Hem gol hem ayva yağmuru
Henüz futbol fanatizminin yeşil (veya toprak) sahalara düşmediği yıllar. Karşılaşmalar, “Aman efendim”ler, “zat-ı aliniz buyursunlar” havasında geçiyor. Ancak öyle bir maç var ki! Tarih 1 Aralık 1935, yer Taksim Stadı. Galatasaray kendi bünyesinden çıkan Güneş’le oynuyor.
1932 yılı sonunda GS futbol takımında başlayan ikilik kulüpten ayrılanların Ateş-Güneş Kulübü’nü kurmasıyla sonuçlanır. 21 Temmuz 1935’te kulübün kurucularından Kemal Rıfat Kalpakçıoğlu’nun bölge futbol başkanlığına seçilmesi, takımın Birinci Lig’de oynamasının yolunu açar. (Cumhuriyet, 5 Kasım 1935). Kuşkusuz Cevat Abbas Gürer’in Atatürk’le olan yakınlığı bu kabulde etkili olur. Gürer o günlerde hep Cumhurbaşkanı’nın yanındadır ve Atatürk, Ateş-Güneş Kulübü’nü iki kez ziyaret eder. İlkini 30 Ocak 1935’te yapar. (Atatürk’ün Nöbet Defteri, s. 351) Bu tarihi ziyarette Atatürk kulübün adından Ateş’i atar. Güneş-Dil tezini kulüple de yaşatmak ister. 15 Şubat 1935’te ise çaya gider. (AND, s 356) Basında yankı bulmayan bu ziyaretlere karşın 15 Şubat’ta GS’ın verdiği yemek gazetelerin ilk sayfalarında yer alır. Kimler yoktur ki; Fethi Okyar, Vali Muhittin Üstündağ, CHP İstanbul Başkanı, milletvekilleri… GS ve GS’dan ayrılanlar arasındaki mücadele siyasette ve basında da sürmektedir. Az sonra sahaya da yansıyacaktır.
Tarih 1 Aralık 1935. GS ve Güneş, Taksim Stadı’nda ilk kez karşılaşacaktır. GS’dan ayrılan ama cezalı olan; Faruk, Asım, Muammer, Rıza, Necdet, Celal, Şefik, Rebii ve Rasis Güneş’te forma giyemez. Güneş’in kalesinde Sefa vardır. Selahaddin, Hasan, Münir, Reşad, İsmail, Tevhid, Mehmet, Melih, Hristo ve Kemal Şefik’le maça çıkacaktır. GS’ın on birinde Avni, Osman, Lütfi, Kadri, Nihat, Fahir, Mehmet Salim, Selahattin, Gündüz Kılıç, Fazıl ve Danyal vardır. Hakem ise Kasımpaşa’dan Nuri’dir.
Yedi bin taraftarın çoğu GS’lıdır. Her birinin elindeki ayvalar merak konusudur. Güneşliler sahaya çıkar çıkmaz ayva yağmuru başlar. Stat bir anda ayvayla dolar. Bekçiler ayvaları toplarken GS sahaya çıkar. Tribünler GS marşları ile yankılanır: Bayrağımız ne güzel sarı kırmızı/Kotramızın adı Denizyıldızı/ Taksim stadında attık voltayı/Güneşlilere taktık zokayı!
Maçın ilk dakikaları Güneş yarı sahasında geçer. 19. dakikada hakem GS’a tartışmalı bir penaltı verir. Osman penaltıyı gole çevirince sahneyi yine ayvalar alır. Taraftar Güneşlilere ayva fırlatırken tribünler Ah Yusuf Ziya, Vah Eşref Şefik diye avaz avaz bağırır. 30. dakikada Salim güçlü bir köşe vuruşuyla GS’ın 2. golünü atar. Maç sertleşir. 43. dakikada GS Danyal’la 3. golüne kavuşur.
İkinci yarı GS’ın hücumlarıyla başlar. 49. dakikada Salim topu Güneş kalesine kadar sürer, Gündüz Kılıç’a verir ve 4. gol ağlarla buluşur. Güneşli Melih karşı atağı başlatır. Ancak Latif’in tekmesiyle bayılır ve saha dışına alınır. Güneş on kişi kalmıştır. 60. dakikada Salim’in sert şutu Güneş’in ağlarını adeta deler. Güneşliler hücuma geçer. Ancak hücumları ceza sahasında faulle kesilir ve 63. dakikada Güneş penaltıyı gole çevirir. Maç 5-1 olur. Güneş daha sevincini yaşayamadan Salim-Gündüz ikilisi yeniden sahnededir. Dakika 65, durum 6-1. GS hem Güneş’in kalesini hem oyuncularını dövmektedir. Kadri sert faulü nedeniyle oyundan atılır, sakatlanan Nihat da çıkar. Güneş de sert oyuna karşılık verir. Amacı, maçın tamamlanmasını önlemek, karşılaşmayı yinelemektir. Yediği tekmelere dayanamayan Danyal Güneşli oyunculara karşılık verince maçtan atılır. GS sekiz kişiyle hücumunu sürdürür ancak 79. dakikada Güneş frikikten ikinci gölünü atar. (Cumhuriyet/ Son Posta/Akşam ve 2 Aralık 1933)
Ayvalı maç 6-2 GS’nin üstünlüğüyle biter ama tartışmalar sürer. Akşam’a göre Taksim Stadı o gün yaşanan manzarayı GS - FB maçlarında bile görmemiştir. Golspor’a göre ikinci yarı oynanan maç değil, Taksim cephesinde temizleme operasyonudur. Futbolun f’sini bilebilmeyen hakem Nuri kasti faullere, tekmelere göz yummuş, bu tutumuyla oyuncuları delirtmiştir. (Golspor, Yıl 12 Sayı 6 s. 3-5)
Bir yandan tekmeleri, golleri yakalamaya çalışan foto muhabirler maç boyunca tribünde iştahla ayva yiyen, ayva üzerine diktikleri mumu söndüren, maç sonrasında sahadan ayva toplayan taraftarın karelerini yakalamak için yarışır. O gün ayvayı yiyen Güneş 1935-36 sezonunu 5., 1936-37’yi 2. olarak kapatır. 1937-38’de averajla Fenerbahçe ve Beşiktaş’ı geçerek hem İstanbul 1. Lig hem de Milli Küme şampiyonu olur. Bu şampiyonluğun gerisinde de siyasetin gölgesi vardır. Güneş Kulübü 1938-39 sezonuna da başarılı başlar. Ne var ki 26 Ekim 1938’de kulüp yöneticileri ani bir kararla futbol, atletizm, güreş ve denizcilik şubelerini kapatır. O günler Atatürk’ün iyileşemeyeceğinin kesinleştiği, İsmet İnönü’ye Cumhurbaşkanlığı yolunun açıldığı günlerdir. Liberaller düşüşte, devletçiler yükseliştedir. Güneşli futbolcuların pek çoğu eski yuvalarına döner.
Ayvalı Maç sonrası Golspor’un yazdıkları ise bugün de geçerliliğini korumaktadır:
Asil ve nezih spor istiyoruz. … Spor, beş on kişinin karşı karşıya geçerek çeşitli renkler altında birbirlerine küfür etmesi tekme sallaması değildir… Spor kafa ile, zekâ ile ve nihayet zekâ ve civanmertlik kuralları altında yapılır. Spor bir okul, bir bilim meselesidir. … Spor mariz, kansız, kafasız, okul görmemiş insanların koşacağı saha değildir. Bugün birbirine tekme atanlar, yarın toplum içinde elbette daha tehlikeli olabilir.
En Çok Okunan Haberler
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- WhatsApp, Instagram ve Facebook'ta erişim sorunu!
- O ülke Suriye büyükelçiliğini açıyor!
- Hamaney 'Suriye' sessizliğini bozdu!
- Polis müdürlerine gözaltı: 'Cevheri Güven' ayrıntısı