Hepsi birer kahraman: Yaşamı dönüştüren kadınlar...

Mehmet Yapar’ın yaşamı kırmızı bisikletiyle karşılaşmasıyla değişiyor. Kırmızı bisikletse yaşamlarını çoktan değiştirmiş kadınlarla karşılaşıyor ve ortaya toplumda her geçen gün baskı ve şiddete maruz bırakılan kadınların gücüne yer veren öykülerle dolu bir kitap çıkıyor.

Hepsi birer kahraman: Yaşamı dönüştüren kadınlar...
Abone Ol google-news
Yayınlanma: 25.09.2022 - 13:00

Mehmet Yapar, 1960 model kırmızı bisikletiyle sokaklarda yıllardır pedal çeviriyor. Bu yolculukta fotoğraflar çekiyor, sosyal sorumluluk projelerine destek veriyor ve karşılaştığı insanların ilginç öykülerini “Kırmızı Bisikletim” adlı sosyal medya hesabında paylaşıyor. Büyük ilgi gören bu öyküler “Kırmızı Bisikletim – Yaşanmış Kadın Hikâyeleri” adıyla Müptela Yayınları etiketiyle bir kitap oldu.

Öykülerini paylaşanlar arasında yazar Bahar Eriş, oğlu Oğuz Arda Sel’i Çorlu tren kazasında kaybeden Mısra Öz, yazar Defne Ongun, bale sanatçısı İlke Kodal gibi kamuoyunun tanıdığı isimlerin yanı sıra çeşitli kaygılarla ismini gizli tutan kadınların travmatik yaşanmışlıkları da var.

Öyküler farklı olsa da kadınların görüşleri ortak: “Yaşam muhteşem bir hediye. Umutsa en zor günlerde ruhumuzun sığınağı…” Kırmızı Bisiklet’in esin dolu yolculuğunu Yapar’a sorduk.

- Kitaba adını veren “kırmızı bisiklet”inizi sormak istiyorum. Hangi hisle ve düşünceyle başladı yolculuğunuz? 

Yıl 2015. Stresli bir hayatım vardı. Sorgulamaya başlamıştım. Babalık nasıl bir duyguydu, yeni yeni idrak ediyordum. Sorumluluklarım artmıştı. Hepsi üst üste gelince nefes alamayacak hale gelmişim. Tam o zamanda kırmızı bisikletim ile yollarımız kesişti. Beraber pedallamaya başladık. Yeni yerler ve insanlar kafamı dağıtmama yardımcı oldu. Şehir şehir gezdik. Sosyal sorumluluk projeleri yaptık, köy okullarını ağaçlandırdık, pedallamaya devam ediyoruz...

- Bu yolculuk kadın öykülerine nasıl vardı?

Yılların birikimi olan yol hikâyeleri beni çok etkiliyordu. Her yeni durağımda yeni hayatlarla karşılaşıyordum. Bir gün şans bayisi işleten yaşça büyük bir kadının hikayesini dinledim. Tam bir Atatürk hanımefendisi, 80 küsur yaşlarında tırnakları ojeli, saçları fönlü, konuşması ile beni etkilemişti. Rahmetli Zeki Müren ile arkadaşlığı varmış. Sonra kendisinden izin alarak hikayesine yer verdim. Kadın hikayelerini toplamaya böyle başladım.

- Kitabınızın gerçek kahramanlarıyla nasıl tanıştınız?

Kitabımın demiyorum çünkü bu kitap benim değil bütün kadınlarımızın ve onları başarı dolu hikâyelerinin eseri. Ben aracı oldum. Kadınlarımızın bana özel mesaj yoluyla “benim anlatacaklarım var. Yer verebilir misiniz” demesiyle başlayıp ilerledi. İstanbul’da olanlar ile yüz yüze oturup fotoğraf çekilip sohbet ettik. Şehir dışında olanlar ile de telefonda tanıştık. Hepsinin güvenini kazanmak benim için onur verici.

- Okur tepkileri nasıl? Okudukça kendi hikayesini de paylaşmak isteyenlerin sayısı artıyor mu?

“Aaa nasıl bir kitap bu neden önceden sizinle karşılaşmadık” diyenler, hikâye sahiplerinin yerine kendini koyanlar, şükredenler, gurur duyanlar oluyor. Hikâyelerde kendilerini bulanlar sonrasında benimle irtibata geçiyor. İnsanlar konuşmak, bir şekilde rahatlamak istiyorlar. Gün geçtikçe de sayıları çoğalıyor.

- Peki kitap çıkarma fikri nasıl ortaya çıktı? Yolculuğun en başında amaç bu değildi sanırım.

2017’de başlayan serüvenimiz boyunca yüzlerce hikâye dinledim. “Kırmızı bisikletim” ile çok yol katettik. Her mola verişimde illa birisi geldi, bisiklet ile olan anılarıyla başlayarak anlattığı hikâyeler oldu. Ve bir gün aklıma “neden kitap çıkartmayayım” fikri geldi. Tam o zamanlarda yazar bir arkadaşımın “kitap çıkarmayı düşünmez misin” sorusuyla başladı. Güçlü kadın hikâyelerini insanlara buluşturmam gerektiğini hissediyordum zaten. Zamanı gelmişti ve kitap çıktı.

- Özellikle son dönemde kadınları sürekli baskılamaya çalışan bir zihniyetle karşı karşıyayız. Ancak her şeye karşın kendi yaşamlarını değiştiren güçlü kadınların bir tiplemesini görüyoruz kitapta.

Her hikâye beni olgunlaştırıyor. Kadınların güçlü olduğunu biliyordum ama zamanla daha da güçlü olduklarını gördükçe kadınlara olan saygım büyüdü. Eşinden şiddet görmüş, iş yerinde mobbinge uğramış, küçük yaşta akran zorbalığına uğramış... Liste uzar gider. Hepsi dimdik ayakta durmuş ve yoluna devam etmiş ve hepsi kendi içinde bir kahraman. Bir yerde kadın mutluysa o yer cennet bahçesidir. Kadının mutluluğu, gücü etrafına ışık saçar. Tersi olursa dünya yaşanılacak bir yer olmakta çıkar.

- Yaşamı anlamlandırmaya çalışan ve bunun için esin kaynağına gereksinim duyan insanlara neler söylemek istersiniz?

Hayat anlardan ibarettir. Bir varız, bir yokuz. Boş laf değil, anı yaşamak çok önemli. Anda varız, öncesini ve sonrasını seçemiyoruz. Pamuk ipliğinde bir hayat yaşıyoruz. Sevmek en kutsal ve en değerli şey. Mutluluk bulaşıcıdır ve güçtür. Ne hikâyeler okudum, hepsinin başarısının ana maddesi sevgi. Sevin ve anı yaşayın.

ANLATMAK TERAPİ GİBİ OLUYOR

- Birine yaşamın dönüm noktalarını anlatma ya da dinleme süreci nasıl ilerliyor?

Önce bir tanışma süreci oluyordu. Hayattan konuşuyorduk. Karşılıklı tanışmadan aldığımız elektrikten sonra kendilerini anlatmalarını istiyordum ve pür dikkat dinliyordum. Onların da konuşarak rahatlamak istedikleri anlar oluyordu, gözlemliyordum. Sohbetin başı ve sonundaki kadın çok farklıydı. Terapiden çıkmış gibi mutlu oluyorlardı. İlk defa tanıştıkları insanlara hayatları anlatmak onlara daha basit geliyordu. Çünkü beklentisiz dinliyor insan. O da karşı tarafa güven veriyor.


Cumhuriyet Tatil Otel Rezervasyon

En Çok Okunan Haberler