaşam alışkanlıklarına sahip, tetikleyici davranışlardan uzak kişilerle ilişki kurmaları önerilir.
– Bipolar bozukluğa sahip olan kişiler hakkındaki önyargılar sanırım koşullarını daha da zorlaştırıyor olmalı. Peki sosyal medya ve popüler kültürde bipolar bozukluk nasıl algılanıyor?
Bipolar bozukluğu olan kişiler sıkça “dengesiz” veya “tehlikeli” gibi etiketlerle damgalanıyor. Bu damgalama, hem kişinin kendi hastalığına bakışını hem de çevresinin tutumlarını olumsuz etkiliyor. Özellikle sosyal medya, sansasyonel içeriklerle yanlış bilgileri yayarak bu önyargıları besliyor. Bu durum, hastaların ve yakınlarının yaşam kalitesini düşürüyor. Medya ve topluma düşen sorumluluk; bilgiyi doğru aktarmak ve etik sınırlar içinde kalmak.
– Bipolar bozukluk belirtileri nelerdir? Ne zaman psikiyatriste başvurmak gerekir?
Depresyon, mutsuzluk, isteksizlik, öfke patlamaları, uyku ve iştah değişiklikleri gibi belirtiler birkaç haftadan uzun sürerse ve günlük yaşamı etkiliyorsa bir uzmana başvurmak gerekir. Enerji artışıyla gelen ani yükselmeler, kaygı, takıntılar, panik atak benzeri belirtiler de dikkatle izlenmelidir. Gerçeklikten kopma, paranoid düşünceler, intihar ya da kendine zarar verme eğilimi varsa acil psikiyatrik destek alınmalıdır. Ayrıca travma sonrası uzun süren stres ve kabuslar da müdahale gerektirebilir.
– Bipolar bozukluğu olan biriyle yaşayan kişilere ne gibi önerileriniz olur?
Bipolar bozukluk tanısı, sırf hastayı değil ailesini de etkiler. Özellikle atak dönemlerinde aile üyeleri yüksek stres ve endişe yaşar. Tedavi sürecini yönetmek, sağlıklı iletişim kurmak ve destek olmak yorucu olabilir. Bu nedenle yakınların da bilgiye, desteğe ve zaman zaman psikolojik yardıma ihtiyacı vardır. Bizim gibi aile bağlarının güçlü olduğu toplumlarda hasta yakını olmak daha zordur. Araştırmalar, yakınların çoğunda tükenmişlik ve zorlanmalar görüldüğünü gösteriyor. Bu nedenle psikoeğitim gibi destekleyici programlara dahil olmak, hem hasta hem de yakınları için önemli bir adımdır.
YÜKSEK İNTİHAR ORANI
– Bipolar bozukluğu olan kişilerin yüksek intihar riski taşıdığı söyleniyor. Bu eğilimin belirtileri nasıl fark edilir?
Ne yazık ki doğru. Bipolar bozukluğu olan kişilerin yüzde 25-50’si yaşamlarında en az bir kez intihar girişiminde bulunur, yüzde 10-15’i ise bu nedenle yaşamını yitirir. Umutsuzluk, değersizlik, yoğun sıkıntı hissi, “Keşke ölsem”, “Yükümden kurtulursunuz” gibi ifadeler; uyku bozukluğu, sosyal izolasyon, madde kullanımı, dikkatsizlik, kendine zarar verme davranışları bu riski işaret edebilir. Ayrıca vedalaşma gibi davranışlar (not bırakmak, hediye vermek, helalleşmek) da dikkatle ele alınmalıdır. Bu tür sinyallerde kişiyi yargılamadan dinlemek, açıkça sormak ve yardım önermek çok önemlidir. Her davranış ciddiyetle değerlendirilmelidir.
SİZ DE PSİKOLOJİK DESTEK ALIN
Bipolar bozukluğu olan bir yakını olanlara şu hatırlatmalar yapılabilir:
- Atak sonrası iyileşme süreci yorucudur. Bu dönemde kendi sağlığınızı, uykunuzu ve ihtiyaçlarınızı ihmal etmeyin.
- Atakları geçmişte kalmış bir trafik kazası gibi düşünün; suçluluk ve öfke döngüsüne kapılmayın.
- Hastalık iyiye giderken bile dalgalanmalar olabilir. Sakin kalmak hem sizin hem de yakınınız için iyileştirici olacaktır.
- Doğru kaynaklardan bilgi edinin, neyle karşı karşıya olduğunuzu tanıyın.
- Zorlandığınızda hekime danışmaktan çekinmeyin.
- Yakınınız iyileşmeye başladığında ona küçük görevler vermek hem size destek olur hem de ona güven kazandırır.
- Aşırı korumacı olmak hem sizi yorar hem de karşı tarafa güçsüzlük hissi verir. Sürekli denetlemek, aranızdaki ilişkiyi zedeleyebilir.
- Sadece kriz anlarında değil, her zaman hastalık hakkında konuşun. İyi olduğu zamanlarda da onu takdir edin, cesaretlendirin.
- Gerekirse siz de psikolojik destek alın.
- Umutsuz senaryolardan kaçının. Bipolar bozukluk zorlayıcı olsa da yaşam cüret isteyen bir yolculuktur; başarı her zaman mümkündür.