Gezi notlarım
İstiklâl mücadelesinin yaşandığı topraklardaydım.
“Savaşlar anılarda kalsın...”
“Hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir arkadaşlar hiç unutmayalım…”
Bu cümleler geçtiğimiz günlerde yaptığımız gezilerde hatırlatıldı bize… Gezinin amacı neydi, nereler gezilmişti. Bugün hem bu soruları yanıtlayacağım hem de gezi izlenimlerimi paylaşacağım sizinle.
Semra Günay Hoca’nın yürütücülüğünde TÜBİTAK projemiz kabul edilmişti. Projemizin adı “İnönü’den Sakarya’ya Milli Mücadele Rotasının Belirlenmesi ve Etkilerinin İzlenmesi…” Amacımız Milli Mücadele’nin dönüm yılı olan 1921’de yaşanan muharebe alanları üzerinde bir rota belirlemek ve bu mücadeleyi belgelere dayalı olarak gelecek kuşaklara aktarmak. Etkilerini ise projemize destek olan öğrenci grupları ile ölçmeyi planladık. Bu projeye destek olacak ikinci proje ise Aysel Kaya Hoca’nın yürütücülüğünde yapılan sözlü tarih çalışmasıydı. İlk alan araştırması için 29 Mayıs günü İnönü muharebelerinin geçtiği savaş alanlarını ziyaret ettik. Hayriye, Kızılsaray, Gündüzbey, Savcıbey, Metristepe hattını dolaştık. 30 Mayıs’ta ise Polatlı’dan başlayarak İnler, Toydemir, Gazi Tepe, Avdanlı, Beşköprü köyleri ve Kavuncu Köprüsü gibi Sakarya Savaşı’nın geçtiği alan ve siperleri gezdik. 5 Haziran’da ise İnönü İstasyonu, Kandilli, Yenice ve Kovalca-Poyra hattını inceledik. İntikamtepe Şehitliği’ni ziyaret ettik.
Metristepe’ye çıktığımızda havada sis ve yağmur kokusu vardı. Durdum, 102 yıl öncesinin 31 Mart’ına gittim. Türk kıtaları Kanlısırt’ı ele geçirmiş, taarruzun yönü Gündüzbey kuzeyinde Balıklıkaya’ya çevrilmiş, Yunan perişan edilmiş. İsmet Paşa, bulunduğum tepede kaçan düşmanı zevkle izliyor ve ardından bir kayanın üzerine oturup o ünlü telgrafını çekiyor Mustafa Kemal Paşa’ya: “Düşman binlerce ölüsüyle dolu savaş alanını silahlarımıza terk etmiştir.” Sisin arasında kaçan düşmanı görmeye çalışırken hemen önüme yapılmış yalancı siperler ne kadar basit geldi gözüme… Daha gerçekçisini yapamaz mıyız? Kızılsaray köyünde Mustafa Yavaşla emekli bir emekçi. Evlatları, baba rahat edersin diye köye göndermişler onu. Ama ona göre köyün işi daha zor.
Uğradığımız yerler çoğunlukla köylerdi. İn cin top oynuyordu. Hava soğuk ve yağmurluydu ama bacalar tütmüyordu. Köy okulları kapalıydı daha doğrusu kullanılmadığı için harabeye dönmüştü. Tavuk bile yoktu ortalıkta ama seçimin izleri vardı. Örneğin İnler köyünden geçerken pek çok evin penceresinde, bahçelerin çitlerinde AKP ve MHP’nin bayrakları ve afişleri asılıydı. Rüzgâra eşlik ederek zaferlerini kutluyorlardı. Başımı kaldırdım asıl zaferi yaratan Gazi’nin heybetli tepesi ile yüz yüze kaldım. Bütün ovaya hakim bir tepe Gazi Tepesi. Zaten bu nedenle Mustafa Kemal Paşa Sakarya Savaşı öncesi bu tepeye çıkıyor, düşmanın nereden nasıl gelebileceğini hesaplıyor. Atının ürktüğü, kaburgasını kırdığı tepe… İnler, bu savaşta çok acı çeken köylerimizden biri. Yunanın eline geçince Uzunbeyli’deki karargâhlarını buraya taşıyorlar ve halka çok eziyet ediyorlar. İnler köyünden Haymana’ya kadar uzanan vadideki çetin muharebeleri bir kez daha anımsadım… Mustafa Kemal’in subaylarına söylediği “Haymana son kaledir” sözünün gerekçesini bir kere daha gördüm. Ankara ne kadar da yakın…
SİPERLER AYAKTA
Korunmasalar da siperler hâlâ ayakta. Avdanlı köyünden Sabahattin Yılmaz yaşını ve yağmuru hiç önemsemeden gezdirdi bölgedeki tüm siperleri. Taraça halinde kocaman tepelere dağlara ne müthiş siperler kazmış atalarımız. Karşılarında epey uzakta Sakarya Nehri. Yunanın geliş yönündeki bu siperlere girerek vatanını için can veren şehitlerimizi düşündüm, onlar için dua ederken gözüme iki şey ilişti. Tepelerde yöresel domalan mantarı toplamaya çıkan köylüler ve siperler arasında hayvanları otlatan Afgan çobanlar…
Yunan ordusunun Sakarya’yı geçtiği beş köprüden biri Kavuncu Köprüsü… Restore (!) edilmiş… Hiç böyle hayal etmemiştim. Beton yığını gibi duruyor karşımda… Yağmur bütün şiddetiyle yağıyor ama köprünün altından akan su değil adeta kanalizasyon… Acaba çevredeki tarlalar için bu su mu kullanılıyor? Düşünmek istemedim… Beşköprü köyünün genç sakini Barış Bilgiç ne kadar konukseverdi. Bir dahaki gelişimize köyün yaşını almış gençlerini toplama sözü verdi bize.
Seyitgazi… Kütahya-Eskişehir muharebelerinde ordumuza ev sahipliği yapan, geçit vermez dağlar arasında şirin bir ilçe… Belediye başkanı ile kültür ve sosyal hizmetler müdürü yalnızca Milli Mücadele’yi sahiplenmemiş, ilçeyi bir turizm cenneti yapmış ve Seyitgazili kadınlar başrolde…
Poyra… Küçük, şirin, yeşil Çerkes Adige köyü… İnsanları sıcacık. Kahvede oturduk, köyün muhtarı gençlerin göçünden dertli. Burada da okul yok. Taşımalı eğitimden de şikayetçi. Bir Çerkes köyünde iken sormadan edemedim Ethem’i. Oldukça esprili olan muhtar “Savaşlar anılarda kalsın” dedi.
İNÖNÜ MUHAREBELERİ
İnönü ilçesi… İnönü belediye başkanını ziyaret ettik… Sağ olsun bize araç verip çevreyi gezmemizi o sağlamıştı. Biz de kendisi ile projemizi ve heyecanımızı paylaşmak istedik. Ama ne mümkün… İnönü’nün Eskişehir’e bağlanmasından şikâyet ederek başladı. Siyasileri, akademisyenleri eleştirdi. İnönü muharebelerinin tarihinin doğru yazılmadığını iddia etti. Belgeler kullanılmıyor dedi. İlkokul, ortaokul kitapları doğru söylemiyor dedi, dedi de dedi. Aslıda biz ne demek istediğini anlamıştık. Ama o söylemekten de geri durmadı. “İsmet İnönü, İnönü savaşına katılmadı!” İlçesinin adı ile bile barışık olmayan bir belediye başkanıydı benim için…
Cahit Kardeş… Köy Enstitüsü mezunu emekli bir öğretmen… 82 yaşında. Birlikte THK İnönü Havacılık Eğitim Merkezi’ni gezdik. Merkez müdürü Ali Bey kurumdaki çalışmalar konusunda bilgilendirdi bizi. Cumhuriyetin havacılık ve uçak sanayisi konusundaki atılımlarını o da buruk bir gururla hatırlattı bize. Biliyor musunuz İnönü’deki merkez 1936’da kurulduğunda ilk hangarlarda deprem izolatörü bile varmış. Yani Cumhuriyetin kurucuları İnönü’den fay hattı geçtiğinin bilincinde olarak ve depremin etkisini azaltmak için önlemini almış.
Cahit öğretmenimiz yalnızca İnönü’yü değil, civardaki tüm alanları gezdirdi bize… Anlatarak, yaşayarak… İnönü ile ilgili “Kuruluştan Kurtuluşa kitabını” hediye etti her birimize. İmzalayarak… Ayrılırken son sözü “hayatta en hakiki mürşit ilimdir, fendir hocalarım unutmayalım” dedi. Cumhuriyetin aydınlık yüzüydü. Belediye başkanlığı koltuğunda onun oturduğunu hayal ettim…
Unutmayalım, hayatta en hakiki yol gösterici bilimdir.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!