Önemli olan içselleştirmek
Sürdürülebilir adımlar, kurumlardan bireylere kadar hepimizin sorumluluğu. Yaptıklarımızı ve eksikleri anlatmak da bir başka görevimiz. Böylece birbirimize destek verirken daha verimli olabiliriz. Pierre Fabre’nin Türkiye genel müdürü Sercan Özen Yıldırım’a da hangi sürdürülebilir adımları attıklarını sorduk.
Sürdürülebilirliğin en çok öne çıktığı yerlerden birisi kurumsal yaşam. Şirketler, vakıflar ve kamu kurumları kendilerini hızla yaşama geçen sürdürülebilirlik ölçütlerine uydurmaya çalışırken bu konuda atılan adımlar da birer örnek oluşturuyor. Bu yüzden kurumların sürdürülebilirlik adımlarını kendilerinden dinlemek bu alanda bir katkı sunabilir. Bir vakıf şirketi olan Pierre Fabre’nin Türkiye genel müdürü Sercan Özen Yıldırım ile hem kendi yaşamında hem kurumsal anlamda yaptıkları sürdürülebilir girişimleri konuştuk.
* Önce kendinizden söz edebilir misiniz?
Dört aydır Pierre Fabre Türkiye genel müdürüyüm. Boğaziçi Üniversite Endüstri Mühendisliği mezunuyum. Tüketici sağlığı, dermokozmetik gibi alanlarda uluslararası ve ulusal çeşitli kurumlarda çalıştım.
* Gündelik yaşamınızda çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili neler yapıyorsunuz?
Temelde kontrollü tüketimin çevresel sürdürülebilirlik adına önemli bir adım olduğunu düşünüyorum. Kişisel olarak bu konuda dikkatliyim. Yaşama geçirmeye çaba sarf ettiğim bir diğer adım ise çocuklarım ile içselleştirdiğimiz geri dönüşüme katkı hamlelerimiz. Gündelik yaşamda bu anlamda sürekli birbirimizi harekete geçiriyoruz. Benim gözümden küçük bir şey kaçsa çocuklarım, “Anne bu da geri dönüşüme gidebilir” diye hatırlatmada bulunuyor.
* Bildiğim kadarıyla Pierre Fabre olarak hem Türkiye’de hem küreselde yeşil görevleriniz var.
Pierre Fabre, ilaç ve dermokozmetik olarak iki ayrı çatıdan oluşuyor. Türkiye’de bunu tek çatı altında yönetiyoruz. Bir vakıf şirketi olarak çalışmalarımız sosyal sorumluluk boyutunda yürüyor. Küresel olarak şirket gelirinin yüzde 86’sı vakfa aktarılıyor. Geri kalan ise Ar-Ge çalışmaları ve çalışanlara paylaştırılıyor. Yeşil görev misyonumuzda hem Türkiye hem de diğer ülkeler olarak belli sorumluluklarımız var. 2025 yılına kadar karbon ayak izimizi yüzde 30, çöpümüzü yüzde 15, su tüketimimizi yüzde 20, enerji tüketimimizi yüzde 25 azaltmayı ve tüm enerjimizin yüzde 25’inin yenilenebilir olmasını hedefliyoruz. Bunlarla ilgili geçen hafta gelen güncellemeye bağlı olarak da şu anda 2025 hedeflerimizle paralel ilerlediğimizi belirtmek isterim.
* Sektörünüz nedeniyle tüketici, içeriği de haliyle daha çok merak edebiliyor. Ayrıca Z kuşağı bir ürünün eko-etiketini de görmeyi talep ediyor. Ürünlerin çevreye olan etkilerini gösteren yeşil etki endeksinizden söz edebilir misiniz?
Tüm ürünlerimizin üzerinde yer alan yeşil etki endeksi ile etkimizi şeffaflıkla tüketici ile paylaşıyoruz. 15 çevresel, beş sosyal etken, toplam 20 ölçüt üzerinden değerlendirmeler yapılıp A, B, C, D olarak notlanarak tüm ürünlerin ambalajlarında etki ölçeği yer alıyor. D ise “D” diyoruz ancak yakın gelecekte tüm ürünlerimizi A kategorisine taşıma hedefimiz var.
* İklim krizi denildiğinde akla gelen ilk konulardan birisi su sorunu. Şirket olarak suya ilişkin neler yapıyorsunuz?
Gelecek yıla kadar su tüketimimizi yüzde 20 azaltmayı hedefliyoruz. Şirketin çatısı altındaki “Avene” markasının tüm ürünleri Fransa’nın Avene bölgesindeki termal suyu içeriyor. 150’den fazla klinik çalışma ile bu suyun cilt üzerindeki olumlu etkileri kanıtlandı. Oradaki hidroterapi merkezindeki suyu arıtmadan doğaya dönüştürmekten APIA yani Avène Suyu Impluviumu’nun Korunması Derneği’ne kadar attığımız birçok adım var.
* İnsan ve çevre sağlığı söz konusu olunca bitkilerden öğreneceğimiz çok şey var. Bu anlamda kent, doğa ve bitki dünyasına odaklanan Klorane Botanik Vakfı’dan bahsedebilir misiniz?
Klorane Botanik Vakfı 1994’te kuruldu, bitki mirasımızı destekleme amacı taşıyan Pierre Fabre Laboratuvarları şirketinin bir vakfı. Burada binden fazla bitki türünün devamlılığı üzerine çalışmalar sürüyor. Örneğin her yıl farklı ülkeden bir bitki türünün devamlılığını sağlamak üzerine kaynak yaratan “Botany for Challenge” isimli bir yarışmamız var. Tabii bu proje ile ekonomik istihdam da yaratıyoruz.
* Son olarak Sercan'ı dört kelime ile tanımlayacak olsanız?
Pozitif, dengede, dinamik, yenilikçi.
"PET ŞİŞE KULLANMIYORUZ"
* Bazen kurumlar çevresel sürdürülebilirlik ile ilgili dış iletişimlerini daha öncelikli duruma getirerek kurum içi olan iletişimi geri plana atabiliyor. Siz kurum içi iletişim olarak çalışanlarınızla neler yapıyorsunuz?
Yakın zamanda çalışanlarımızın bir ileri dönüşüm atölyesi deneyimlemesini ve sürdürülebilirlik eğitimi almasını sağladık. Şirket içinde pet şişe kullanmıyoruz ve bunun gibi davranış değişikliklerimizi de raporlayarak küresel ölçekte takip ediyoruz. Dijital verilerimizi temizlemek dijital ayak izimizi azaltmak da dikkat ettiğimiz bir durum. Yeşil yürüyüş görevimizde ise farklı ülkelerden gelen ekipler yürüyüş yarışmasına dahil olarak yürüme ve insan-çevre sağlığı konusunda farkındalık yaratıyor. Hatta üç ayrı ekibimiz bu yarışmaya katıldı ve bir ekibimiz birinci oldu.
Sürdürülebilirlik Haberleri
- Bankalar ne kadar çevreci?
- İklim değişikliği 'toprağı' olumsuz etkiliyor
- Arktik Okyanusu için uyarı: 2027'de korkutan senaryo...
- COP29 büyük bir hayal kırıklığı!
- İYİ HABER
- İklim sözlüğü: Su ayak izi
- Yenilenebilir enerji dünyanın geleceği
- Dünya için esin kaynağı öyküler
- Türkiye’den ve dünyadan çevre gündemi
- ABD iklim inkârcısı mı oluyor?