Sanat piyasası, her yıl yeni alıcıların katılmasıyla büyüyor ve değişiyor. Özellikle ekonomik gücün el değiştirmesiyle Z kuşağının adını sektörde daha çok duymaya başladık. Art Basel ve UBS işbirliğiyle Arts Economics tarafından Ekim 2025'te yayımlanan "Survey of Global Collecting 2025" raporu, ABD, İngiltere, Fransa, Almanya, İsviçre, Çin, Hong Kong, Singapur, Japonya, Brezilya pazarlarında 3 bin 100 yüksek net değerli bireyle yapılan araştırmanın sonuçlarını ortaya koyuyor. Araştırmanın sonuçlarına göre önümüzdeki yıllarda küresel ölçekte büyük bir servet transferi bekleniyor. Bu da transfer, değerlerin, zevklerin ve önceliklerin el değiştirmesi anlamına geliyor. Ortaya çıkan tabloya göre Z kuşağı için koleksiyonculuk, konumdan çok kimlik ifadesi, yatırımdan çok tutku ve sahiplikten çok bir yaşam tarzı.
SANATA AYRILAN PAY ARTIYOR
Sanat piyasası için güzel bir haberle başlayalım: Z kuşağı servetinin yüzde 26'sını sanat ve koleksiyona ayırıyor. Bu oran, önceki kuşaklara göre daha yüksek. Ancak asıl ilginç olan, genç koleksiyoncuların harcamalarının önemli bir bölümünün geleneksel anlamda "sanat eseri" olarak sınıflandırılmayacak ürünlere ayrılması. Z kuşağı için sneaker, lüks çanta, saat, spor memorabilia ve dijital varlıklar, bir Van Gogh tablosu ile aynı koleksiyonculuk spektrumunda yer alıyor. Nike x Off-White Air Jordan'lar, Hermès Birkin çantalar ve limited edition KAWS figürleri, Sotheby's ve Christie's müzayedelerinde ünlü tablolarla yan yana satılıyor. Bu "demokratikleşme", sanatın tanımını genişletiyor ve geleneksel hiyerarşileri tehdit ediyor.
Koleksiyonculuk, artık kimlik ve kültürün bir yansıması haline geldi. Bu durum, tablolardan çok multimedya işlerin satışlarının artması şeklinde kendini gösteriyor. Yüksek net değerli koleksiyonerlerin yarıdan fazlasının, son iki yılda dijital bir sanat eserini koleksiyonuna kattığı biliniyor. Dijital sanat, artık resim ve heykel ile birlikte en yüksek harcama yapılan üçüncü kategori. Teknoloji ile iç içe yaşayan Z kuşağı için dijital sanat, teknoloji, topluluk ve sanatın doğal olarak bir araya geldiği, günlük yaşamlarının bir uzantısı.
KADINLAR BAŞROLDE
Tarihsel olarak erkek egemen olan sanat koleksiyonculuğu dünyası dramatik bir cinsiyet kayması yaşıyor. Rapor, kadın koleksiyonerlerin araştırılan pazarlarda erkeklerden yüzde 46 daha fazla harcama yaptığını belirtiyor. Bu yükselişi özellikle milenyum ve Z kuşağı kadınları sürdürüyor. Kadınların ekonomik bağımsızlıklarının artması, eğitim ve kariyer fırsatlarına daha fazla erişim sağlamaları ve kültürel normların değişmesiyle birlikte, sanat piyasasındaki geleneksel erkek odaklı ağlar yerini daha kapsayıcı topluluklara bırakıyor. Ayrıca kadın koleksiyonerler, kadın sanatçıları destekleme ve sanat dünyasındaki temsil dengesizliklerini gidermeye yönelik güçlü bir motivasyona sahip.
ŞEFFAFLIK VE SOSYAL SORUMLULUK
Genç koleksiyonerler satın aldıkları işin nereden geldiğini, sanatçının payının ne olduğunu, karbon ayak izini, kurumların etik duruşunu sorguluyor. Rapor, sanatçılardan doğrudan alımlarda hem çevrimiçi hem de stüdyo ziyaretleri yoluyla belirgin bir artış olduğunu ortaya koyuyor. Koleksiyoncular özgünlük ve yakınlık arıyor, satın aldıkları eserlerin arkasındaki hikâyeleri öğrenmek istiyorlar. Rapor, 2025 yılında ortalama sekiz stüdyo ziyareti gerçekleştiğini ortaya koyuyor. Koleksiyonerlik, artık kişinin kendini ifade ettiği bir yolculuk. "Bu eser neden benim koleksiyonumda yer alıyor" sorusu önem kazanıyor.
Bu değişime hazırlanan kurumlar dijital platformlarda güçlü varlık oluşturmalı, şeffaflık ve etik değerleri öncelik haline getirmeli, stüdyo ziyaretleri ve etkinliklerle deneyim ekonomisine yatırım yapmalı ve sanatın tanımını genişleterek esnek, kapsayıcı yaklaşımlar benimsemeli. Gelecek, sanatı statü göstergesi bir yatırımın ötesinde kimlik, topluluk ve değerlerin ifadesi olarak gören bir kuşağın eline geçiyor. Buna hazır olmayan kurumlar, dönüşümün dışında kalma riskiyle karşı karşıya.