Nedir suyla alıp veremediğiniz?
Son yıllarda büyük şehirlerde, özellikle de tatil yerlerinde deniz ve deniz canlılarına yönelik ihmaller, doğa ve canlı katliamlarına yok açtı, açmaya da devam ediyor.
İstanbul’da yaşayan bir birey olarak, her İstanbullu gibi geçtiğimiz sene müsilaj ile yakın bir ilişkim vardı. Uzun süre görmezden gelinen atıklar ve iklim krizinin -ki bunda da insanın payı yadsınamaz- sıcaklığı yükselten etkileri derken, Marmara Denizi’ndeki sualtı yaşamı bundan payını aldı. Oysaki o payı deniz canlıları değil, arıtma sistemlerini tam kapasite çalıştırmayan işletmeler ve işletmeleri denetleyen birimler ödemeliydi.
Hayat işte, bazen yapılanların bedelini o sorunun yaratılmasında etken olmayanlar da ödeyebiliyor. Çocukluğunda evini denizin altına kurmak isteyen bir kız çocuğu olarak, ne olacak İstanbul’un bu deniz kültürü ile ilişkisi, sorunsalını sorgulamaktan kendimi alamıyorum. Bir yarımada olan İstanbul’da bir türlü oturtulamayan deniz kültürü için acilen yeni yöntemler denenmeli. Denizler fotoğraflarımız için bir arka plan değil, denizler çöpleri atmamız için bir konteyner değil, denizler içinde birçok türü barındıran bir yaşam alanı!
Sağlıklı bir yetişkin insan bedeninin yüzde 60’ı su iken, bazı insanların su ile olan çatışık ilişkisini gözlemlemek üzücü. Kanal İstanbul projesiyle, “İstanbul’un su meselesini bir köstek de biz olalım” denmesinden tutun da yaz aylarında Ege ve Akdeniz sahil şeritlerinde hem plajların hem de teknelerin deniz kirliliği yaratma potansiyelleri düşündürücü. Tabii nice düşündürücü şey var.
Yine geçtiğimiz sene Antalya Belek’te bir hotelin sorumsuzluğu yüzünden hayatını kaybeden 60 caretta caretta yavrusunu düşünmeden edemiyor insan. Sahile uzanan ahşap yürüyüş panelinin altında kalmalarını duymak iç acıtıcıydı. Gönüllüler ve bu konuda çalışan derneklerin çabalarıyla kurtulan caretta carettalar da var elbet. Türkiye’nin sahip olduğu en önemli kültürel miraslardan biri olan Patara’dan da benzer duyumlar vardı, inşaat sektörünün kum ihtiyacı bitmedi, bitemedi. Zaten büyükşehirler dev bir şantiye alanı. İstanbul özelinde de şunu diyebilirim, bu şehirliler şantiyeye evlerini kurmuş. Bilinçsiz yapılaşmanın sorumluları kum, su ve çimento bir gün gelip, sizi ele geçirecek. Uzaylıları ve paranormal birtakım yaklaşımları es geçin sizler.
“Nedir bu suyla alıp veremediğiniz” diye çok sorardım eskiden. Sonrasında kendimce bazı cevaplar buldum ve her bir olayla da yeni cevaplar belirlemeye devam ediyor. Cevaplarım neticesinden arada şu maddeleri gündeme getiriyorum:
- Suyun besleme, barınma, hijyen gibi kullanımları dışında birçok pozitif etkisi olduğunu bilmeliyiz.
- Sadece insan türü olarak bizler değil dünyanın da büyük kısmının sulardan yaratıldığını hatırlayalım. Haliyle dünya ile bir çeşit yakın akrabalığımız var diyebiliriz.
- Denizler, okyanuslar, göller, nehirler birçok türün evi.
- Akıntılar, rüzgarlar yine dünyanın su dengesinin korunması ile ilgili.
- Biyoçeşitlilikten bahsediyorsak, evet su yine bizimle.
- Sadece ağaç dostlarımız değil, sualtında da birçok oksijen üretici var. Evet, nefes alabilmemiz için de suya ihtiyaç var.
Son maddeyi biraz açmak iyi olacak. Nice türe ev sahipliği yapan denizler, okyanuslar, göller ve nehirler gün geçtikçe asit-baz dengesini yitiriyor. Dengenin bozulmasıyla da içerisindeki tüm türlerin yaşam koşulları haliyle etkileniyor. Çevrenizden, “Ben yapsam ne olacak çoğunluk umursamadıktan sonra” diye yaklaşımlar duyarsanız lütfen değişimin kendimizle başladığını onlara anımsatın. Küçük diye tanımlanan her şey en büyüğü doğurma potansiyeline sahip. Deneyimlerim bana bunu gösterdi. Bu arada denizlerdeki canlıların bir kısmı yaşamında insan gibi oksijen tüketip, karbondioksit üreten gruptan değil. Fitoplanktonlar ve denizel bitkiler dünyanın oksijeninin büyük bir kısmını üretiyor. Yani karasal bitkilerin en büyük destekçileri bizim pek de görmediğimiz sualtından.
Maddeler, çoğalt çoğaltabileceğin kadar tadında! Çünkü dünyanın bu ekosistemi susuz yaşayamaz. Yaşamdan bahsediyorsak da eğlence kadar bazı bazı ciddiyet ve disiplin de lazım.
En Çok Okunan Haberler
- Suriyeliler memleketine gidiyor
- İlber Ortaylı canlı yayını terk etti!
- Yaş sınırlaması Meclis’te
- ATM'lerde 20 gün sonra yeni dönem başlıyor
- İBB, Bilal Erdoğan dönemindeki taşınmazları geri aldı
- Erdoğan'dan flaş 'Suriyeliler' açıklaması
- Lütfü Savaş CHP'den ihraç edildi
- Suriye’de şeriatın sesleri!
- 'Onun ne olduğunu iyi biliyoruz'
- DEM Partili vekillerle 'Suriye' atışması!