8 Aralık tarihli yazımda Türkiye Kurtuluş Fırkası Komitası’nın Kemalist Ankara’yı yıkıp yerine kuracağı devlette Müslümanlardan toplanacak fitre, zekât, kurban derisi gelirlerini Şeriye Sandıkları’na aktarmayı ve ihtiyaç sahiplerine dağıtmayı planladıklarından söz etmiştim. Şeriye Sandıkları’nın ise Osmanlı Devleti’ndeki Eytam Sandıkları’nı ve Mahmut Esat’ı anımsattığından söz etmiştim.
Bugün konumuz Eytam Sandıkları ve Emlak ve Eytam Bankası olacak.
“Eytam”, yetimin çoğuludur. Eytam Sandıkları ise Osmanlı’da yetimlerin mal ve paralarını korumak üzerine kurulmuştur. Çıkış noktası ölen ebeveynden yetimlerine geçen malların onlar rüşt yaşına yani tasarruf ehliyetine sahip olduğu yaşa ulaşıncaya kadar değerini yitirmeden korunması anlayışı ve sorumluğudur (Özcan, 106).
Osmanlı Devleti’nde yetim malları başlangıçta vasileri aracılığıyla yönetilirken Tanzimat ile bu düzen değişir, devlet eliyle yönetilen fona dönüşür. 1851’de yetim, yaşlı, kayıp ya da akli melekeleri yeterli olmayan kişilerin mal ve paralarını korumak üzere müdürlük olarak Eytam Nezareti ve Eytam Sandıkları kurulur. 1906’da Eytam İdanat Sandığı, 1915’te Dersaadet Emval-i Eytam ve Beytü’l-Mal Müdüriyeti adını alır. 1917’ye kadar şeyhülislamlığa bağlı olan kurum adliye nezaretine (adalet bakanlığı) bağlanır. Sandıklar yalnız mal ve parayı korumakla değil kuruldukları bölgelerde esnafa ve çiftçiye kredi desteği sağlamakla da yükümlüdür (Çanlı, 1305).
Yasa ve tüzüğü pek çok kez değişir. Çünkü devletin aldığı onca önleme karşın özellikle taşrada zimmete para geçirme gibi suiistimaller artar. Savaş dönemlerinde ise sandıktan borç alanların geri ödeme yapmaması sorun olur.
Adana Eytam Sandığı görevlilerince şeyhülislamlık makamına gönderilen rapor aslında sandıkların içinde bulunduğu durumu özetler: Sandıklardaki paralar yıllarca bazı kişilerin zimmetinde kalmaktadır. Eytam müdürleri liyakatsiz kişilerden atanmıştır. Bu müdürler yetimin hukukunu korumamaktadır. Sandıklarda çalışan memurlar da hatır gönül işi yapmakta bu ise sıkça şikayet nedeni olmaktadır (Çanlı, 1307).
BANKA ÖNERİSİ
Dünya Savaşı ile birlikte yetim sayısı çoğalırken kurumdaki suiistimaller düzelmez. 1917’de oluşturulan komisyon ise sandıkların banka şeklinde örgütlenmesini gerekli gören bir rapor hazırlar. Ne var ki ülkenin işgali ile rapor uygulamaya konmaz.
Sorunlar mütareke döneminde artar. İşgal edilen yerlerdeki sandık memurları görevlerini terk ettiği için pek çok evrak, kayıt yok olur. Yetim mal ve paraları sahipsiz kalır. İstanbul hükümeti 1920 başında işgal bölgelerindeki eytam idarelerinden mevcut paraları merkeze göndermesini, işgal altında olmayanlardan ise paraları Ziraat Bankası’na yatırmasını ister.
Sonuç ne mi olur? Eytam Sandıkları’nın mevcutları taşrada, yöneticileri aracılığıyla hortumlanır. İstanbul hükümeti ise sözde borç alarak kasasını boşaltır. Örneğin sandıklardan 26 Nisan 1920’de Bursa Belediyesi’ne bir yıl vade ile 300 bin lira borç verilir. 11 Eylül 1920’de ise İstanbul’daki Maliye Nezareti dört ay vade ile 400 bin lira alır. Her ikisinde de ipotek olarak kamu binaları gösterilir. Ne var ki borçlarını ödemezler. Eytam İdaresi borçlarını tahsil edemeyince kamu binalarını satılığa çıkarır ancak muhatap bulamaz (Çanlı 1310vd). Tam bu noktada devreye TBMM girer. İstanbul’daki maliye nezareti onun için yok hükmündedir. Borcunu üstlenir. 1924 yılı bütçesine de eytam idaresine bu borcun karşılığı olan 400 bin lirayı öder. O günlerde Adalet Bakanı Mustafa Necati Bey’dir.
Ardından bakan olan Mahmut Esat (Bozkurt) İttihatçıların 1917 komisyon raporunu uygulamaya koymak için kolları sıvar. 1925 yılında Celal (Bayar) Bey başkanlığında eytam işleri komisyonu oluşturur, yetimlerin para ve mallarının banka aracılığıyla yönetilmesini sağlayacak ilkeler belirlerir. Emlak ve Eytam Bankası kurulmasını öngören tasarı 20 Mayıs 1926’da TBMM’de görüşülmeye başlanır ama direnç büyüktür. Direnen milletvekilleri bankanın ülkenin imarına kredi desteği sağlayacak “emlak” kısmına itiraz etmez. Ancak “eytam işleri bankaya karıştırılmasın” derler (TBMMZC, D2,c251, 329-339). O gün yapılan oylamada 166 milletvekili oy kullanmaz. Görüşme ve karar yeter sayısına ulaşılamaz. İki gün sonra 22 Mayıs’ta yeniden meclise gelir tasarı. Bu kez 144’ü oylamaya katılmaz. Katılan 141 milletvekilinin 137’si ile yasa geçer (TBMMZC, c. 25: 349, 408.).
Yasa gereğince eytam idareleri kaldırılır. Eytam Sandıkları’nın nakitleri ve yasanın ilanıyla birlikte tahsil edilen ve terekeden yani ölen kimsenin miras olarak bıraktığı her türlü mal ve eşyadan sağlanan meblağın bankaya yatırılması süreci başlar. İlkeler de belirlenmiştir. Bankanın asli sermayesiyle bankaya yatırılacak yetim sermayeleri birbirine karıştırılmayacaktır. Banka işlemlerinden yetimlere sorumluluk yüklenmeyecek, yetimler adına konan para cari hesaptan olacaktır. Yetimlerin parasına yüzde 9 faiz uygulanacaktır.
Türkiye Cumhuriyeti yetimlerin paralarını devletin güvencesi altına almıştır. Eytam Sandıkları’nın tasfiyesine başlandığında sandıklarda toplam 350 bin lira vardır. Mahmut Esat kararlı bir çalışma yürütür.
1928 yılına gelindiğinde miktar 6.5 milyona ulaşır (TBMMZC, D. 3, c.3: 228). Mahmut Esat’ı 1930 yılında Adalet Bakanlığı’ndan istifaya götüren neden yalnızca hukuk devrimi veya Ödemiş konuşması değildir. Eytam Sandıkları’ndan nemalanan liyakatsizlerdir. 1933 yılında İzmir’de Anadolu gazetesinde kaleme aldığı yazısına bu nedenle “Soyguncular Elinde Din!” başlığını atacak, yetimleri kapsayacak bir banka kurulması düşüncesine karşı çıkanların, “bankayı kurdurmamak için ellerinden gelen tahrikatı” yapanların “eytam memuru bazı hocalar” olduğuna işaret edecektir (Anadolu, 16 Mart 1933).
Sözün özü yetim hakkını savunanlar bu dünyadan göçseler de yaşamaktadır.
KAYNAKÇA
- Mehmet Çanlı, “ Tarihî süreç içerisinde eytam sandıklarının hukuki mevzuatı ve karşılaştığı sorunlar. (1851-1920)” Uluslararası Türkçe Edebiyat Kültür Eğitim Dergisi, 9(3), 2020, ss. 1301-1321.
- Tahsin Özcan, “Osmanlı Toplumunda Yetimlerin Himayesi ve Eytâm Sandıkları”, İÜ İlahiyat Fakültesi Dergisi, S. 14, 2006, s. 103-121.
- Şaduman Halıcı, Yeni Türkiye Devleti’nin Yapılanmasında Mahmut Esat Bozkurt (1892-1943), AAM Yayınları, Ankara, 2004, s. 328-330.